İkizce'liler “Bizi Atatürk getirdi”

İkizce

Karacabey’in “İkizce” köyü, 30 yıldır ürünlerini Bandırma Ticaret Borsa'sında değerlendiriyor.

Karacabey’e bağlı “İkizce” Mahallesi, “Atatürk’ün köyü” olarak biliniyor. Karacabey’e 35, Bandırma’ya 70 kilometre uzaklıktaki eski köy, şimdiki mahallede muhtarlık, birçok ev ve kahvehanede Atatürk’ün fotoğrafları asılı.

Köyde yaşayanların ataları, 1923 yılında Türkiye ile Yunanistan arasında gerçekleşen mübadele anlaşmasının ardından, 1924’te burayı mesken edinmişler.

Köyün muhtarlığı görevini üç dönemden beri Mümin Ereselli yürütüyor. Muhtarlık azalıkları görevinde ise Recep Yeni, Ramazan Vardar, Bülent Erden ve Mehmet Kahveci bulunuyor. 

Muhtar Ereselli, köylerinin 170-180 hane bulunup, yaz ve kış nüfuslarının 650 ile 800 kişi arasında değiştiğini belirtti. Ereselli, köylerinin suyunu Bursa BUSKİ’den sağladıklarını, su konusunda bir sıkıntı yaşamadıklarını vurgulayarak, “Ancak doğalgaza ihtiyacımız var” dedi.

Köylerinde ağırlıklı olarak buğday ve ayçiçeği üretimi gerçekleştirildiğine işaret eden Muhtar Ereselli, şunları söyledi:

“Yaklaşık 8 bin dönüm alanda buğday, 5 bin dönüm alanda ise ayçiçeği ekiyoruz. Az nohut, mısır ve arpa ekimimiz de var. Aslında daha çok verimli tarım arazimiz vardı ama bu alanları sanayiye kaptırdık.”

İki tepenin altında yer alması dolayısıyla “İkizce” ismini taşıyan köyde tarımla uğraşanların ortalama yaşları 55-60 arasında bulunuyor. Çünkü tarım girdilerinin yüksekliği nedeniyle sektörden elde edilen gelirin sürekli düşmesi, gençlerin köyden koparak, ekmeklerini Bursa’da, çeşitli işlere girerek kazanmalarına yol açıyor.

Köyde “kuru tarım” yapıldığını belirten Muhtar Mümin Ereselli, “Yakınımızda Uluabat Gölü var ama bu gölden,  motopompla su çekerek tarlalarımızı sulamak çok pahalı bir yöntem olduğu için tercih edilmiyor” diye konuştu.  

Köyde, yıllardan beri tarım ile uğraştığına işaret eden Demir Ali Koç, “Yıllardır bu işin içindeyim. Bu kadar kötü bir dönem yaşamadım. Gübre ve ilaç fiyatları çok yüksek. Bırakın para kazanmayı, zarar ediyoruz. Parayı ise aracılar, yani tüccar kazanıyor” dedi.

Nüfus kağıdında yazılı ismiyle Mümün Erden de, “Bu topraklarda küçük yaşlarımdan beri tarımla uğraşıyorum. Manda ile çift sürdüğüm dönemler bile oldu. Eski yıllarda belki daha az üretim yapıyorduk ama ürünümüz değer ediyor, karşılığını alıyorduk. Şimdi o yılları arıyoruz” diye konuştu. 

Köydeki öğrenciler, “taşımalı sistem”le yakındaki “Yeni Karaağaç” köyüne götürülüyor. 30 dolayında öğrenci, bu köyde eğitim-öğretim görüyor. 7-8 öğrenci ise Bursa’da okuyor. 

Köyde, iki minareli, 800 metre karelik bir cami var.

KÖYÜN EN YAŞLISI ANLATIYOR

Köyde en yaşlı kişi ise1930 yılında doğan, 95 yaşındaki Halil Erden.

5 çocuk, 43 torun sahibi olup, “torununun torununu gören” Erden, şunları anlattı:

“Babamdan sık sık ‘Bizleri buraya Atatürk getirdi. Atatürk’ü hiç unutmayın ve ona hep dua edin’ derdi. Burası Atatürk’ün köyü. Bunu hiç unutmadık. Atatürk’e ülkemizin her zaman ihtiyacı var. Onun ışığı ülkemizin yolunu aydınlatmaya devam ediyor.”

Halil Erden, köyde oğulları 74 yaşındaki Mümün Erden ve 67 yaşındaki Recep Erden ile birlikte yaşıyor. 

Eski yıllarda köyde küçükbaş ve büyükbaş hayvancılık yapılırken, şimdi kalmadığını belirten Halil Erden, “Eski yıllarda, köyümüzde okuyan 130 öğrenci vardı. Şimdi köyümüzde okul yok. Çocuklarımız, başka bir köyde eğitim-öğretim görüyor. Yine eski yıllarda, bugüne göre daha az üretim yapsak da daha çok para kazanırdık” diye konuştu.

30 YILDIR BANDIRMA TİCARET BORSASI’NA GELİYORLAR

“İkizce”, Karacabey’e bağlı olmasına karşın 30 yıldan beri buğday ve ayçiçeği ürünlerini Bandırma Ticaret Borsası’nda değerlendiriyor.

İkizce köylüleri, Borsanın eski başkanı, rahmetli Halit Sezgin’i unutamadıklarını belirterek, “Halit Bey, ürünlerimizin değerinin altında satılmaması için büyük çaba harcardı. Bizleri de sık sık ziyaret ederdi. İyi ki Bandırma Ticaret Borsası var. Büyük emek verdiğimiz ürünümüzü değerinde satın alarak, bizleri tüccarın insafına bırakmıyorlar. Bandırma Ticaret Borsası’ndan çok memnunuz” dediler.

“İKİZCE”NİN TARİHÇESİ

“İkizce” Mahallesi, Selânik’in ilçe ve köylerinden, 1924 yılında göç etmiştir. Köy, 1924 yılında gelen mübadele göçmenleriyle kurulmuştur.

Karacabey ilçesinin doğusunda, Karacabey-Bursa karayolunun kıyısındadır.  16. Yüzyıldaki “Kadı” sicillerinde yer alması dolayısıyla eski bir köy olarak biliniyor. Bu sicillere göre köy, “Murad Hüdavendigâr Vakıfları” arasında gösterilmiştir. 

Köyün adı, antik dönem kayıtlarına göre “Kontanitzi”ydi. “İkizce” adının da buradan geldiği tahmin ediliyor. Tarihsel kaynaklara göre köy halkı, sultanların koyunlarına bakıyordu. 1530 tarihli tahrir defterine göre köyde, 21 hane ile 2455 koyun vardı. Önceleri Bursa’ya bağlı olan İkizce, bir Rum köyüdür. Kurtuluş Savaşı sırasında çeteler tarafından tahrip edilmiştir. İkizceler bölgesinde bulunan Beylik koyunlarına ait merkezin özellikleri, Topkapı Sarayı, Revan Köşkü’nde ayrıntılı olarak anlatılmıştır.

Ayrıca bir de “İkizce Kanunnamesi” vardır. Bu kanunnameye göre, halkın korunun içine girmesi, ot biçip ağaç kesmesi yasaklanmıştır. Avlanma da yasaklanırken, sığırları hastalıklardan korumak amacıyla önlemler alınmıştır. Beylik, koyunların çalınmasını önlemek için de çok ilginç cezalar getirmiştir. 

1895 ve 1908 yıllıklarına göre ise köyde 87 hane bulunuyordu. Rumlar, köyü terk edince yerlerine, 1924 yılında, Yunanistan’ın “Kılkış” ve “Yenice Vardar” kasabasından gelen göçmenler yerleştirilmiştir. 

1927 yılında, köyde 466 kişi yaşıyordu. Karacabey’e 35 kilometre uzaklıkta bulunan köyde, 1997 yılında ise 704 kişinin yaşadığı belirlenmiştir.

Köyün “Malkara Üstü” mevkiinde, “Megas Agros” veya “Polychronia” isimleriyle bilinen bir manastırın kalıntısı da bulunmaktadır.    ÖNDER BALIKÇI