“Kuvay-ı Milliye Destanı” duygulandırdı.

“Kuvay-ı Milliye Destanı” duygulandırdı.

CHP Bandırma İlçe Başkanlığı tarafından organize edilen etkinliği açış konuşmasını İlçe Başkanı Mehmet Atak yaptı.

Bandırma Belediyesi’nin “6. Kitap Günleri” etkinlikleri kapsamında izleyicilerle buluşan, Nazım Hikmet’i “Kuvay-ı Milliye Destanı” belgeseli ilgiyle izlendi.

CHP Bandırma İlçe Başkanlığı tarafından organize edilen etkinliği açış konuşmasını İlçe Başkanı Mehmet Atak yaptı.

Atak; "Her destan bir hikâye, her hikâye bir dönüşüm serüvenini anlatır. Bir kahramanın hikâyesini, daha doğrusu “henüz kahraman olmayanın” adım adım “Kahraman’a dönüşme hikâyesini… Çünkü kahraman olarak doğulmaz, kahraman olunur, destanların, efsanelerin özü de budur. Hikâye boyunca yaşananlar, aşılan engeller, bertaraf edilen düşmanlar, birer birer kahramanı kahraman yapan yolun taşlarını döşerler. 

Epik destanlar ise tarihsel olayları konu alır. Nazım Hikmet’in Kurtuluş Savaşı’nı anlattığı muhteşem eseri “Kuva-yi Milliye Destanı” buna bir örnektir. Sadece işgal altında bir halkın işgalcileri püskürtmesini değil, bu süreçte bir tebaanın bir millete dönüşmesini de anlatır. 

Tüm destanlarda bu kemale erme sürecini belirleyen dönüm noktaları vardır. Bunlar bazen yuvadan ayrılış, bazen ölüm, bazen tutsaklık ve savaşlarla sembolize edilir. Hepsinde, bir meçhule adım atma vardır. Çoğu zaman çaresizlik ve zorunluluklar sebebiyle konfor alanının dışına çıkmak durumunda kalan kahraman bu konforsuz alanda ilerleyebildiği ölçüde dönüşecektir. Geçtiği her dönüm noktasında, hayat o ana kadar bilindiği haliyle bitecek, daha gelişmiş bir noktadan yeniden başlayıp ilerleyecektir. 

Kurtuluş Savaşı için 19 Mayıs 1919 bir dönüm noktasıdır. Milli tarihimizde bir dönemin bitip yeni bir dönemin başladığı gündür. 

Padişah kararına uymayan 9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal’in bu tarihte başlattığı hareket, unutulmamalıdır ki sadece işgalcilere ve sömürgeciliğe karşı değil, mutlak otoriteye karşı da bir direnişi ve yeni bir vatandaşlık bilincini başlatmıştır. Nazım’ın ifade ettiği gibi düşünmeye alıştırılmamış, sindirilmiş cesaretsiz bireylerden kendi fikirleri olan, inisiyatif alabilen, cesaret gösterebilen kahramanlara dönüşenlerin hikayesidir Kuva-yi Milliye Destanı. 

Kurtuluş Savaşı sadece dışa verilen bir savaşı değil, aynı zamanda bir halkın psikolojik dönüşümünü, bu direnişe omuz vermiş her bireyin geçirdiği erginlenme serüvenini de anlatır. 

Destanlar bu kudretlenme yolunda bize yol gösteren kadim haritalar gibidir. Geçmiş deneyimler ışığında erginlenmeye dair bilgileri kayda geçirir ve gelecek nesillere miras bırakır. Bu anlamda Kuva-yi Milliye Destanı, bu ruhsal dönüşümü anlamak açısından son derece manidardır. 

Kuva-yi Milliye Destanı’nda görürüz ki Karayılan, Kambur Kerim, Kartallı Kazım, Arhavili İsmail, şoför Ahmet ve Manastırlı Hamdi gibileri çoktur. Neredeyse her ilden bir kahraman çıkmıştır. İşte bu Kuva-yi Milliye ruhu sadece işgalcileri kovalamayacak, ardından siyasi bir devrim gerçekleştirecek ve Cumhuriyet’i kuracaktır. Artık kul değil vatandaş olacaktır; düşünen, sorgulayan, haklarını talep eden, bunu, sadece kendi benliğine değil, vatandaşlık bağıyla bağlı olduğu, milletin tüm fertlerine bir borç bilen anlayıştır. Kuva-yi Maliye’nin isimli-isimsiz sayısız kahramanının gençlerimize bıraktığı kıymetli miras da tam anlamı ile budur. 

Destanımız; 1938 yılında dönemin Emniyet Müdürü Şükrü SEKMENSÜER’ le bir akşam yemeğinde, İspanya iç savaşını anlatan bir şiiri okuyan Nazım’a ‘’Anadolu Destanını Sen Yaz Nazım’’ cümlesi ile başlar. 

29 Mayıs 1938’de 28 yıl 4 aya mahkûm edilen Nazım, içerde af çıkana kadar tam 12 yıl kalır. 

İstanbul Tevkifhanesi 1939, Çankırı 1940 ve Bursa 1941 cezaevinde Kuvayi Milliye Destanı şeklini alır. 

1965 Kurtuluş Savaşı Destanı,1968 Kuvayi Milliye Destanı olarak yayınlanır. 

Nuri KURTCEBE Gırgır, Limon gibi birçok mizah dergisinde, Hürriyet ve Cumhuriyet gibi birçok gazetede karikatürleri yayınlanır.2001 yılında, 1,5 yılda Nazım’ın Kuvayi Milliye Destanına çizimlerle hayat katar. Bu bir destan, bizim destanımız… Öyle bir destan ki bir eşi daha yazılmadı bugüne kadar, biz yazdık, yedi düvele karşı… Var olmak için, Kuvayı Milliye yazdı; Nazım Hikmet anlattı, ben çizdim. 

‘’Havaya…  Suya… Toprağa…’’ 

Kerim Afşar, Rüştü Asyalı, Sema Aybars, Nurşen Girginkoç, Çetin Tekindor, Genco Erkal 

Ankara Devlet Tiyatrosu Oyuncuları tarafından seslendirildi.

“Kuvay-ı Milliye Destanı”nı CHP’nin yurt dışı örgütlenmelerden sorumlu Parti Meclisi Üyesi Mehmet Tüm, Belediye Başkanı Dursun Mirza ve eski milletvekili Av. Namık Havutça ile kalabalık bir topluluk izledi."

Etkinliğin ardından konuşan Belediye Başkanı Dursun Mirza, “Çok güzel bir belgesel izledik. Bu topraklar kolay kurtulmadı. Böyle güzel bir destanı ancak Nazım Hikmet yazabilirdi. İzmir 9 Eylül’de, Bandırma 17 Eylül’de, Erdek ve Edincik ise 18 Eylül’de kurtuldu. Kurtuluşta Bandırma’da 80, Edincik’te ise16 şehit verildi. Son Kurşun Anıtı’mızdaki çatılmış tüfekler, barışı simgeliyor. Bandırma, Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcında Bandırma Vapuru ve sonunda Son Kurşun ile var. Bandırmalı olmakla gurur duyuyoruz. Emperyalistlerin oyunu bugün de sürüyor. Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkmayı sürdüreceğiz.”   ÖNDER BALIKÇI