Tarih: 19.03.2014 02:57

Haldun Tunca vefat etti.

Facebook Twitter Linked-in

Şeker Piliç A.Ş eski satın alma müdürü işletmeci Haldun Tunca çok sevdiği Dağ yürüyüşünde hayata veda etti.

Üzücü vefat dün yaşandı. Aynı zamanda Bandak üyesi olan Haldun Tunca, kulüp üyesi arkadaşları ile Dağ yürüyüşü, Bisiklet sürüşü ve  motor sevdasını dün çıktığı dağ yürüyüşünde noktaladı.

10 km lik Dağ yürüyüşü parkurunda rahatsızlanan Haldun Tunca, birlikte olduğu arkadaşları tarafından acil yardım çağrısına Halikopterle yanıt gelmesine rağmen hayata tutunamadı.

Haldun Tunca (55) Halikopter ile Çanakkale Devlet Hastanesine kaldırılırken yolda yaşamını kaybetti.

Doğa ve gönül dostu  Haldun Tunca`nın hayat dolu yaşamında aniden veda etmesi sevenlerini derinden yaraladı.

Tunca`nın yaşamını kaybetmesi Bandırma ve çevredeki dostları tarafından çabuk duyuldu.

Evli ve bir erkek çocuk babası olan Haldun Tunca, 19.03.2014(bugün), Haydarçavuş Camii’nde kılınacak ikindi namazının ardından Bandırma Mezarlığı’nda toprağa verilecek.


Baris Alpay,

Haldun Tunca`ya  yazdı.

"Buyrun, oturun dostlar,

hoş gelip sefalar getirdiniz.

Biliyorum, ben uyurken

hücreme pencereden girdiniz.

Ne ince boyunlu ilâç şişesini

ne kırmızı kutuyu devirdiniz.

Yüzünüzde yıldızların aydınlığı

başucumda durup el ele verdiniz.

Buyrun, oturun dostlar

hoş gelip sefalar getirdiniz.

 

Neden öyle yüzüme bir tuhaf bakılıyor?

Osman oğlu Hâşim.

Ne tuhaf şey,

hani siz ölmüştünüz kardeşim.

İstanbul limanında

kömür yüklerken bir İngiliz şilebine,

kömür küfesiyle beraber

ambarın dibine...

 

Şilebin vinci çıkartmıştı nâşınızı

ve paydostan önce yıkamıştı kıpkırmızı kanınız

simsiyah başınızı.

Kim bilir nasıl yanmıştır canınız...

Ayakta durmayın, oturun,

ben sizi ölmüş zannediyordum,

hücreme pencereden girdiniz.

Yüzünüzde yıldızların aydınlığı

hoş gelip sefalar getirdiniz...

 

Yayalar-köylü Yakup,

iki gözüm, merhaba.

 

Siz de ölmediniz miydi?

Çocuklara sıtmayı ve açlığı bırakıp

çok sıcak bir yaz günü

yapraksız kabristana gömülmediniz miydi?

Demek ölmemişsiniz?

 

Ya siz?

Muharrir Ahmet Cemil?

Gözümle gördüm

tabutunuzun toprağa indiğini.

 

Hem galiba

tabut biraz kısaydı boyunuzdan.

Onu bırakın Ahmet Cemil,

vazgeçmemişsiniz eski huyunuzdan,

o ilâç şişesidir

rakı şişesi değil.

Günde elli kuruşu tutabilmek için,

yapyalnız

dünyayı unutabilmek için

ne kadar çok içerdiniz...

Ben sizi ölmüş zannediyordum.

Başucumda durup el ele verdiniz,

buyrun, oturun dostlar,

hoş gelip sefalar getirdiniz...

 

Bir eski Acem şairi:

«Ölüm âdildir» — diyor, —

«aynı haşmetle vurur şahı fakiri.»

 

Hâşim,

neden şaşıyorsunuz?

Hiç duymadınız mıydı kardeşim,

herhangi bir şahın bir gemi ambarında

bir kömür küfesiyle öldüğünü? ...

 

Bir eski Acem şairi:

«Ölüm âdildir» — diyor.

Yakup,

ne güzel güldünüz, iki gözüm.

Yaşarken bir kere olsun böyle gülmemişsinizdir...

Fakat bekleyin, bitsin sözüm.

Bir eski Acem şairi:

«Ölüm âdil...»

Şişeyi bırakın Ahmet Cemil.

Boşuna hiddet ediyorsunuz.

Biliyorum,

ölümün âdil olması için

hayatın âdil olması lâzım, diyorsunuz...

 

Bir eski Acem şairi...

Dostlar beni bırakıp,

dostlar, böyle hışımla

nereye gidiyorsunuz?"

                                 N.Hikmet

Abi, seni çok özleyeceğiz...





Orjinal Habere Git
— HABER SONU —