Köşe yazarı Recai Çevik: ?İnsan, soru soran canlıdır?

Köşe yazarı Recai Çevik: ?İnsan, soru soran canlıdır?

Köşe yazarı Recai Çevik: ?İnsan, soru soran canlıdır?

Köşe yazarı Recai Çevik ile bugün, ?sorular? üzerine konuşacağız. Çevik´e göre soru sormak, acaba ne anlama geliyor.

İşte, yine farklı bir söyleşi.

/resimler/2016-5/25/0202544214380.gif/resimler/2016-5/25/0202544214380.gif/resimler/2016-5/25/0202544214380.gif/resimler/2016-5/25/0202544214380.gif

*Soru sormanın insan yaşamındaki önemi hakkında ne düşünüyorsunuz?

-Üstat, insan soru soran canlıdır. Soru soralım ki, merakımızı giderelim, öğrenelim, yeni sorular doğurtalım bilincimizde, yolumuzu aydınlatalım, nereye gideceğimizi bilelim.

Şu insan hayatı var ya, üstat, soru sormaktan ibarettir. Doğan çocuğun gözlerinden başlar, ölen insanın gözlerine kadar. Nedir, bu soru sıfatları üstat? NE, NEREDE, NEDEN, NİÇİN, NASIL, NE ZAMAN? İnsan bilincinin sonsuz işlerinin soruları?

*Gelin, o zaman siz de sorular sorun.

-Peki, şimdi biz de SORU SORALIM ama yanıtlarını vermeyelim. Okuyucu yanıt versin, arasın, o da soru üretsin sonra, olmaz mı?

SORU: İşçi sınıfı var mı?

-Var.

Köylü sınıfı var mı?

-Var.

Sömürü var mı?

-Hem de katmerlisi.

Peki, sendikalar nerede? Sosyalistler nerede? Başkaldırı, yürüyüş , grev, protesto, dayanışma, kalkışma? nerede?

SORU: Zenginlik, dünya egemenlerinde artıyor da, ki bizde nüfusun % 3´üdür, bu egemen sınıf, eşitsizlik ve yoksulluk tavan yaptı. Sosyal-ekonomik eşitsizlik alabildiğine arttı.

Bu durum alın yazısı mı?

SORU: İnsanca yaşamın, varsıllığın ve üretimin insanca paylaşımının yerini, dinsel öğretilerle-dogmalarla donatılmış insanları yöneten bu sömürücülere mi bırakacağız ülkeyi, dünyayı?

SORU: Üstat, söyler misin?

Ortadoğu nedir?

Petrolden başka yeraltı zenginliği olmayan bu koca çöl ülkelerini cehenneme çeviren güç nedir?

Ortadoğu nedir, söyleyeyim mi? ABD ve AB´nin sömürdüğü, paylaştığı, insanların her gün öldüğü, dinsel-mezhepsel ayrımcılığın insanları birbirine düşürdüğü, ilkel, çağdışı kalmış toplum ve devletlerin bulunduğu bir coğrafya. AL, SANA ORTADOĞU! Neden dersin?

SORU: Üstat, bataklık nedir?

Girilen ama çıkılamayan yer. Ortadoğu´da emirlikler, uydu köle devletler?

21. yüzyıla hiç yakışmayan çağdışı devlet yönetimleri. Söyler misin, bataklık değilse nedir burası?

SORU: Bir cep telefonunun küçücük bir aletin yaptığına bakınız. Nasıl bir tutsaklık yarattı, insanlar arasında. Egemenlerle-yönetilenler arasında uluslararası eşitlik, kardeşlik, özgürlük, adalet kurmak, var etmek, yaşatmak olası mı?

Eşit olmayanların eşitliği, öyle mi?

SORU: Kitap, bana göre üstat, tüm özgürlüklerin kapısıdır. İnsan aklının sonsuz üretiminin mührüdür, kitap. Kitap okumayan insan, insan değildir. Doğa da bir kitaptır, değil mi? Ha, şurada duralım. Kutsal kitapların doğmalarına hapsolmuş insanın, insan sürüsünün, dünyaya, topluma, özgürlüklere kapısı açılır mı? Ne dersin?

SORU: Bir kadın nasıl korkar-korkutulur kendi saçından?

SORU: Türkiye´de sınıflar var mı?

SORU: Bir Japon, bir yılda kaç kitap okuyor?

SORU: Gazeteciler tutuklanıp cezaevine gönderiliyor, hücreye atılıyor. Kimsenin umurunda değil, üç-beş arkadaşı dışında. Toplumumuz, ?dünya yansa umurunda değil? yurttaşlar topluluğu oldu.

Neden acaba?

SORU: Biri bana ne yapacağımı, ne yapmam gerektiğini söyledi mi, onun tam tersini yapmak, söylemek istiyorum.

Neden acaba?

SORU: Şöyle bir cümle düştü, aklıma. ?En bilgece konuşma bile sessizlik kadar kutsal değildir.?

Ben de şöyle desem:

İnsan, kalabalığa karıştıkça, kendinden ve düşüncesinden uzaklaşıyor. Kendi olamıyor.

Ne dersin?

SORU: Üstat, önce kendini bir ?HİÇ? olarak kabul edecek, göreceksin. Sonra bu HİÇ´i süsleyip püsleyip kendine sunacaksın. Bu HİÇ, bir gün toplumun hoşuna gidebilir, saygı ve sevgi görebilir toplumdan. Ne dersin, HİÇ olmayı becerebilecek miyiz?

SORU: Tanrı, ?Bir Kitap? yazdırmış, herkes ona tapıyor. Bizim Yaşar Kemal, Aziz Nesin, Nazım Hikmet, Sabahattin Ali, diğerlerini sen say, onlarca kitap yazdılar, kimse onlara tapmıyor.

Ne desin?

SORU: Batı dünyasının üç vazgeçilmez yazar varmış. Onlar söylüyor. Dante, Goethe, Shakespeare?Ne az. Bizde, bizim ülkemizde öyle vazgeçilmez, büyük yazarlar var ki? Bilmiyoruz.

Neden?

NOT: SORU´lu söyleşiler devam eder.