Tarih: 07.07.2011 00:03

İnsanlar kıyılara yöneldi, Kara ve Deniz gözlemleri önem kazandı.

Facebook Twitter Linked-in

 

İrfan Aydınoğlu

Havalar ısındı, insanlar tatile dışarı çıkıp sahillere akın etmeye başladılar, balıkçı tekneleri denize açılmaya başladı. Amatör balıkçılar sahillerden balık tutuyorlar. İnsanlar bu günlerde doğa ile haşır neşir olmaya başladı.

Depremler meydana gelmeden önce, deprem olacak yerde, doğada birçok sıra dışı olaya neden olurlar. Doğada meydana gelen bu anormal olaylar deprem öncesinde; hayvanları, bitkileri ve insanları da etkiler ve bir takım davranış değişikliklerine neden olur. Depremlerin öncesinde atmosfere yayılan elektrik ve manyetik alanların, pusula, mıknatıs, cep telefonu, bilgisayarlar, çeşitli elektrikli ev aletleri ve kuvarz saatlerini etkilediği daha önce meydana gelen büyük depremler öncesinde sıklıkla gözlemlenmiştir. Özellikle büyük depremlerden önce;

* kaplıca ve yer altı sularının sıcaklığının, debisinin ve berraklığının değiştiği, bazı kaplıca ve kaynak sularını tamamen suyu kesilirken, daha önce hiç su çıkmayan yerlerden yeni su kaynaklarının çıkmaya başlaması,

* Herhangi bir rüzgar yokken, deniz çarşaf gibi dümdüz olduğu halde sebebi bilinmeyen dalgaların oluşması,

* denizdeki balık yada diğer su canlıların topluca ölümleri,

* Midye, istiridye gibi çeşitli deniz kabuklularının, yosun ve deniz börülcesi gibi deniz bitkilerinin bulundukları yerden koparak bol miktarda sahile sürüklenmesi,

* Deniz suyunun anormal miktarlarda ısınması, denize giren insanların kol veya bacaklarını haşlaması..

*Karıncaların evleri istila ettiğine, çay dökülmüşçesine bir araya toplanmaları,

yılan, köstebek gibi yerin altında yaşayan hayvanların topluca topraktan dışarı çıkmaya başlamaları

* Bitkilerin ve çiçeklerin zamansız sararıp solmaları kurumaları ya da zamansız çiçek açmaları..( Örneğin küstüm çiçeği deprem yaklaştığında kendini kapatır..)

* Gökyüzünde deprem ışıkları, deprem ışımaları ya da ateş topları görülmesi

* Elektrikli ev aletlerinin, düzensiz bir şekilde çalışmaya başlaması, kendi kendine çalışmaya başlamaları, ya da şarjlarının çok çabuk bitmesi..

* Kuvarz saatlerin durması ya da aşırı bir şekilde geri kalması veya ileri gitmesi..

* Radyo ve televizyon kanalların karışması, kendi kendine değişmesi ve parazitlenme meydana gelmesi,

* Cep telefonlarında bellek karışıklıkları meydana gelmesi, şarj değişimleri ya da kendi kendine kapanıp açılma gibi etkilerin oluşması

* İnsanlarda baş dönmesi, bulantı, kusma, nedensiz ağrılar, tabanlarda yanma hissi, kadınlarda adet düzensizlikleri gibi biyolojik etkilerin oluşmasına, ilişkin bulgulara rastlanmıştır.

17 Ağustos 1999 İzmit Depremi`nden önce de bir çok sıra dışı olay yaşanmıştır. Ne var ki yukarıda sıralanan biçimde farklı doğa olaylarına tanıklık etmiş bir çok kimse, bu olayların bir anlamı olup olmadığının o dönemde bilincinde değildi. Bu türden anormal doğa olayların iletilebileceği ve değerlendirilebileceği bir merkez de mevcut değildi. Bu nedenle 17 Ağustos 1999 depreminden sonra alınması gereken önlemler arasında doğa olaylarının bilinçli bir biçimde gözlemlenerek, bu bilgilerin bir merkezde toplanması, zamanında ve uzman kişiler tarafından değerlendirilmesi de yer almalıdır.

Ülkemizde doğa gözlemleri maalesef düzenli bir biçimde yapılıp sonuçları gerektiği biçimde değerlendirilemiyor. Oysa bu gözlemler çok önemli olup yaşamsal bir önem arz ederler. İnsanların bu konuda istekli olmaları yönündeki kararları yaşama tutunma ile ölüm arasındaki tercihleridir bir bakıma. İnsanlar doğa gözlemleri konusunda birazcık çaba sarfedilip bilgilendirilip bilinçlendirilirlerse bundan sonra doğa gözlemleri, gönüllü olan kimselerin bizzat kendileri tarafından tek başına yapılabilir. Bu işi kim yapacak? Hiçbir kurum ve kuruluş bu işi gönüllü olarak üstlenmediğine göre doğa gözlemleri yapmak deprem riski olan bölgelerde yaşayan insanlara düşüyor. Çünkü deprem felaketi doğrudan onların hayatlarını tehdit ediyor. İnsanlar bu konuda birazcık bilgili, bilinçli ve istekli davranırlarsa kendilerinin bile beklemediği ölçüde amatör birer " doğa gözlemcisi " hatta " amatör sismolog " bile olabilirler. Öğrendikleri ve edindikleri bu küçük fakat çok önemli bilgileri kendi etrafında bulunan yakınlarına da aktararak çok kısa bir sürede amatör bir "gözlemci ordusu" oluşturulabilir. Gerekli gözlemler önceden yapılıp değerlendirilebilirse olası büyük bir deprem bir sabah ansızın kapımızı çalamayacaktır. En azından ben bunun böyle olduğuna inanıyorum.



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —