KIDEM TAZMİNATI HAKKI KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR

KIDEM TAZMİNATI HAKKI KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR

Petrol-İş Sendikası 27. Dönem Genel Temsilciler Kurulu sona erdi:

Petrol-İş Sendikası 27. Dönem GENEL TEMSİLCİLER KURULU, 7-8 Kasım 2013 tarihinde Antalya`da 550`yi aşkın üyenin katılımıyla gerçekleşti. 

Düzenli aralıklarla yapılan Petrol-İş`in merkez yöneticileri, merkez denetim ve disiplin kurulu üyelerini; sendikanın 16 şubesinin örgütlü olduğu işyerlerindeki tüm temsilcileri, şube yöneticilerini, denetim ve disiplin kurulu üyelerini bir araya getiren Genel Temsilciler Kurulu, dünya ve Türkiye`deki gelişmeleri, emeğin ve sendikal hareketin gündemini, ve örgütsel konuları değerlendirdi.

Kurul ardından yapılan açıklamada görüş ve önerileri kamuoyuna iletilmesi amacı ile bir bildiri yayınlandı.

İşte o bildiri...

“Başka bir dünya” emeğin küresel dayanışma ve mücadelesiyle yaratılacak

1- İşçi sınıfının dünyanın her yerinde ayağına vurulan prangaları kopartıp attığı, emeğe ve dünyanın yoksul emekçileri üzerindeki tahakkümü reddederek yeni bir dünya arayışı içinde olduğu günlerdeyiz. Tüm dünyada on yıllardır uygulanan sermaye yanlısı neo-liberal programların ve politikaların sonuçları büyük bir toplumsal yıkım olarak karşımıza çıkmıştır. Gelir dağılımının bozulduğu, sosyal adaletin ortadan kalktığı, kamu varlıklarının talan edildiği, çevrenin kâr hırsı nedeniyle kirletildiği, çalışma koşullarının “vahşi kapitalizm” şartlarına döndüğü bu sömürü düzenini biz de reddediyoruz. Dünyanın dört bir yanında “Başka Bir Dünya Mümkün” şiarını yükselten ve hakları için mücadele eden tüm emekçilerle dayanışma içerisinde olduğumuzu belirtiyoruz.

2- Ortadoğu kaynak savaşları nedeniyle yangın yerine dönerken, yüzyıllardır kardeşçe yaşayan halklar birbirine düşürülürken, şirketlerin ve sermayenin çıkarları için emperyalist müdahaleler meşrulaştırılırken dünya barışından söz edilemez. Sermayenin küresel çıkarları, emperyalist rekabet ve enerji kaynaklarının kontrolü için 10 yıl önce Irak`ı işgal edenler, şimdi Ortadoğu`da yeni bir kaos süreci yaratmanın peşindeler. Mısır`da ve komşumuz Suriye`de yaşananların bu kanlı planın bir parçası olduğunu biliyoruz. Ortadoğu`ya dönük emperyalist müdahaleler derhal durdurulmalı, ülkelerin içişlerine karışılmamalıdır. Barış, emperyalist ülkelerin iki yüzlü politikaları ve sermayenin kâr hesapları ile gelmeyecek, barışın hakim olduğu eşit, adil, özgür bir dünya yoksul emekçi halkların elleri üzerinde yükselecektir.

3- Neo-liberal politikaların da desteklediği küreselleşme süreci, ulusötesi şirketler ile tedarikçi firmaların dünya çapında kurduğu üretim zincirleriyle derinleşmektedir. Kapitalizmin yapısal krizlerinin etkilerinden sıyrılmak için tercih ettiği bu küresel örgütlenme, üretim ve istihdam biçimlerini doğrudan belirlemekte, emeğin baskılanmasını ve sendikaların zayıflatılmasını öngörmektedir. Sermayenin üretim zincirlerini ayakta tutmak için kimi zaman IMF programları kimi zaman savaşlar kimi zaman ise emek karşıtı düzenlemeler ile şekillenen saldırılarına karşı barikat tek bir ülkede kurulamaz. Küresel saldırılara itiraz, emeğin uluslararası dayanışmasının sağlanması ile, ancak küresel ölçekte yükseltilebilir. Fabrikaların dört duvarı ve ulusal sınırlar içerisine hapsolmuş bir mücadele anlayışı ile başarılı olunamayacağı gerçeğinden hareketle sendikamız, sendikal mücadelenin küresel dayanışmasını yükseltme çabası içinde olacak ve bu yönde geliştirilmiş stratejilere uygun hareket edecektir.

Emeğin hak mücadelesi ile demokrasi, eşitlik ve özgürlük mücadelesi birbirinden ayrılamaz

4- Emeğin hak mücadelesi ile demokrasi, barış ve özgürlük mücadelesi birbirinden ayrılamaz. Herkesin baskılar karşısında sustuğu dönemlerde, toplumsal sorumluluğu ve demokrasi anlayışı gereği gerçekleri dile getiren sendikamız, bu uğurda bedel ödemekten de hiç çekinmemiştir. Bugün ise anaların artık ağlamaması, ülkemizin gençlerinin ölmemesi ve çatışmaların son bulması amacıyla başlatılan Çözüm Süreci`ni de desteklemektedir. Kürt Sorunu`nun çözüme kavuşması için toplumsal birlikteliğimiz ve ülke bütünlüğümüzü gözeten, demokratik hak ve özgürlükleri genişleten her türlü adıma, bir sınıf örgütü olarak katkı sunacağımızın altını bir kez daha çizmek istiyoruz.

5- Ülkemizde Kürt Sorunu`ndan, demokratik hak ihlallerine, örgütlenmenin önündeki engellerden, sosyal ve ekonomik hakların tırpanlanması sürecine, yaşanan sorunların çözümü için öncelikle Anayasa değiştirilmelidir. Özgürlükler ve sosyal haklar, anayasal güvenceye kavuşturulmalıdır. Çalışma hakkı başta olmak üzere, iş güvencesi, sağlık, eğitim, konut, örgütlenme, siyaset yapma hakkı öncelikle güvenceye alınmalı, sendikal hak ve özgürlükler herhangi bir kısıtlamaya gidilmeden tanınmalı; özelleştirme, esnek çalışma ve taşeronlaştırma yasaklanmalıdır. İşkolu barajları ve grev yasaklarını kaldırarak sınırsız örgütlenme, toplu sözleşme ve grev hakkını da içeren, yeni ve demokratik bir anayasa yapılmadıkça demokratikleşmeden söz etmek mümkün değildir. Sendikalar hem verdikleri mücadele hem de temsil ettikleri değerlerle ülkemizin demokratikleşmesi sürecinin sürükleyici gücüdür. Bu nedenle, emeğin temsilcisi olan sendikalar toplumsal sorumlulukları gereği ülke siyasetine müdahil olmak, işçi sınıfının iradesini siyasete taşımak durumundadır. Gerçek demokrasi, ancak bu şekilde sağlanabilecektir.

Kıdem tazminatı hakkı kırmızı çizgimizdir!

6- Sermayenin talepleri doğrultusunda hükümetler, ülkemizde emeğin güvencesizleşmesi, bölünmesi, ucuzlaması ve örgütsüzleştirilmesi için on yıllardır aynı programı izlemektedir. Bu politikaların bir uzantısı olarak bugün hükümet, kıdem tazminatımıza yönelen büyük bir saldırıya hazırlanmaktadır. Ülkemizde emekçilerin elinde kalan son kazanımlardan birisi olan kıdem tazminatı hakkının gasp edilmesine dönük bu düzenlemeye karşı olduğumuzu bir kez daha ilan ediyoruz. Kıdem tazminatında fon sistemine geçilmesi, tazminat hesabına konu gün sayısının düşürülmesi vb. her türlü öneriye karşıyız. Kıdem tazminatında mevcut sistemde iyileştirmeler yapılmasını talep ediyoruz. Gün sayısının korunmasını, tavanın kaldırılmasını, bir yıldan az süreli hizmetler için de kıdem tazminatının çalışılan süreyle orantılı ödenmesini, işyeri iflası durumunda tazminatın işçiye ödenmesinin garanti altına alınmasını ve her türlü işten ayrılmada ödenmesini istiyoruz.

Kıdem tazminatı hakkının korunması doğrultusunda konfederasyonumuz Türk-İş`in genel kurul kararları doğrultusunda genel grev ve genel direniş dahil her türlü eylem ve mücadeleye hazır olduğumuzu duyuruyoruz. Petrol-İş, bu saldırıya karşı sendikaların ve emek güçlerinin yerelliklerden başlayarak ortak bir zeminde, birleşik ve etkili bir mücadele vermesi için çağırıcı olacak ve inisiyatif alacaktır. Petrol-İş bu perspektifle böyle bir mücadelenin örgütlenmesi için gerekli çalışma ve hazırlıklara başlamıştır. Kıdem tazminatı düzenlemesi ile çocuklarımızın geleceğine ipotek konmasına asla izin vermeyeceğiz!

7- Kıdem tazminatının fona devredilmesi ile birlikte Ulusal İstihdam Stratejisi`nin bir parçası olarak taşeron istihdamını kısıtlayıcı yasal engellerin kaldırılması, özel istihdam bürolarına geçici iş sözleşmesi yapma hakkının verilmesi ve yeni esnek çalışma biçimleri gündeme getirilmektedir. Kamu ve özel sektörde hızla yayılan taşeron çalışmanın hakim istihdam biçimi haline getirilmesine tek tek işyerlerimizden başlayarak engel olacağız. Modern kölelik uygulamalarının ve bu yöndeki yasal düzenlemelerin karşısına dikileceğiz.

Ayrıca, ana akım medyada “kadınlara yeni haklar geliyor” denerek lanse edilen Kadın İstihdam Paketi de, kadın emekçiler için bir güvencesizleştirme ve yoksullaşma paketi anlamına gelmektedir. Bu bir hak paketi değildir, ücretli kadın emeğini, düzenli, güvenceli, sendikalı işlerden, kısmi zamanlı düşük ücretli, esnek işlere sürme ve eve hapsetme operasyonudur. Bu paketle kadınlara güvencesiz, kısmi zamanlı, çağrıya bağlı işler dayatılmaktadır. Kısmi zamanlı çalışma emek piyasalarında kadınları daha da güçsüzleştirip, kadın erkek arasındaki ayrımcılığı körükleyecektir.

Sermayenin talep ve ihtiyaçları üzerinden şekillenen, ciddi hak kayıplarına yol açacak ve sendikal örgütlülüğü fiilen ortadan kaldıracak, kadın-erkek eşitsizliğini ve ayrımcılığı derinleştirecek bu düzenlemelere karşıyız. Ülkemizin esnek, güvencesiz, örgütsüz ve ucuz emeğe dayalı bir taşeron cumhuriyetine dönüşmesini kabul etmeyeceğimizi bildiriyoruz.

8- Petrol-İş`in yıllardır direndiği özelleştirme ve serbestleştirme saldırısı, tüm hızıyla sürmektedir. Taşeronlaştırma uygulamalarının yaygınlaştırıldığı TPAO ve BOTAŞ`ın faaliyet gösterdiği işkolumuzda da serbestleştirme çalışmaları gündemdedir. 6491 Sayılı Türk Petrol Kanunu`nun yasalaşmasından sonra, TPAO`nun teşkilat yasasının değiştirilmesi amaçlanmaktadır. 4646 Sayılı Yasa`da yapılacak değişiklikle ise BOTAŞ`ın üçe bölünmesi ve yeniden yapılandırılması amaçlanmaktadır. Doğal gaza halkın ucuz, kolay ve güvenilir bir şekilde ulaşmasını sağlayan BOTAŞ`ı zayıflatacak her türlü düzenlemeye karşı olduğumuzu bildiriyoruz. BOTAŞ ve TPAO birleştirilerek kamu elinde yeniden entegre bir yapıya kavuşturulmalıdır.

9- Güvencesizleşme ve kuralsız çalışmanın artması, taşeron ve esnek çalışma uygulamalarının yaygınlaştırılması, iş cinayetlerinin hızlı bir şekilde artmasına neden olmaktadır. İş kazalarında Avrupa`da ilk sıraya yerleşen ülkemizde, işçinin alınterine kan karışmıştır. Petrol-İş, 2013 yılında dört üyesini iş cinayetlerinde kaybetmiştir. İş kazalarının ve cinayetlerin önlenmesinde sendikal örgütlülüğün yaygınlaşması ve güçlendirilmesinin öneminin farkındayız. İşçi sağlığı ve iş güvenliği, devletin piyasacı anlayışı ve işverenin maliyet hesaplarına karşı sendikal mücadelenin asli konusudur. MKE Barutsan Roket ve Patlayıcı Fabrikası`nda yaşanan patlamalar sonrasındaki girişimlerimizde olduğu gibi bu başlıkta Petrol-İş daha etkin bir mücadele ve çalışmanın içerisinde olacaktır.

Sendikal harekette değişim ve yenilenmeye, sendikal mücadelede birliğe ihtiyaç var

10- Sendikaların yerine getirmesi gereken toplumsal sorumluluklarının, emeğe dönük saldırılara yanıt üretilmesi ve yeni bir örgütlenme dinamizminin ortaya çıkması için, sendikal harekette derhal yenilenme ve değişim politikaları hayata geçirilmelidir. En büyük işçi konfederasyonu Türk-İş`in temsil ettiği anlayış, böylesi bir yenilenmenin önündeki en büyük engellerden birisidir. Türk-İş`te yıllardır ısrarla sürdürülen teslimiyetçi, anti-demokratik, sınıfsal bakıştan uzak anlayış, bugün konfederasyonu suskun ve hareketsiz bırakmış, sınıf gündemlerine sessiz kalmasına yol açmıştır. Türk-İş`te gerçekleşen yönetim değişikliği, bu tabloyu değiştiremez. Konfederasyonda aslolan anlayışın değiştirilmesidir.

11 – Petrol-İş`in içerisinde yer aldığı ve Türk-İş`e bağlı 10 sendikadan oluşan Sendikal Güç Birliği Platformu da (SGBP), sendikal harekette yenilenme ve yapısal dönüşüm iddiasıyla 2011 yılında yola çıktı. Güç Birliği`nin temelleri asıl olarak, Türkiye işçi sınıfı mücadelesinin şanlı tarihinde yerini alan Paşabahçe Grevi`nde, 15-16 Haziran`da, Büyük Madenci Yürüyüşü`nde, TEKEL Direnişi`nde ve adını sayamayacağımız birçok onurlu işçi eylemindeki dayanışmada atıldı. SGBP`nin amaçlandığı gibi daha etkili ve kapsayıcı hale gelememesi ise ne sendikal hareketin yenilenme ne de emek güçlerinin dayanışma ihtiyacını ortadan kaldırmaz. Aksine sınıf mücadelesinin acil sorunları, bu kısıtların aşılmasını ve SGBP`nin hedeflerini güncelleyerek daha dinamik bir yapıya kavuşmasını gerektirmektedir. Genel Temsilciler Kurulu, mücadele birliğinin sağlanması için SGBP`nin, önemli bir zemin ve deneyim sunmaya devam ettiğini düşünmektedir.

İşçisi memuru, genci kadını, taşeronu güvencesizi, tüm ayrımlar bir kenara bırakılmalı, bir bütün olarak güç birliği ve dayanışma içerisinde olunmalıdır. Bu anlamda sendikal hareket, işçi-memur ayrımının ortadan kaldırılması ve işçi-memur konfederasyonları ile bağlı sendikaların parçalı yapısına son verilmesi için birleşmeyi tartışmaya başlamalıdır.

12- İşçinin sendikal haklarına yönelik saldırılar ve özelleştirmelere karşı sayıları giderek artan direnişler ve son örneği THY`de yaşandığı üzere tüm engellemelere rağmen süren grevleri selamlıyoruz. Yatağan`daki enerji ve maden işçilerinden Kazova`ya, Feniş ve Punto direnişçilerinden kararlı THY grevcilerine ve adını burada anmadığımız tüm direnişçi işçilerle dayanışma içerisinde olduğumuzu belirtiyoruz.

Manisa`da kurulu bulunan Standard Profil Ege işyerinde örgütlendikleri için işten atılan üyelerimiz altı aya yaklaşan bir süredir kararlı bir şekilde direnmektedir. Genel Temsilciler Kurulu, bu direnişin başarıya ulaşması için Petrol-İş`in tüm örgütüyle dayanışma göstereceğini beyan etmektedir.

Petrol-İş sendikal anlayış ve ilkelerinden taviz vermeyecek
 

13- 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu uyarınca, sendikaya üyelik ve istifada e-devlet kapısının kullanılmaya başlanması sendikalar açısından yeni bir dönem anlamına gelmektedir.  Üyelik ve istifada noter şartının kaldırılmasına rağmen yine de devlet gözetiminin kalması yanlıştır. Burada kural, üyelik ve istifada işçinin sadece sendikasıyla muhatap olmasıdır. Diğer yandan yeni uygulamanın, işçi sınıfı lehine ve hakları geliştiren biçimde kullanılabilmesi için, getirdiği avantajlar örgütümüzce değerlendirilecektir.

14- Petrol-İş sendikal hareket açısından yeni dönemin gerektirdiği dinamizmin sağlanması amacıyla öncelikli faaliyet olarak örgütlenmeye ağırlık verecektir. Genel Temsilciler Kurulu, Petrol-İş`in son dönemde başlattığı örgütlenme hamlesini sürdürme kararlılığının devam ettirileceğini duyurur.

15– Sendikal hareketin bir bölümü kırmızı çizgilerini en fazla hatırlaması gereken dönemde, en temel görevlerini unutmuş, tabanla bağları kopmuş, herşeyden önemlisi sendikal demokrasiyi bir yük olarak görmeye başlamış ve üyelerinin iradesinin sınıf mücadelesine katacağı enerjiden korkar hale gelmiştir. Sendikamız bu cendereye girmeyecektir. İşçi sınıfının bugünkü dinamizmini kesinlikle yansıtmayan bu teslimiyetçi sendikal anlayışların bizzat öncü işçi kadrolar tarafından ortadan kaldırılacağını tarihsel deneyimler göstermektedir. Kuruluşundan bugüne tüm kurullarıyla sendika içi demokrasinin işletilmesini temel ilke haline getirmiş olan Petrol-İş, bu şeffaf, katılımcı ve çoğulcu yapısı sayesinde yıllardır hem sendikal hareketi ileriye çeken öncü ve tarihsel bir misyon üstlenebilmiş hem de Türk-İş`i yeniden bir sınıf örgütü haline getirmek için inisiyatif alabilmiştir. Bu ilke ve değerlerden taviz vermeden, tarihimizden aldığımız güçle yüzümüzü geleceğe döneceğiz.

Genel Temsilciler Kurulu adına
        Genel Başkan
      Mustafa Öztaşkın