Gıda, beslenme ve sağlık konularında geliştirdiği projelerle toplum sağlığının geleceği için çalışan Sabri Ülker Vakfı, günümüzde her dört kişiden birinde görülen ve çoğunlukla son evrelerine kadar belirti vermeyen karaciğer yağlanmasına dikkat çekiyor. Vakıf, yağlı karaciğer hastalığından korunmak için yeterli ve dengeli beslenme ile düzenli aktiviteyi yaşam tarzı haline getirmenin önemli olduğunun da altını çiziyor.
Kurulduğu 2009 yılından bu yana sağlıklı yaşam bilincinin gelişmesine katkı sağlamak, toplumu beslenme ve sağlık alanlarında bilimsel ve güvenilir bilgiyle aydınlatmak üzere birçok projeyi hayata geçiren Sabri Ülker Vakfı, dünyada ve ülkemizde yaygın görülen bir sorun olan karaciğer yağlanması hakkında önemli bilgiler paylaşıyor.
Türkiye´de yaklaşık her 4 kişiden 1´inde görülen yağlı karaciğer hastalığı son evrelere kadar belirti vermeyebiliyor. Bazı ilaç ve özellikle hepatit C gibi karaciğer hastalıkları da karaciğer yağlanmasına yol açabiliyor.
Siroz veya kansere dönüşebilir
Karaciğer, karbonhidrat, protein ve yağ metabolizmasında önemli rol oynar. Aşırı enerji alımı söz konusu olduğunda karaciğer besin öğelerini yağ olarak depo eder. Eğer yağlı karaciğer hücreleri, karaciğerin yüzde 5´ini aşarsa bu basit yağlanma olarak tanımlanır. Bazı hastalarda yağ birikimi herhangi bir soruna yol açmazken bazı hastalarda karaciğere zarar verebilir ve karaciğerde fibroz olarak adlandırılan yara dokusu oluşabilir. Fibroz karaciğerde yayılmaya başlarsa siroz ve karaciğer kanserine de yol açabilir.
Fazla kilolu bireyler risk altında
Fazla kilolu bireyler, insülin direnci olan veya kan kolesterol düzeyi yüksek olan bireyler, şeker hastaları risk grubu olarak sayılabilir. Yanlış beslenme alışkanlıkları ve yetersiz fiziksel aktivite ise temel nedenleri arasında gösterilebilir. Hastalık son evrelerine dek genellikle hiçbir belirti vermeyebilir.Nadiren halsizlik, iyi hissetmeme, karnın sağ üst kısmında huzursuzluk veya hafif bir ağrıya yol açabilir. Ancak bu belirtiler başka birçok hastalığın belirtisi de olabilir. Karaciğer yağlanması bu nedenle sinsi bir hastalık olarak da tanımlanır.
Yeterli ve dengeli beslenme hastalıktan korunmaya yardımcı olabilir
Fazla kilo, şeker veya yüksek tansiyon hastalığı veya uyku apnesi gibi bir hastalık öykünüz varsa, karaciğer yağlanmasının değerlendirilmesi için hekiminize danışabilirsiniz. Karın bölgesi ultrasonu, MR/MRE ve kan testleri, yağlı karaciğerin teşhisinde yaygın olarak kullanılır. Ancak gerekli görüldüğü durumlarda güvenilir bir yöntem olduğu için karaciğer biyopsisi de yapılabilir. Karaciğerde fibrozis oluşup oluşmadığını, oluştuysa hasarın ne ölçüde olduğunu değerlendirmek için ultrasonografik inceleme ve ölçüm yöntemi olan Fibroscan´e de başvurulabilir.
Beslenme tedavisi ve aktif yaşam tarzı, yağlı karaciğer hastalığının önlenmesinde ve tedavisinde esastır. Fazla kilolu olan hastalar ideal ağırlıklarına ulaşırken, kilo kaybının kademeli olmasına da dikkat edilmelidir çünkü vücut ağırlığındaki hızlı değişimler karaciğer yağlanmasını ve hasarını artırabilir.