Bu yazıyı, 22 Ekim 2011’de kaleme alıyorum.
Vah, benim hemşehrilerim, vah! Vah ki, ne vah!
Bandırma’ya, örneği ancak Ortaçağ’da görülebilen bu panayırı Bandırmamızın göbeğine kurduran zihniyete de vah ki, vah!
Öncelikle ekim ayının sonu. Akşamları soğuk oluyor. Siz, 5, 7, 9 yaşlarındaki çocuğunuzu, “köy panayırı”na gönderir misiniz? Üstelik, bu gibi panayırlarda çocukların algılayabildikleri hiç ama hiçbir şey yok! Bu panayırı, bu mevsimde Bandırmanın göbeğine kurduran zihniyet, çağdaş düşünceden nasibini almamış, alamamıştır. Düşünce bile değil, bir iç dürtüdür. Yahu kardeşim, siz ne yaptığınızın farkında mısınız, öncelikle.
Öncelikle toprak bir zemin. Buraya gelecek insanlar, kısmen anneler, babalar, çoğunlukla da çocuklar. Çocuğun karnı acıksa, menşeinin neresi olduğu bilinmeyen, “merdiven altı imâlatı” yiyecekler.
Efendim, bu gibi panayırlar, köylerde yılda iki kez, iki ayrı mevsimde kurulurdu: Yaz panayırı, güz panayırı. Şimdi derler ki, bu kuruluşumuz senin bildiğin gibi panayır değil, sirk veya lunapark. Bu sözcüklerin birbirinden ayrıcalığını bilecek eğitim düzeyindeyiz. Hay sizin sirkinizin, lunaparkınızın canını seveyim!
Kışa giriyoruz. Babalar, anneler, çocuklarına kışlık giysi alma telâşında. Üzerine üstlük, hükümetimizin yaptığı “güncelleştirme” de bir yandan! Bu durumda sen gel de, Bandırmanın ortasına panayır kur. Adama gülerler. Kendinize güldürmeyin! Yapmayın. Yapmak isteyenlere engel olun. Alt yapısı olmayan, bir karış topraktan gelecek 5 kuruşluk rantın canına okuyayım!
Metal borularla kurulan bu çadırların teknik raporlarını kimden alacaksınız? Bu teknik raporu kim isteyecek? Kim ki, bu imkânı, bu izni vermişse, o isteyecek. Ya, çadır çökerse? Bu sorumluluğu kim üstlenecek? Olmasını hiçbir zaman istemeyiz ama çadır çöker de, birkaç kişi yaralanır veya ölürse, sorumlusu kim olacak? Ayrıca, Bandırmamızda, bu mevsimlerde sıkça elektrik kesintileri yaşanıyor. Eğer elektrik kesilirse, jeneratör var mı? Bunları sözleşmeye yazdınız mı? Sözleşmeyi, notere onaylattınız mı? Program izlemeye gelenlere, çadırda oturdukları süre için, aynı otobüslerdeki gibi “koltuk sigortası” yaptırıyor musunuz? Bunlar, ayaküstü aklıma geliverenler…
Bırakın bunları, vazgeçin! Hangi zamanda yaşıyoruz? Panayırlar, artık köylerde bile bitti. Ülkemizin bile uzayda uydusu var. Avrupa’nın doğusunda, Ortadoğu’nun batısında, bizim ülkemizde, Marmara Bölgesi’nde böyle geri kalmışlığın simgeleriyle çocuklarımızı eğlendiremeyiz. Zaten onlar da, bu panayırları istemiyorlar. İnanmazsanız, kendilerine sorun!
