Tarih: 01.12.2011 16:05

Havutça;Yeni mağdurlar yaratılmasın.``

Facebook Twitter Linked-in



Balıkesir Milletvekili ve İçişleri Komisyonu Üyesi Av. Namık Havutça, TBMM İçişleri Komisyonun “Terörizmin Finansmanın Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının” görüşüldüğü toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin demokrasiyi katleden, halkın iradesini devre dışı bırakan AKP Hükümetinin uygulamalarıyla karşı karşıya olduğu söyledi. Havutça, bu uygulamaların demokrasinin evrensel prensipleri çoğunluk, çoğulculuk, özgürlük, eşitlik prensiplerine aykırı olduğunu ifade ederek, “Bu durum, Türk demokrasisinin önemli bir kara dönemidir” dedi.


 TBMM’nin Türkiye`nin ve Türk halkının layık olduğu gerçek, eksiksiz ve tam bir demokrasiye, demokrasinin gereklerine uygun çalışmalar yapması gerektiğinin altını çizen Havutça, Türkiye’de AKP döneminde yeni mağdurlar yaratılmakta olduğunu vurguladı. 12 Eylül döneminde 1402 sayılı yasayla görevden alınıp, altı yıl yargılandığını, beraat edip, görevine döndüğünü anlatan Havutça, şöyle konuştu:

 “Şimdi, bizim yargılandığımız, 12 Eylül döneminde 141, 142, 146, 159 ve 160’ıncı maddeler bugün Ceza Kanunu’nda suç olarak bile tanımlanmıyor. Ve altı yıl sonra Adana’da mesleğine dönen bir öğretmen olarak benim mağduriyetimi hangi hukuk kuralı, hangi maddi kaynaklar nasıl karşılayacak? Ve karşılanmadı da. Şimdi bakınız, Türkiye’de 12 Eylül mağdurlarının mağduriyetleri hâlâ giderilmedi ve 12 Eylülle hesaplaşılmadı. Bakınız, bugün Türkiye’de 28 Şubat mağdurlarıyla da, 28 Şubatın da hesabı sorulmadı. Türkiye’de gerçekten halkın özgür olduğu, demokratik bir Türkiye özlemi içindeysek bunlarla, demokrasiyi tehdit eden unsurlarla bir bir hesaplaşmak zorundayız. Çünkü demokrasiler bireylerin, devletin değil bireylerin temel hak ve özgürlüklerini esas alan rejimlerdir. Demokrasiler, tutukluluğa, ancak bireylerin temel hak ve özgürlüklerini ihlal etmediği sürece bir tedbir olarak başvururlar. demokrasilerde bu böyledir, dünyanın her yerinde, ileri demokrasilerde, gerçek demokrasilerde bu böyle uygulanmaktadır”

 -“Damdan Düşenin halini damdan düşen bilir” –

 Balıkesir Milletvekili Havutça, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hürriyetinden mahrum edildiğini, bununla ilgili olarak Erdoğan’ın şiirler okuduğunu ve mitinglerde bu mağduriyetini ifade ettiğini izlediklerini hatırlatarak, “Damdan düşenin halini damdan düşen bilir. Sayın Başbakan da damdan düştü.  Dünyanın hangi demokrasisinde, bırakın ilerisini, 8 tane milletvekilinin tutuklu olduğu bir parlamento görev yapmaktadır? Bugün Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun kararlarına, tebliğlerine rağmen ve Yüksek Seçim Kurulunun önünden geçmiş, milletvekili adayı olmasında hukuken herhangi bir sakınca bulunmadığı tespit edilmiş ve haklarındaki iddialar henüz iddia aşamasında olan milletvekili arkadaşlarımız, hangi hukuk normlarına göre tutuklu bulunmaktadır? Bu, Türk demokrasisinin içinde bulunduğu garabetin çok açık bir örneğidir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi açık kararlarına rağmen, bugün milletvekili arkadaşlarımız, ne yazık ki, millî irade tutuklu durumdadır. Ve bizi üzen burada yargının bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü falan değildir; bizi üzen demokrat olarak kendini tanımlayan Türkiye Büyük Millet Meclisinde yüzde 49,3 oy aldığını söyleyen ve millî iradeyi temsil ettiğini söyleyen demokrat bir Başbakanın bu konuya ilgisiz kalmasıdır. Bu, dünyanın hiçbir demokrasisinde, hiçbir demokrat başbakanın ilgisiz kalamayacağı bir konudur. Türkiye, bunu bir an önce, derhâl çözmek zorundadır” dedi.

 -“Yeni mağdurlar yaratılmasın”-

 Kanun tasarısını değerlendiren Havutça, tasarının bu haliyle kabul edilmesi durumunda yargı kararı olmaksızın mal varlığının dondurulacağı, idari bir komisyona yargısal yetkinin tanındığı, el koyma kararının idare tarafından verileceği, tehdit ve şantaj yolunun kullanılacağı gibi birçok eleştirilecek sakıncalar bulunduğunu söyledi.

Türkiye’de şu anda 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 8’inci maddesinde terörün finansmanı suçunun tanımı yapıldığını, 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’un 17’nci maddesinde de el koyma esas ve usullerinin belirlendiğini, işlemin 5271 sayılı Kanun’un 128’inci maddesindeki hükümlere göre yapılacağının hükme bağlandığını anlatan Havutça, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Şu anda terörle mücadelede finansman kaynaklarının çökertilmesi elbette ki çok önemlidir. Türk halkının otuz yıldan beri teröre ödediği bedeli, maddi kayıpları bir tarafa 30 binin üzerinde can verdiğimizi göz önüne aldığımızda, artık Türk halkının, Türk demokrasisinin terörle hesaplaşmasının sonuna geldiğimizin hepimiz farkındayız. Ancak onunla mücadele ederken yeni mağdurlar yaratılmaması için, yasaya mutlaka ve mutlaka mal varlığına el koyma kararının bir yargısal denetimden geçmesi gerektiğini, grubumuz adına, ben Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili olarak mutlaka bunun yargısal bir denetime tabi olması gerektiğini düşünüyorum. Bu düşüncelerle, artık Türkiye’de tutukluluğun cezaya dönüşmediği, mahkûmiyete dönüşmediği, mal varlığına el koymaların artık peşin bir cezaya dönüşmediği, gerçek bireyin hak ve özgürlüklerini esas alan, temel alan, bireyi baştan suçlu kabul ederek yargılamayan, masumiyet karinesini evrensel bir hukuk kuralı olarak kabul eden ve yargılanan insanların masum olma ihtimalinin yüksek olduğunu da düşünerek bunların mutlaka yargısal denetimden geçmesi gerekir. Aksi hâlde, bugün Silivri’de yargılanıp da yarın beraat ettiklerinde aramıza gelen milletvekili arkadaşlarımızın yüzüne nasıl bakacaksınız?”

 -“Demokrasiyi AKP icat etmedi”-

 Balıkesir Milletvekili Havutça, Başbakan’ın da  Meclis Başkanı’nın da, bütün milletvekillerinin de kamu vicdanını yaralayan, özgürlükleri kısıtlayan, bireyin temel hak ve özgürlüklerini gasp eden uygulamalara asla izin verememesi gerektiğini dile getirdi. Hukukun herkese lazım olduğunu vurgulayan Havutça, “Siz sadece millî iradeyi temsil etmiyorsunuz; yüzde 49 demokrasilerde millî iradeyi temsil etmez, millî iradeyi 550 milletvekili temsil eder. Demokrasiyi AKP icat etmedi Türkiye’de. Demokrasi, Jean Jacques Rousseau’dan beri bir fikir olarak dünya kamuoyunda biliniyor ve en önemli prensibi özgürlük, eşitlik ve adalettir. Şimdi bunun neresinde özgürlük var, neresinde eşitlik var, neresinde adalet var? Adalet kavramını bir sorgulayın kafalarınızda. O nedenle, yeni mağdurlar yaratmadan ve şu anda var olan mağduriyetleri de yok etmek adına ve İçişleri Komisyonunda, Adalet Komisyonunda ve Parlamentoda bundan böyle demokrasinin temel kriterlerine uymayan yasalara burada geçit vermeyelim. “ diyerek sözlerini tamamladı.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —