İNANÇ VE GEREKLERİ…

İNANÇ VE GEREKLERİ…

İnancı Açığa Vurmak..

              İnancı Açığa Vurmak..

                “Ve sizin tanrınız, Tek Tanrı’dır.“ (2. Bakara Sûresi, Âyet/163)

                “Muhammed Allâh’ın Elçisidir.” (48. Fetih Sûresi, Âyet/29)

                De ki: “Biz Allâh’a; bize indirilene; İbrahim’e, İshâk’a, Yakub’a ve O’nun neslinden gelenlere indirilene; Rableri tarafından Musa’ya, İsa’ya ve (diğer) tüm peygamberlere bahşedilene inanırız; onlar arasında hiçbir ayrım yapmayız. Ve kendimizi O’na teslim ederiz.” (3. Âl-i İmrân Sûresi, Âyet/84)

                “Elçi ve o’nunla birlikte olan müminler, Rabbi tarafından O’na indirilene inanırlar:

Hepsi, Allâh’a, meleklerine, vahiylerine ve elçilerine inanırlar; O’nun elçilerinden hiç biri arasında ayrım yapmazlar ve: “İşittik ve itaat ettik. Bize mağfiret et ey Rabbimiz, zira bütün yolculukların varış yeri sensin!” derler.

                “Allâh hiç kimseye taşıyabileceğinden daha fazlasını yüklemez: Kişinin yaptığı her iyilik kendi lehinedir, her kötülük de kendi aleyhine.”

                “Ey Rabbimiz! Unutur veya bilmeden hata yaparsak bizi sorgulama!”

                “Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yükler yükleme! Ey Rabbimiz! Güç yetiremeyeceğimiz yükleri bize taşıtma!”

                “Ve günahlarımızı affet, bizi bağışla ve rahmetini yağdır üstümüze! Sen Yüce Mevlâmızsın, hakikati inkâr eden topluma karşı bize yardım et!” (2. Bakara Sûresi, Âyetler/285-286)

                “Ey Peygamber! Mümin kadınlar ne zaman sana gelip (bundan böyle) Allâh’tan başka hiçbir şeye ilahlık yakıştırmayacaklarını, hırsızlık yapmayacaklarını, zina etmeyeceklerini, çocuklarını öldürmeyeceklerini, hiç yoktan yalan uydurarak iftira atamayacaklarını ve (bildireceğin) hiçbir hakikate karşı çıkmayacaklarını (söz vererek) sana bağlılıklarını bildirirlerse, onların bağlılık sözlerini kabul et ve Allâh’tan onların (geçmiş) günahlarını affetmesini dile: Çünkü Allâh çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır.” (60. Mümtehine Sûresi, Âyet/12)

                Önemli Emirler:

                De ki: “Gelin, Allâh’ın (gerçekten) neyi yasakladığını size anlatayım:

                1. O’ndan başka şeylere asla ilahlık yakıştırmayın.

                2. Anne-babanıza iyilik yapın (ve onlara karşı saygısızlıkta bulunmayın).

                3. Çocuklarınızı yoksulluk korkusuyla öldürmeyin; (çünkü) sizin de onların da rızıklarını sağlayacak olan biziz.

                4. Açık veya gizli hiçbir utanç verici fiil işlemeyin.

                5. Adalet(i tesis etmek) dışında Allâh’ın kutsal saydığı insan hayatına kıymayın: Allah bunu size emretti ki aklınızı kullanabilesiniz.

                6. Rüşd yaşına erişmeden önce yetimin mal varlığına -onun iyiliği için olmadıkça- dokunmayın.

                7. Bütün alış verişlerinizde, ölçü ve tartıya tam olarak, adalete uyun; (Biz) hiçbir insana taşıyabileceğinden daha fazla yük yüklemeyiz.

                8. Bir görüş belirttiğinizde, yakın akrabanıza (karşı) olsa da, adil olun.

                9. Allâh’a karşı taahhûtlerinize (daima) riyayet edin: Bunu Allâh size emretti ki ders alabilesiniz.

                10. Ve (bilin ki) bu dosdoğru Bana yönelen bir yoldur: Öyleyse bunu izleyin ve diğer yollardan gitmeyin ki, sizi O’nun yolundan saptırmasınlar. Allâh (bütün) bunları size emretti ki O’na karşı sorumluluğumuzun bilincine varasınız.“ (6. En’âm Sûresi, Âyetler/151-153)

                “(Ey insanoğlu), Allâh’la beraber bir başka tanrı edinme ki kendini kınamış ve bir başına bırakılmış olarak bulmayasın.

                Çünkü Rabbin, başkasına değil, yalnızca O’na kulluk etmenizi ve ana babaya iyi davranmanızı buyurmuştur. Eğer onlardan biri ya da her ikisi senin yanında kocarsa, onlara sakın “ÖF!” demeyeceksin; onları azarlamayacaksın; onlara saygılı, yüceltici sözler söyleyesin, ve onlara alçak gönüllüce ve acıyıp esirgeyerek kol-kanat geresin.

                Ve “Ey Rabbim!” diyesin, “Onların beni küçükken sevgi ve şefkatle besleyip büyüttükleri gibi, sen de onlara merhamet eyle!”

                İçinizde olanı en iyi Rabbimiz bilmektedir. Eğer dürüst ve erdemli kimseler iseniz, (hatalarınızı bağışlayacaktır): hem bilin ki, günahtan) dönüp Allâh’a yönelenler için (gerçek) bağışlayıcı O’dur.

                Ve (ey insanoğlu,) yakın(ların)’a hak(lar)ını ver; düşküne de, yolda kalmışa da; sakın (elindeki) olanı anlamsız, amaçsız bir biçimde saçıp savurma. Çünkü, bil ki, saçıp savuranlar ŞEYTAN’IN TÜRDEŞLERİDİR; şeytan da zaten Rabbine karşı gerçekten çok büyük bir nankörlük sergilemiştir.

Ve eğer Sen (kendin) de Rabbinin katından ihtiyaç duyduğun bir lütfu/bir rahmeti arama çabası içinde olduğun için (ihtiyaç sahiplerine) ilgisiz kalmak zorunda isen, o zaman, hiç değilse, onlara yumuşak/yatıştırıcı bir söz söyle. Ve ne ellerini boynuna bağlayıp kilitli tut, ne de sonuna kadar aç(ıp varını yoğunu ortaya dök); böyle yaparsan, (yükümlü olduğun kimselerce) kınanan, yapa yalnız ve yoksul biri olup çıkarsın. Şüphesiz dilediğine rızkı bolca, dilediğine de ölçülü-idareli veren senin Rabbin’dir. Ve kullarının durumu bütün açıklığıyla görerek haberdar olan da O’dur.

                Öyleyse artık, yoksulluk kaygısıyla çocuklarınızı öldürmeyin; onları da, sizi de doyuran/rızıklandıran Biziz. Onları öldürmek gerçekten büyük bir suçtur. Ve sakın zinaya yaklaşmayın; çünkü bu son derece yüz kızartıcı, azgınca bir davranış ve çok kötü bir yoldur.

                Ve yine sakın, haklı bir gerekçeye dayanmaksızın Allâh’ın dokunulmaz kıldığı cana kıymayın. Bu konuda, haksız yere öldürülen kimsenin velisine (adil bir karşılıkta bulunma) yetkisi tanımışızdır; ama hal böyle de olsa, bu kişi (karşılıkta) bire bir sınırını sakın aşmasın. (Maktule gelince,) O, şüphesiz, (Allâh tarafından) yardıma layık görülmüştür!

                Yetimin malına, kendisi ergenlik çağına varıncaya kadar, onu değerlendirmek amacı dışında sakın yaklaşmayın.

                Verdiğiniz her sözü yerine getirin, çünkü verdiğiniz sözden (hesap günü’nde) mutlaka sorguya çekileceksiniz! Ve ölçtüğümüz zaman ölçüyü tam tutun; tartıyı da doğru teraziyle yapın: Böylesi (sizin için) daha iyi, daha yararlı ve sonuç olarak da daha güzel olacaktır.

                Bilmediğin şeyin ardına düşme; çünkü işitme duyusu, görme duyusu ve kalp, bunların hepsi (hesap günü’nde) bundan sorguya çekilecektir!

                Ve yeryüzünde kurumlanarak dolaşma; çünkü (böyle yapmakla) Sen ne yeri yarabilir ne de boyca dağlara ulaşabilirsin!

                Bütün bunların kötülüğü, Rabbinin katında asla hoş karşılanmayan (şeyler olmalıdır).

Bu (söylenenler) doğru ile eğrinin ne olduğuna dair Rabbinin sana ulaştırdığı bilginin parçasıdır.

                Öyleyse, artık (ey insanoğlu,) Allah’la beraber sakın bir başka tanrı edinme: Yoksa, kendince) kınanmış ve (O’nun tarafından) kovulmuş olarak cehenneme atılırsın!” (17. İsrâ Sûresi, Âyetler/22-39)