Hicri (ay takvimi) takvimin birinci Ayı Muharrem ayıdır.
Muharrem ayını değerli kılan olayların başında, İslam Tarihi’nde takvim başlangıcı kabul edilen hicretin bu ayda meydana gelmesidir. Bu yıl Hicri yılbaşı (1 Muharrem)26 Kasım’a denk gelmiştir. Hicret Müslümanların, inançlarını yaşayabilmeleri için Mekke’den Medine’ye yaptıkları zorlu göç yolculuğuna denir. Bu yolculuk hiçbir dünyalık menfaat beklemeden, birçok fedakârlık ve sıkıntılara Allah için katlanmayı ifade eder. Peygamberimiz ve ona inanan samimi Müslümanların katlandıkları bu zorluklar İslam’ın ve Müslümanların güçlenmesine vesile olmuş daha sonrada Mekke’nin feth edilmesini sağlamıştır. Hicret Allahın ismin ve dinin yüceltmek, kuvvetlendirmek ve tüm dünyaya yaymak için yapılan yolculuktur. Bu sebeple anlamı çok büyüktür.
Muharrem ayı Allahın bereketli kıldığı bazı zaman dilimleri gibi istifade edilmesi gereken bir aydır. Bunun bir başka sebebi Aşure günün de bu ayda bulunmasıdır. Muharremin 10. (5 Aralık) günü aşure günüdür. Aşure Hz. Nuh’tan itibaren bütün dinlerde olan, cahiliye Arapları arasında Hz. İbrahim’den itibaren önemli kabul edilip oruç tutulan bir gündür. Yahudiler de bu günü bayram kabul edip, kutluyor ve oruç tutuyordu. Ramazan orucu farz kılınmadan önce de Peygamberimiz (s.a.v.) ve Müslümanlar Aşure gününde oruç tutarlardı. Ne zamanki ramazan orucu farz kılındı, Peygamberimiz(s.a.v.), Müslümanları bu orucu tutup tutmamakta serbest bıraktı. Böylece aşure orucu nafile oruç oldu. Aşure orucunun kıymetini bildirmek maksadıyla Peygamberimiz(s.a.v.): “Ramazandan sonra en faziletli oruç, Allah’ın ayı olan Muharrem’de tutulan oruçtur.” Buyurmuştur. Fakat bu orucu tutarken Yahudilere benzememek maksadıyla Muharremin 10. gününü tek bırakmadan tutmak tavsiye edilmiştir. Yani Ayın 9-10 veya 10-11 veya 9-10-11. günlerinde oruç tutmak uygun olur.
Muharrem ayı ve aşure günü tüm insanlığı ve Müslümanları etkileyen önemli olaylar içerir. Bu sebeple Muharremin bereketinden istifade edilmeli, önemsenmelidir. Bu vesileyle nafile oruçlar tutulabilir. Bu ayda bol bol tövbe istiğfar edilip, Yunus (as)’ın balığın karnında yaptığı dua ve çeşitli dualarla bu güzel günler kutlanılabilir. Yine fakir-fukara, konu-komşu, çocuklar sevindirilir, ziyafetler verilebilir. Hem ev halkına hem arkadaş çevremize ikramlarda bulunulur. Aşure günün güzelliği ve tatlılığı adından da anlaşıldığı gibi Aşure tatlısından kaynaklanır. Bu hürmetli ay vesilesiyle, ikramda bulunmak ve hayır amacıyla aşure yapmak yıllardır halkımızın severek devam ettirdiği bir gelenektir. Dikkat edilmesi gereken bir husus var ki; Aşure bir zorunluluk ve ibadet değildir. Maksat bir şekilde ikramda bulunulup, insanları sevindirmek, dualarını almak ve Müslümanların kaynaşmasını sağlamaktır. Bunun da sayısız yöntemleri bulunmaktadır. Aşure gününde selam vermenin güzel görülmesi de bu maksada hizmet eder.
Aşure günü meydana gelen önemli olaylardan biri de Peygamberimizin (s.a.v.) torunu Hz. Hüseyin’in bu gün Kerbela’da şehit edilmesidir.
Allah tarafından seçilmiş Muharrem ayının tüm İslam âleminde bereket ve feyizle geçmesini diliyor, bu vesileyle Peygamberimiz (s.a.v.) ‘in Mübarek torunları Hz. Hüseyin Efendimizi’de rahmetle anıyoruz.
