Bandırma Koyunculuk Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, bilimsel projeleri ile dikkati çekiyor.
ÇİFT KABUKLU KULUÇKAHANESİ
Enstitünün “Su Ürünleri Müdürlüğü”, Genel Müdürlüğün talebiyle “Çift Kabuklu Kuluçkahanesi” projesini yaşama geçiriyor.
Bandırma Koyunculuk Araştırma Enstitüsü Müdürü Erdinç Veske, şu bilgiyi verdi:
“Ön fizibilite raporu ve maliyetini hazırladığımız bu lojistik kuluçkahane projemiz, Bandırma veya Erdek Körfezi’nde olacak. Proje, yavru midyenin yanı sıraakuvadis, istiridye ve tarak türleri yetiştirecek. Bir çeşit kültür balıkçılığı gibi olan bu projenin amacı, doğal midye stoklarını koruyup geliştirmek, midye yetiştirip ticaretini özel sektörün ihtiyacını karşılayarak, sektöre destek vermektir. Böylece midye yetiştiren özel sektörler, ürettikleri midyeyi bu doğal kaynaklardan topluyorlar.Marmara Denizi’nde midye yatakları yok olmamalı. Kaldı ki, midyenin denizi temizleyen bir canlı olduğu biliniyor. Midye, 1 dakikada, 60 metre küp suyu süzüp temizliyor. Hatta müsilajı bile önlüyor. Çift kabuklular da kirliliği önlüyor.Bu gerçekler düşünüldüğünde, çok kirlenen Marmara Denizi için önemi de ortaya çıkıyor.”
Veske, “Çift Kabuklular Kuluçkahanesi” çalışmasının Japonya’da yıllar önce başladığını belirtti.
Erdinç Veske; "ERDEK KÖRFEZİ MARMARA’NIN OKSİJEN DEPOSU"
Erdek Körfezi’nin, Marmara’nın oksijen deposu olduğuna dikkati çeken Veske,
“Erdek Körfezi, Marmara Denizi’nin en önemli bölgesi. Korunması gereken çok sayıda midye yataklarına sahip” dedi.
ERDEK KÖRFEZİ’NDE DNA ÇALIŞMASI
Kurumun Su Ürünleri Müdürü Alpaslan Kara da, Erdek Körfezi’nde, TÜBİTAK destekli olarak “Erdek Körfezi’nde kemikli balıkların erken gelişim evrelerinin DNA barkotlama yöntemiyle tanımlanması” isimli çalışmayı tamamladıklarını belirterek şu bilgiyi verdi:
“Erdek Körfezi, Marmara Denizi’nin en önemli canlı üreme alanı. Çok renkli bir ortama sahip. Su Ürünleri Müdürlüğümüzün 2019 yılında başlatıp tamamladığı bu projenin sonuç raporunu TÜBİTAK’a gönderdik. Araştırmamızda, Erdek Körfezi’nde hangi balıkların, hangi iklim koşullarında üreyip, yumurta bıraktıklarını, genetik yapılarını, ortamdaki balık bolluğunun, balıkların dağılımını belirledik. Çalışmamızda ortaya çıkan gerçek şudur ki, Erdek Körfezi, Marmara Denizi’nin kalbi, en önemli üreme alanı. Buraya balıklar yumurta bırakıyor, oksijen çok bol, balıklar ve canlıların beslenmeleri açısından çok zengin. Körfezde, sadece su kolonunda 59 farklı tür balık belirledik. Bu sayıya dip balıkları dahil değil. Belirlediğimiz balıklar arasında koruma kapsamında bulunan Orfoz, Kalkan, Barbun ve Kırlangıç da var. Marmara Denizi’ne akan Gönen ve Biga çay ağızları da hamsi üreme alanı. Ayrıca Tatlısu ve Erdek Körfezi’ne, Ege’den gelen hamsiler de yumurta bırakıyor. Yani Erdek Körfezi hem ekolojik, hem de ekonomik açıdan çok önemli. DNA çalışmamızın sonunda, balıkların yumurta ve larva tanımını da ‘Tayin Atlası’ ile duyurduk. Erdek Körfezi PİNA’lar açısından da çok zengin. Bu gerçeklerin ışığında Erdek Körfezi mutlaka korunmalı ve bilinçli balıkçılık yapılmalı. Vatandaşlar, Erdek Körfezi’ne bir çöpü bile atmadan önce yüz kez düşünmeli.”
Enstitü olarak Marmara Denizi’ndeki “Pembe Karides” stoklarını da inceleyip, doğa ve deniz için projeler yaptıklarını belirten müdür Kara, “deniz patlıcanı avının Marmara Denizi’nde yasak olup, Ege Denizi’nde de sadece özel izinle yapılabildiğini bildirdi.
GÜNEY KUTBU PROJESİ
Bandırma Koyunculuk Araştırma Enstitüsü, Cumhurbaşkanlığı destekli bir önemli proje içinde de yer aldı.
TÜBİTAK destekli “Güney Kutbu Projesi”nde, Antarktika’da çalışmalar yapacaklarına işaret eden Kara, şöyle konuştu:
“Bu proje 2022 yılında başlayacak. KRİLL(Hayvansal mikroskobik canlılar) araştırmasına biz dahil 9 projenin katılması uygun görüldü. Cumhurbaşkanlığımızın himayesindeki bu proje kapsamında, Antarktika’daki balık yumurtası ve larvaların genetik yapıları, üreme dönemleri, üremelerinin ortam ve koşulları, buradaki balıkların, iklim değişikliklerine neden duyarlı oldukları belirlenecek. Proje kapsamında karada ve denizde çalışmalar yapılacak. Biz, denizde çalışma yapacağız. Oradaki hassas canlıları araştırıp bilimsel literatüre katkı sağlayacağız. Türkiye, böylesine önemli bir çalışmaya, bizimle birlikte ilk kez katılmış olacak.”
SU ALTI FRONU
Bandırma Koyunculuk Araştırma Enstitüsü bünyesinde 2005 yılında kurulup, Marmara Denizi ve Kuzey Ege’deki çalışmalarına 2011 yılında başlayan, halen biri doçent, ikisi doktora yapmış 10 personelin görev yaptığı Su Ürünleri Müdürlüğü bölümüne ait olan bir su altı dronu da bulunuyor. 200 metre kablosu olup, 100 metre derinliğe kadar inebilerek canlı araştırması ve müsilaj çalışması gerçekleştirebilen dron, kısa bir süre önce bölüme kazandırıldı.
Müdürlüğe ait 8 ve 12 metrelik iki tekne ise Bandırma ve Erdek körfezlerinde araştırma yapıyor.
MÜSİLAJI İLK ONLAR BELİRLEDİ
Öte yandan, Marmara Denizi’ndeki ilk müsilajı da Bandırma Koyunculuk Araştırma Enstitüsü Su Ürünleri Müdürlüğü belirledi. Enstitü, Genel Müdürlüğü talimatıyla ilk kez 2019 yılında başlattığı araştırmada müsilajın ortaya çıktığını ilk kez olarak saptayarak, genel müdürlüğe bildirdi. Su Ürünleri Müdürlüğü, halen müsilajın nereden kaynaklandığını, hangi nedenlerle ortaya çıktığını araştırmayı sürdürerek aylık raporlar durumunda genel müdürlüğe iletiyor.
BİR AİLE ORTAMI
Göreve geldiği günden beri kurumda güler yüzlü hizmet vermesi ve çalışanların mutlu bir şekilde görev yapması için özen gösterdiklerini vurgulayan Bandırma Koyunculuk Araştırma Enstitüsü Müdürü Erdinç Veske, “İlk işimiz bir aile ortamı yaratmak oldu. Çünkü işine isteyerek ve mutlu gelen kişi başarılı olur. Bu ortamı yarattığımızı düşünüyorum. Bu aile ortamı içinde başarılarımızın daha da artacağına inanıyorum” dedi. ÖNDER BALIKÇI