Atatürkçü Düşünce Derneği(ADD) Bandırma Şubesi, İstanbul Barosu Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal`ı, "Hukuk Devleti ve Yargı Bağımsızlığı" konusunda, Bandırmalılarla buluşturdu.
Hayâl Çay Bahçesi`nde etkinliğin açış konuşmasını ADD Şube Başkanı Melih Çınar yaptı.
Ardından söz verilen İstanbul Barosu Başkanı Doç. Dr. Kocasakal, AKP iktidarının, Türk insanının genleriyle oynadığına dikkati çekerken, böylece vatandaşların zihinlerinin işgâl edildiğini vurguladı. Bu siyasi oyunun, sözde aydınlar ve sahte 2. Cumhuriyetçiler ve medya üzerinden yürütüldüğünün altını çizen Kocasakal, şöyle konuştu:
"Uzun vâdeli bir plân üzerinden bugünlere yavaş yavaş gelindi. Bunlar, aydın değil, aymaz. Sözde aydınlar ve liberaller, bu operasyonun birinci ayağını oluşturuyor. Medya ayağı ise operasyonun şekillendirilmesini sağlıyor. Birçok sözde bilim adamı da, bu operasyona katkı sağlıyor. Oysa bilim adamı olmak kolay değil. Önce adam olmak gerekir. Ama onlar, adam değil! Bugün ülkemizde GDA olarak nitelendirdiğimiz "Genetiği Değiştirilmiş Aydınlar" ve GDS diye isimlendirdiğimiz, "Genetiği Değiştirilmiş Solcular" var. Onlar, geçtiğimiz günlerde, Anayasa değişikliği için yapılan halk oylamasında, "yetmez ama evet" diyen kişilerdir. Hani, halk oylaması sonunda 12 Eylül darbesi ve Kenan Evren ile hesaplaşılacaktı? Ülkemizde aydın olmak için artık üç nitelik gerekli: Cahillik, yurt sevgisi bulunmamak, üzerinizde satılık veya kiralık yazısının asılı olması. Türkiye`de bugün, yalan rüzgârları oynanıyor. Bu nedenle halka da kızmamak gerekir. Çünkü bu operasyon sonucunda Türk insanı hipnotizma edilip, uyuşturuldu. Şu anda Türkiye`de bir parti devleti var. Bu iktidar, İhale Kanunu`nu 22 kez değiştirerek, kendi zenginlerini, kendi burjuvazisini yarattı. Ordunun yerine, emniyeti koydu."
Başbakan Tayyip Erdoğan`ın, "yargı, benim ayağıma pranga vuruyor" diyerek, tüm demokrasilerin vazgeçilmez kuralı olan yargı denetimini istemediğini göstererek, yargıyı da siyasi iktidara bağladığına işaret eden Kocasakal, şunları söyledi:
"Böylece hükümete bağlı nurtopu gibi bir HSYK`mız oldu. HSYK bitti, Adalet Bakanlığı`nın arka bahçesi durumuna geldi. Anayasa Mahkemesi de aynı duruma dönüştürülerek, rejimin güvencesi olmaktan çıkarıldı. Düşünün ki, hiçbir Avrupa ülkesinde görülmeyen şekilde ülkemizde Anayasa Mahkemesi`nin başkanı bir hukukçu değil. Bunlar kadar millî iradeye saygısız bir iktidar gelmedi. Bugün ülkemizde ileri faşizm var. Yargıyı tutsaklıktan kurtarmanın tek yolu, Cumhuriyetin temel değerleriyle barışık, millî bir hükümetin iktidara gelmesidir. Ülkemizin içinde bulunduğu bu ortam ve koşullarda bile umutsuz değilim. Çünkü umutsuzluğa kapılma lüksümüz yok. Unutmayalım ki, tarihte hiçbir diktatörlük, ilelebet iktidarda kalamamıştır. Bugünler de gelip, geçecek. Ama sonunda Cumhuriyet, güçlenecek. Ama herkes, bugünkü ortamda yaptıkları veya yapmadıkları ile değerlendirilecek. Bu günlerden kurtulmak için uzun soluklu bir mücadeleye gereksinmemiz bulunuyor. Halkı küçümsemeden, onlara gerçekleri anlatmalıyız."
İKTİBAS EDİLEMEZ...