Marmara’da ışıkla avlanma yasağı doğru

Marmara’da ışıkla avlanma yasağı doğru

Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı: “Denizdeki denetimler ödünsüz gerçekleşmeli”

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi, Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, çeşitli konularda düşüncelerini açıkladı.

ÇÜTRE BALIĞI

Geçtiğimiz günlerde, Erdek’e bağlı Çakıl Mahallesi körfezinde yakalanıp, “Domuz Balığı” olarak da adlandırılan “Çütre Balığı”nın genellikle Akdeniz’de yaşadığını, ender de olsa Marmara Denizi’nde de görüldüğünü vurgulayan Sarı, bu balığın fazla lezzetli olmasa da yenilebildiğini belirtti.

SU ÜRÜNLERİ KANUNU’NDAKİ DEĞİŞİKLİK OLUMLU

İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından Su Ürünleri Kanunu’nda son olarak yapılan değişiklikleri olumlu gördüğünü vurgulayan Sarı, şu değerlendirmede bulundu:

“Ülkemizdeki Su Ürünleri Kanunu, 1971’de yürürlüğe girdi. Ancak daha sonra üzerinde sık sık yapılan değişikliklerle kanunun ruhunun bozularak adeta ‘yamalı bohça’ya dönüştü. Şimdi bu kanunda önemli değişiklikler yapıldı. Tam istediğimiz gibi değişiklikler olmasa da bu değişikliklerin, iyi uygulandığı takdirde denizlerimizdeki balık stoklarını koruyacağını düşünüyorum. Çünkü kanunlar güçlerini yazıldıkları metinden değil, gerçekçi uygulanmalarından alırlar. Örneğin Marmara Denizi gibi çok küçük bir iç denizde ışıkla avlanmaya kesin yasak getirilmesi çok doğru. Çünkü ışıkla avlanma sonucunda Marmara’da balık kalmadı. Yeni değişikliklere göre yasak avlanan teknelere gerektiğinde devletçe el konulması çok doğru. Denizlerimizdeki bu denetimleri bence son aylarda çok iyi ve şeffaf bir şekilde çalışan Sahil Güvenlik Komutanlığı başta olmak üzere Tarım ve Orman Bakanlığı, belediye zabıtası, hatta muhtarlar bile denetleme hakkına sahip bulunuyor.”

BANDIRMA VE ERDEK KÖRFEZLERİNİN HÂLEN ARITMALARI YOK

“Kanal İstanbul” tartışmalarının siyasi bir platformdaki tartışmalara dönüştüğünü vurgulayan Sarı, “Bizler, bilim insanıyız. Bu konuda bilimsel verilerle konuşmak gerekir. Ancak televizyonlardaki tartışmaları izlediğimde, konunun tamamen bilimsellikten uzak, siyaseten tartışıldığını görüyorum ve bu tartışmaların içinde yer almak istemiyorum” dedi.

Van Gölü’nün çevresindeki tüm tesislerin arıtmalarının tamamlandığına dikkati çeken Sarı, şunları söyledi:

“Düşünün ki hâlen Bandırma ve Erdek’te arıtma tesisi yok. Kanalizasyon ve evsel atıklar dahil tüm atıklar her iki körfeze veriliyor. Sonra da denizin, kendisini temizlemesi isteniyor. Deniz, sihirbaz mı? Su Ürünleri Kanunu’nda yapılan bu yeni değişiklikler hiç ödün vermeden uygulanmalı. Cezalardan canı yanan balıkçıların, bu yasanın esnek duruma getirilmesi için politikacılara baskı yapma olasılığı da var. Politikacılar, bu baskılara kulak asmamalı. Her şeyden önce de balıkçılar, bu yeni uygulamaların, balık rezervlerinin korunmasını sağlayacağı için kendilerine yarar getireceğini, sürdürülebilir balıkçılığın ancak bu şekilde gerçekleştirilebileceğini unutmamalı. Buna bağlı olarak yasak avlanmalardan uzak kalmaları ve kendi bindikleri dalı kesmemeleri gerekir ki, zaten bilinçli balıkçılar bu durumun farkında. Denizler, bu ortam ve koşullarda sonsuza dek yaşayamazlar.”

HAMSİYİ 2 AYDA TÜKETTİK

Denizlerimizde avladığımız balıkların yarısını hamsinin oluşturduğuna işaret eden Sarı, şöyle konuştu:

“Hamsi teknelerinin ağları çok büyük olduğundan trolü aratmıyor. Bu nedenle hamsiyi bu sezon neredeyse 1,5-2 ay içinde tükettik. Çünkü bir hamsi teknesi, bir çevirmede 70-120 ton arasında hamsi avlıyor. Sanki balıkçı teknesi değil de, savaş teknesi gibi. Bu arada yasak olmasına rağmen çok miktarda avlanan küçük hamsi, balık yemi ve balık yağı olmak için balık unu fabrikalarına gitti. Hamsi, bu katliama nasıl dayansın?”

KUŞ GÖLÜ ZOR GÜNLER YAŞIYOR

Kuş Gölü’nün(Manyas Gölü) de önemli iki sorun ile karşı karşıya bulunduğuna dikkati çeken Sarı, şunları aktardı:

“Tekne sayısının fazlalığına bağlı şekilde aşırı avlanma Manyas Gölü’nde de balık bırakmadı. Gölde daha sıkı denetim uygulanmalı ve avcılık süresi yeniden düzenlenmeli. Bölgedeki birçok sanayi tesisi, hiçbir arıtmadan geçirmeksizin kirli atıklarını Sığırcı Deresi üzerinden göle veriyor. Bu nedenle gölün kirliliği sürekli artıyor. Yaz aylarında Karacabey ve Manyas ovalarının sulamasında kullanılması nedeniyle gölün suları yaz aylarında çok düşüyor. Oysa Kuş Cenneti ve Kuş Gölü, çevre eğitiminin bir okulu gibidir ama buna kimsenin uyduğu yok.” ÖNDER BALIKÇI