Bandırma MANŞET`in yaz safarisinde gündemine aldığı Osmanlı köyü ÇELTİKÇİ
Bandırma Manşet`in zaman zaman yaptığı kırsal safarilerinin bugünkü durağı Erdek ilçesinin şirin Osmanlı köyü Çeltikçi
Haziran ayının etkin sıcaklığında uğradığımız Çeltikçi`de bizi köyün iki girişinin buluştuğu kavşaktaki tabela karşıladı. Bu entrasan tabela aslında bize çok yabancı değil. Artık bir çok köyde aynı tabelayı görmek mümkün, niye mi elbette kaybedilen değerlerin emniyet altına alınması adına uygulanmış bir uyarı. Çeltikçi köyü Kapıdağ`da Hamamlı`dan sonra kurulmuş en eski Osmanlı köyü 50 hane , yaklaşık 250 kişi yaşıyor. Bir dönem göçü önlemek adına yapılan parsel dağıtımı da engel olmamış insanlar bir bir terketmiş köyü, yeni konut bölgesine gelenler ise sayfiye amacıyla konutlar yapmış .
Çeltikçi köyü Kapıdağ yarım adasında doruklardan süzülen çam ormanı eteklerinde sahile 1 km mesafede, anlatılanlara göre Düzler olarak tabir edilen bölge geçmişte Çeltik ekimi için kullanılmasından dolayı adı Çeltikçi olarak kayda geçmiş.
Eski tarihlerde yoğun bağcılık tarımı yapılmış, kaliteli şaraplık üzümlere yurt olmuş Çeltikçi Şarap dünyasının vazgeçilmez markası Valasaki üzümleri bu vadilerde yetişmiş, şarap olmuş, pekmez olmuş, sirke olmuş ama süreç tarımın bu dalınıda yok etmiş, zaman para eden tarımsal istihsale doğru yöneltmiş Çeltikçi`lileri.
Çok değil 1980`li yıllara kadar 360 büyük baş, 2000 dolayında küçük baş hayvancılık yapılıyormuş, Bugün 2 büyükbaş 200 tane küçükbaş hayvan kalmış.
Zaman ve şartlar zeytinciliğe yöneltmiş Çeltikçi köylüsünü tüm Kapıdağ köyleri gibi, bağlar bahçeler sökülmüş yerine zeytin dikilmiş, ilk yıllarda para etmiş zeytin devlet desteklemeleri, ön ödemeler, primler derken köylünün cebi para görmüş, at almış, avrat almış, traktörünü yenilemiş satılacak bir bahçe haberi duyulduğunda gece yarısından sonra gizli borsa oluşmuş. İnsanlar satılığa çıkan bahçeyi alabilmek adına sabaha kadar komşu kapısını aşındırarak fiyat arttırmış en son sabah ezanı okunduğunda verilen fiyat alıcı olurmuş ... Bugün mü ...? Bugün nerede ise tüm zeytinliklerde satılık tabelesı var, Alan mı ... ? işte o yok.. Köyü ortadan bölen derenin iki kenarındaki Çeltikçi tarihin derinliklerinde yaşadığı sel felaketi sonrası devlet yardımı ile dere kanal içine alınmış, Ondan sonra da bir daha sel felaketi olmamış, Kanal bir iki yerden ahşapla karşı yakaya bağlanarak oluşturulan ilkel asma köprüler Çeltikçi`de otantik yaşamın vazgeçilmezi olmuş yıllarca.
Çeltikçi köylüsü geçmişinden gelen gelenek ve görenekleri ile yaşarken barışık olmuş komşusu ile kentlisi ile yaşam adına gereksinim duyulan ne varsa imece ile bir bir çözmüş meselesini, Önce suyu getirmişler köye dağın öbür yakasından, Ferhat`ın Şirini için dağları deldiği gibi Köyün eski muhtarı Ali Kahya su konusunu anlatırken adil ve adaletli imecesini sadece halk için değil kendisi içinde uygulamış.
Baştan karşı çıkılmış imkansız, Düş diye ama dönemin muhtarı Ali Kahya bir kez karar vermiş, Su ya gelecek, yada gelecek !... Emir demiri keser kuşak çıkmış ölçülmüş kaynaklardan köye gelecek ishale hattın boyu, sonra bölünmüş metre, metre ve numaralandıktan sonra herkes kazacağı yerin numarasını çekmiş torbadan muhtar Ali Kahya`ya en taşlı yer çıkmış, Almış kazmayı başlamış kazmaya, Dönemim muhtarı Ali Kahya atalarından duymuş bir kez, ``Baş nereye giderse, Halk arkasından gelir.``
Öyle de olmuş, bakmış Çeltikçi vatandaşı,`` Çarık pahalı, Pabuç hiç yok`` başlamış kazmaya ve Çeltikçi suya kavuşmuş ancak aradan geçen 50 yıllık süreç su kaynaklarında meydana gelen erozyon nedeni ile sular kaybolmuş yine yetersiz kalmış Çeltikçi`nin suyu.
Bu araya bir nokta koymak gerekirse, Gelinen noktada imece tarihin derinliklerinde kalmış bugün ihtiyaç duyulan şebeke suyu ihtiyacı için devletin destek ve katkısı bekleniyor.
Soruyoruz:- köyün muhtarı nerede ? cevap :- Mezarlık ta... :- Hayrola cenaze mi var ? :- Yok muhtar Mezarlığı ilaçlıyor..
Mezarlık yakın yürüyoruz, Bakıyoruz ki Cennet gibi bir mezarlık kollamak ve korumak Muhtarın görevi genç muhtar baharla birlikte yükselen olumsuz otları temizlemek için mezarlığı bitki ilacı ile ilaçlıyor.
Göz gezdirdiğimizde görüyoruz Mezarlık taki taşların Osmanlı`dan günümüze uzandığını, bir fatiha ilettikten sonra merhumlara, bülbül sesleri uğurluyor bizi yine köy meydanına.
Geçtiğimiz yerlerde gördüğümüz meyva ağacı kolonisi başımızı döndürüyor, Dut ve erik mevsimi, cevizler diş tutmaya başlamış, derenin su sesi huzur veriyor.
Kısa bir gezintiden sonra yine geliyoruz köy kahvesine, Başımızı kaldırdığımızda yanımızda Atatürk büstü altında yazıyor ``Köylü milletin efendisidir.`` Al Bayrağımız sallanıyor,Minaremiz yeni badana olmuş, Köyün horozu kuvvetli bir nefes veriyor sanki bize ``Hoşgeldiniz`` der gibi.
Ve muhtar Sinan Süzen`le giriyoruz köyün sorun ve beklentilerinin odağına :- ``Yolumuz var, elektriğimiz var, yangın asansörümüz var, oğlu var, Allaha şükür hiçbir eksiğimiz yok!...`` :- ``Ama ihtiyacımız var, Bahçelerimizin sulanması noktasında DSİ tarafından ölçüm ve toprak analizleri yapılan Y.Yapıcı sulama göletinden Hortumlama sistemi ile topraklarımızı suyla buluşturacak projenin bir an önce gerçekleşmesini bekliyoruz.``
:- İçme suyumuz kifayetsiz, yani kısaca su istiyoruz, hem kendimiz hemde bahçemiz için``
ve ardından gelen sohbetin konusu tarihin derinliklerinde Çanakkale`den gazi gelen atalarının, kısa bir süre sonra başka cephelerde şehit düşmesi, Özünde Bayrak ve Ezan sesini kaybetmek istemeyen bir ecdadın verdiği mücadelede kendisinden sonraki nesline yurt yaptığı bu güzel toprak parçasının her bir karışına hayat katmak, Bire 5 almak, Katma değer yaratmak, Müreffeh Türkiye`nin zengin bireyi olmak adına devletin desteğini yanında görmek istiyor Osmanlı köyü Çeltikçi insanı.