Mari Gerekmezyan Türkiye’nin ilk kadın heykeltıraşlarından. Her ne kadar unutturulmaya, yok sayılmaya çalışılsa da kısa ve fırtınalı ömründe yarattığı eserler yeteneğini, sanatının gücünü ortaya koyuyor. Heykeltıraş olarak adının üstü çizilen Mari, “büyük aşkı” Bedri Rahmi’nin Karadut tablolarının ve meşhur Karadut şiirinin esin kaynağı olarak yaşıyor. Sadece “Karadut” şiiri değil, Erol Evgin’in sesinden dinlediğimiz “Sitem”, Sevinç Eratalay’dan dinlediğimiz “Hüzün Geldi”… Ve uğruna daha nice şiirler, mektuplar, tablolar, heykeller üretilen, SANAT VE FELSEFE İLE YOĞRULMUŞ BÜYÜK BİR AŞK!
Peki Mari Gerekmezyan kimdi? Neden unutturulmak istendi? İkinci Dünya Savaşı günlerinde geçen Eren-Bedri Rahmi Eyüboğlu-Mari üçlü aşk hikâyesini Vildan Tekin ve Müjgan Tekin “Karadut” adıyla romanlaştırdı.
Müjgan Tekin ve Vildan Tekin’in kurgu romanı Karadut, unutturulmaya çalışılan Mari Gerekmezyan’ın hikayesi. Mari’nin yok sayılmasında sanat dünyasında güçlü bir kadın olması ve Bedri Rahmi’yle “yasak aşk” yaşaması kadar Ermeni olması da etkili. Ancak göğsünü gere gere toplumun bütün yargılarına, tabularına karşı duruyor. Yalnızlaştırma çabalarına asla tepkisiz kalmıyor. Sineye çekip aşkından vazgeçmiyor. Bir başka adamla, dostlukla sevdiği Fred Gross ile evleniyor. Fakat sanat tutkusu ile sönümlenemeyen Bedri Rahmi aşkı bu evliliğin ardından büyüdükçe büyüyor.
Roman 1940'lı yılların ortasında yaşanan aşkı, bu büyük aşkı ile birlikte yaratılan eserleri, Almanya’dan Türkiye’ye getirilen muhalif sanatçıları ve kurdukları Güzel Sanatlar Akademisi bağlamında ele alıyor. Karadut; bir yanda büyük ressam ve şair Bedri Rahmi Eyüpoğlu, bir yanda hünerli elleriyle usta bir heykeltıraş olacağına kesin gözüyle bakılan Mari Gerekmezyan ve bir yanda da aşkı uğruna ülkesini bırakan, ismini değiştiren, resim sanatında yeteneği ile herkesi büyüleyen Ernestine Hanım’ın hikayesine uzanıyor.
Mari Gerekmezyan-Bedri Rahmi Eyüboğlu aşkının etrafında dolaşan Müjgan Tekin ve Vildan Tekin’in Karadut romanında, Eyüpoğlu’nun ve Gerekmezyan’ın yakın dostları; Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir, Ahmet Hamdi, Sait Faik, Fikret Adil, Zerrin Bölükbaşı, Orhan Veli, Necati Cumalı, Fred Gross, Mari Ertoran, Muzaffer Ertoran ve Lambo gibi isimlere de yer veriliyor. Müjgan Tekin ve Vildan Tekin, felsefeden beslenen güçlü kalemleri ile Bedri Rahmi Eyüpoğlu ve Mari Gerekmezyan aşkını merak eden herkese bu “yasak aşkı” yargılamadan ve yargılatmadan yüksek sesle bir şey fısıldıyor: “İnsana ait olan hiçbir şey bize yabancı değildir.”
Müjgan Tekin
12 Eylül 1980’de İstanbul’da doğdu.
Gazetecilik eğitimi aldığı fakülte yıllarında, mesleği yerinde öğrenmeli diyerek çalışma hayatına atıldı. Yeni Bin yıl gazetesi Kültür Sanat sayfasında başladığı staj eğitiminin ardından 2002 yılının sonunda TV8 belgesel departmanına geçti. O dönem TV8 Belgesel Departmanı Danışmanı Attila İlhan ile tanıştı. Kısa süre sonra belgesel departmanında metin yazarı ve yönetmen yardımcılığı yapmaya başladı. 2003 yılında belgesel projeleri ile ilgili çalışmalarının notlarını paylaştığı Attila İlhan’dan aldığı destekle edebiyat dünyasına giriş yapmaya karar verdi. İlk kitabı, Çöldeki Balıklar’ın yazım fikri o yıllarda gelişti. Ardından TV8 belgesel departmanı kapatılınca TRT’ye geçti.
Cinemaskop Dergisine yazdığı farklı sinema yazıları oldukça beğenildi. Yine kendi deyimiyle kısa süreliğine de olsa çok eğlenerek gerçekleştirdiği Miss ve Köpük isimli çocuk dergilerine editörlük yaptı. Müjgan Tekin bir yandan belgesel ve roman çalışmalarına devam ederken, reklam dünyasının da kapılarını araladı. Önemli firmaların tanıtım filmlerinde yazarlık ve proje geliştirme görevlerini yürüttü.
Daha sonra 2010 yılında TRT’de yayınlanan “Sınıf 2010” isimli günlük yayınlanan projede senarist olarak çalışmalarını sürdürmeye devam etti. Attila İlhan’ın desteği ile başladığı romancılığa ise medyadaki çalışmalarını yürütürken ara vermeden devam etti. İlk kitabı Çöldeki Balıklar’ın ardından, Türkiye’nin ilk petrol romanı “Raman Petrol Kartalları” ile okuyucuları ile buluştu. İki yıl sonra ise Ağıt “Ararat ve Ağrı’dan Yükselen Çığlık” romanını kaleme aldı. 2014 yılında Serüvenciler isimli yazı grubunu kurdu. Bu grupla birlikte sinema ve dizi film çalışmalarında bulundu. Günümüzde sinema ve tv için projeler üretmekle birlikte roman çalışmalarını da sürdürüyor. Yaşasaydı Türkiye’nin en önemli heykeltıraşlarından biri olacağı düşünülen Mari Gerekmazyan’ın hayatını anlatan kurgu- biyografi türündeki “Karadut” isimli roman çalışmasının yazarlarından biridir.
Vildan Tekin
1984 yılında İstanbul’da doğdu. İlköğretim ve lise eğitiminin ardından Kocaeli Üniversitesi, İletişim Fakültesi, Radyo-TV Sinema bölümünü kazandı. Lisans eğitimi süresince Zabıt, Son Kare, Karanlıktaki Sesler, Gri, (D)uyuyor musunuz, FF, Biz Çocuklardık gibi bazı ödüllü kısa filmlerde senaristlik ve yönetmen yardımcılığı yaptı. Lisans eğitiminin ardından bir süre tv sektöründe editör ve metin yazarı olarak çalışmaya devam etti. Sektördeki çalışmaları sürerken Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Gazetecilik Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans eğitimine başladı. Yüksek Lisans eğitimi sırasında medya eleştirisi odaklı haber-kültür-sanat dergisi Spot Dergi’de editörlük ve yazarlık yapmaya başladı. Eş zamanlı olarak Serüvenciler yazı grubu ile birlikte senaryo çalışmalarına yöneldi. Çeşitli televizyon dizilerinde senarist olarak yer aldı. “Küreselleşme ve Alternatif Küreselleşmenin Ekonomi Politik Bir Sonucu Olarak Mülksüzlerin Medyası: Katık Dergisi Örneği” isimli tez çalışması ile yüksek lisans eğitimini tamamladı. 2015 yılında Yeditepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Medya Çalışmaları bölümünde başladığı doktora eğitimini postmodern kültür eleştirisi üzerine yazdığı tez ile sonlandırmak üzere. Yaşasaydı Türkiye’nin en önemli heykeltıraşlarından biri olacağı düşünülen Mari Gerekmazyan’ın hayatını anlatan biyografi türündeki “Karadut” isimli romanın yazarlarından biridir.