Bilindiği üzere 28.10.2020 tarihinde Gıda, Tarım ve Orman alanında düzenlemeler içeren torba yasa teklifi, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildikten sonra 04.11.2020 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızca imzalanarak yürürlüğe girdi. İlgili Belediyeler veya Bakanlık görevlileri ile iletişime geçildiğinde mevcut durum veya ileriye dönük yapılacak olumlu/olumsuz aksiyonlara ilişkin net bir açıklama olmamasından dolayı hobi bahçeleri ile ilgili yıkım tartışmalarının sürekli gündemde tutulması biz bahçe sahiplerini tedirgin etmektedir.
Yüksek binalar, şehirleşme ve Pandemi…
Kentleşmenin ve sanayileşme ile birlikte, apartmanlardan gökdelenlere geçiş, şehirlerin beton yığınına dönmesine ve yeşil alanların daha az yer kaplamasına sebep olmuştur. Beton yığını alanlara hapsolmuş biçimde sürdürülen yoğun iş hayatı, ayaküstü beslenme ve hareketsiz yaşam tarzı sosyal ve psikolojik bakımdan insan ve toplum üzerinde sağlık sorunlarına yol açmaktadır.
Ülkemizde olduğu kadar aslında tüm dünyada, insanlar, hobi bahçeleri olgusu sayesinde, şehirlerin gürültüsünden ve betonlaşan yapısından uzakta kendi elleri ile sebzelerini ekme fırsatı yakalamaya çalışmaktadırlar. T.Talipoğlu’nun kalemi ile, yaş ilerledikçe insan doğaya doğru çekilir, betondan yapılmış lüks binalar yerine orman ve deniz kıyısında küçük bir ev, doğal yiyecekler daha cazip gelir. Ekilen domatesin, biberin büyüdüğünü görmek, bundan zevk almak, doğal ürünleri bahçeden toplamak ve sofralarında ailecek tadabilmek…
Covid-19 Pandemisi ile özellikle tarımsal açıdan verim oranı düşük arazilerin yıllardır boş bırakılması yerine hobi bahçesi olgusu ile değerlendirilmesi amacıyla, şehirden kırsal alanlara kaçış iyice artmıştır. Bu olgu, market raflarında hazır sebze-meyve yerine kendi yetiştirdikleri ürünleri tüketmeleri ve özünde modern bireysel tarım üretiminin kapısını açmıştır. Çünkü hobi bahçelerinin geneli, verimli tarım arazileri olmadığından tarımın parsel parsel yapılması mümkündür, ama ölçek olarak geniş çaplı tarıma uygun yerler değillerdir.
BM Dünya Gıda Programında 2021’de korkutucu boyutlarda kıtlık yaşanacağı belirtilmiştir. Hobi bahçeleri, sağlıklı bir toplumun oluşturulmasında ve tüketimden ziyade üretimi yaygınlaştırmada anahtar bir rol oynama gücüne sahiptir.
Hobi bahçelerinin bireysel, toplumsal, sosyo-kültürel, ticari, kentsel açıdan pek çok faydası bulunmaktadır.
Birleşmiş Milletler Dünya Sağlık Örgütü raporları ve akademik çalışmalara göre, özellikle Amerika, Avrupa ve Asya ülkelerinde doğa ile etkileşime girmenin bir yolu olarak bahçe uğraşısının sağlık üzerinde olumlu etkileri vardır.Doğa ile baş başa olmak ruhsal gerilim (stres), öfke, yorgunluk, kaygı bozukluğu (anksiyete), zihin işlevlerinin kaybıyla ortaya çıkan bunama (demans) ve alzheimer gibi hastalıkların belirtilerini azaltır.
Kentleşme süreci ile birlikte giderek topraktan ve doğadan uzaklaşan vatandaşlarımız, doğayla ve toprakla iç içe ailecek zaman geçirebilmekte, ekip-biçerek tarımla uğraşabilmekte, doğaya duyulan özlemi gidermektedir.Böylelikle, bahçelerine domates, biber, patlıcan gibi sebzeleri kendi elleriyle eken yeni nesil köylüler, bahçelerinde düzenli çalışarak, ürünlerini toplamanın ve kentin betonlaşan yapısından, hayatının stresinden uzaklaşıp doğayla iç içe huzur içinde yaşamaktadırlar.Hobi bahçesi, en yalın haliyle toprağa değme, sebze, yeşillik yetiştirme, üretme, stresten ve şehir gürültüsünden uzaklaşma ihtiyacından doğan gerekli bir olgudur.
Yeterince yeşil alandan yoksun şehirlerde hava sıcaklığı, kırsal alana göre 9° kadar yüksektir ve yağışlar kırsal alana göre çok daha hızlı bir akışa geçebilmekte, ani sellere neden olabilmektedir. Bu saikle, sellerin artan sıklığı, şiddeti ve etki süresi göz önüne alındığında, seller depremin ardından en yıkıcı 2. doğal afet olarak bilinmektedir.
Lao Tse ve Tao Te Ching, İkamet ederken, yere yakın yaşayın diye öneride bulunmuştur. Depremde Hobi Bahçeleri can kurtarıcıdır, hem depreme dayanıklı hem de güvenli liman olarak ikinci evdir. Sağlıklı gıda üretiminin, bir ülkenin bağımsızlığı ile doğrudan ilgili olduğunu bilen vatandaşlar olarak her birimizin bahçesinde onlarca ağaç, yüzlerce sebze fidesi bulunmaktadır. Suni gübre kullanmadan, yazlık ve kışlık sebze üreterek hem evimizin ihtiyacını karşılıyor hem de ekonomiye katkı sağlıyoruz.
Hobi bahçeleri ekonomiye katkı sunan bir konumdadır. Buralara ev yapımı için ihtiyaç duyulan hafriyat malzemelerinin sağlanması, bahçe ekiminde gerekli sulama malzemelerinin tedarik edilmesi ve inşaatlarda çalışan insanlar göz önüne alındığında ciddi bir ekonomi zinciri oluşmuştur. En önemlisi de, köylerde yaşayan ve geçim sorunu çeken insanlara ek gelir kapısı oluşturmaktadır. Hobi bahçesi olanlar, yumurtasını, sütünü, adağını, kurbanını, kendisinde olmayan sebze-meyvesini köylüden doğrudan almaktadır. Bahçenin sürülmesi ve gübre gibi diğer ihtiyaçlarını köylü sayesinde gidermektedir.
Yıkım bir çözüm değildir…
Öncelikle, bahçe sahipleri olarak, ovalarda, sulak arazilerde, 1. sınıf tarım arazilerinde yapılaşmaya kesinlikle karşıyız ve tarım arazilerinin korunmasına yönelik atılacak her türlü adımı destekliyoruz. Ama kullanılmayan ikinci sınıf ve sadece kuru tarım yapılan alanları değerlendirmek de milli bir görevdir.
Kendi tapulu arazilerimiz üzerine kurulmuş mevcut bahçelerin yıkılması; yüzbinlerce ağacın kurumasına, milyarlarca milli servetin çöpe gitmesine, milyonlarca insanın mağdur olmasına, 30-40 kişinin ortak olduğu bu yerlerin atıl hale gelmesine neden olacaktır. Bu alanların yeniden tarıma dönmeleri mümkün olmayacaktır.
Hobi bahçesi uygulaması yanlış ise baştan yaptırılmamalı, elektrik ve suyu bağlanmamalıydı. Şimdi yapılanı yıkmak büyük hata olacak ve siyasi sonuçlara da sebebiyet verebilecektir.
Orta gelirli vatandaşların yaptığı, içine ağaçlar diktiği, yaz kış sebze , ailece nefes aldığı alanlar, eğer “yıkılırsa” gönüllerde yıkılacaktır. Bu sebeple, organik tarım yaptığımız, ağaç yetiştirdiğimiz bu yerler için sürdürülebilir, fayda-zarar, tehdit-fırsat analizi yapılarak bir düzenleme yapılmasını bekliyoruz.
Daha etkili bir imar düzenlemesi için naçizane beklentilerimiz…
Hobi bahçelerinin bu olumlu yönleriyle yeniden ele alınması ,ülkemizin sosyo-kültürel-iktisadi-çevresel-iktisadi gerçekleri, birikimleri ve ihtiyaçları dikkate alınarak bu konunun yeni bir düzenlemeye kavuşturulması önem arz etmektedir.Sürdürülebilir bir yapının kurulması için toplum ve kamu yararını esas alan “dengeli ve kalıcı sürdürülebilir çözümler” içeren uygun çözümlere ihtiyaç bulunmaktadır.
Depreme dayanıklı binalarının yıkılmasının yerine imar barışı yasasında yapılacak, basit bir yasal düzenleme ile depreme dayanıklı olması kaydı esas alınarak imar barışının Milat'ı 2017 yerine 2020 olarak güncellenmesinin mağduriyetlerin giderilmesine çözüm olacağı değerlendirilmektedir.
Bizim sesimize lütfen kulak verin!…
Talan etmedik... Katletmedik... Üreterek, sofralarımıza koyduk... Tüketici değil üretici olmak istiyoruz. Boş zamanlarımızda, kahvehane’lere değil toprağa, doğaya gitmek istiyoruz.
Ülkenin Sayın büyükleri, bizler tarımı seven, yetiştirmeyi, üretmeyi seven bir toplumuz, çocuklarımıza çalışkanlığı, üretkenliği aşılama şansı bulduğumuz bir imkândır hobi bahçeleri... Biz bahçe sahipleri tüccar değiliz. Bu işin ticaretini yapmıyoruz. Ailemizle bir araya gelip sakin bir yaşam sürmekten başka niyetimiz yoktur.
Bizler hazine arazilerini işgal etmedik. Orman arazisini işgal etmedik. Meraları, otlakları işgal etmedik. Arazilerimizi çiftçilerin ekonomik bulmadığı için boş bıraktığı yerleri borçlanarak satın aldık! Burada fidan diktik, evlatlarımıza ağaç sulamayı öğrettik, çiçekleri-böcekleri öğrettik..
Türkiye çapında, 1 milyona yakın bahçe sahibi, 3 milyona yakın insan sizlerden güzel haberler bekliyor.