Öğretmenlik Kanun Teklifi Meclis’e sunuldu.

Yasalaşırsa öğretmenler meslekte görev aldıkları yıllara göre sınava girecekler, o sınavı kazanırlarsa unvanları değişecek.

Bu kamuoyuna bir müjde gibi duyuruldu fakat biz öğretmenler hayal kırıklığı içindeyiz.

Taslak eşit işe eşit ücret ilkesini yok sayıyor. Öğretmenler odasını bir kez daha bölecek, çalışma barışını bozacak hükümler içeriyor.

Öğretmenlik özel bir ihtisas(uzmanlık) mesleği olarak tanımlanırken, bu taslak ile yeniden bir uzmanlık tanımlamasına gidiliyor.

Uzman Öğretmenlik için 180 saatlik, Başöğretmenlik için de 240 saatlik “eğitim programını” tamamlamış olma zorunluluğu getiriliyor. Eğitim programlarının içeriği ve nasıl yapılacağı ise belirtilmiyor.

Uzman ve Başöğretmenlikte bir kota olacağı da açık, bu neye göre belirlenecek belli değil.

Taslakta geçen “Uzman öğretmenlik ve Başöğretmenlik için öngörülen asgari çalışmalar” ibaresinden kastedilenin ne olduğu belirtilmemiş.

Aday öğretmenlerin “Adaylık Değerlendirme Komisyonu”nun nasıl oluşacağı belirsiz.

Eğitim yöneticilerinin öğretmenlik mesleğinden olmalarına yönelik bir madde de bulunmuyor. 

Öğretmenliğe kabul sürecindeki ayrımcı, ötekileştirici “mülakat sistemi” korunuyor.

Hiçbir biçimiyle “hizmet içi eğitimden” bahsedilmiyor.

Taslak aylık karşılığı zorunlu ders görevi açısından yaşanan eşitsizlikleri ortadan kaldırmıyor.

“Yıpranma” gerçeği görmezlikten geliniyor ve taslakta bununla ilgili her hangi bir ifade bulunmuyor.

Nöbet ücretlerinin düzenlenmesiyle ilgili hiçbir ifade yer almıyor.  

3600 ek gösterge 2023 yılına bırakılıyor.

Asgari ücretin altında sözleşmeli çalıştırılan öğretmenler için, atama bekleyen yüz binlerce öğretmen için bir müjde yok.

Veliler, unvanı olmayan öğretmen istemezse ne olacak, belli değil.

Sınav bilgiyi ölçer, öğretmenlik becerisini değil, sınav, doktora ve yüksek lisans üzerinden iyi öğretmen algısı yaratılmaya çalışılıyor.

Öğretmenlik Meslek Kanunu öğretmenlerin yararına değil, bunu kabul etmemiz mümkün değil.