2 Nisan Dünya Otizm´de farkıbdalık günü konuya duyarlılık gösteren tüm gelişmiş kentlerde olduğu gibi Bandırma´da da kutlanıyor.
"2 Nisan Dünya Otizm´de farkındalık günü" dolayısı ile Bandırma Sağlık grup başkanı Dr.Başak Şen Ilgaz, Fatma Ana Öğrenci yurdu müdürü Nuriye Onat, KYK Erkek öğrenci yurdu müdürü İsmail Özcan, Sosyal hizmetler merkezi müdürü Necati Yaşar, Gençlik Hizmetleri ilçe spor Müdürü Hüseyin Elüstü, Bandırma Özel Atatürk ilk ve orta okulu Müdürü Algan Kartal´ın yanı sıra Özel eğitim öğrencileri, kurumsal katılım sağlayan daire müdürleri yanı sıra kurum personellerinin de hazır bulunduğu 2 Nisan Otizm´de farkındalık günü İDO peronu önünden başlayan yürüyüş ile Cumhuriyet alanına gelinmesi ile son buldu.
2 Nisan Dünya Otizm farkındalık günü dolayısı ile yapılan etkinlikte açıklamada bulunan KYK müdürü İsmail Özcan, Sosyal Hizmetler merkezi müdürü Necati Yaşar, İlçe Sağlık grup başkanı Dr. Başak Şen Ilgaz günün önemine değinerek, Otizm´in bir hastalık değil farklılık olduğunun altını çizerek erken techis ile Otizm´li bireylerin topluma kazandırıldığını vurguladılar.
Atatürk Özel Eğitim İlkokulu ve Ortaokulu müdürü Algan Kartal´ın güne özel açıklaması
Özel Eğitim gereksinimle bireylere yakın olmamız için, yakınımız olması gerekmez dedi?
Her Nisan ayının 2. günü Otizm farkındalık günü olarak gündeme gelir, ancak otizmli çocukları yılın bir gününde hatırlamak ve hatırlatmak çok acıdır..
Otizmli ailelerin çektiği zorlukları, , toplumun görmezlikten gelmesi engelleri aşmayı çok zorlaştırıyor... Otizmin bilinen tek tedavi yöntemi yoğun ilgi sevgi ve eğitimdir....
Toplum olarak bu soruna hangi ölçülerde duyarlıyız, ancak senede bir gün sadece medya aracılığı ile ya da meydanlarda yoğun olarak otizmli çocukları hatırlar ve sonra unuturuz.
Temelde yapılması gereken ise bu bireylerle ilgili sosyal tesisleri çoğaltılıp bu çocukların sosyalleşmeleri sağlanmalı, toplumda varlıkları benimsenmeli, aileleriyle birlikte yalnızlığa terk edilmemeleridir, yoksa senede bir gün tv. Radyo programlarında, yazılı ve sözlü basında hatırlanıp, anılmaları yetersizdir.
1980´lerde 2500 kişiden biri otizmli doğarken, şu anda 68 çocuktan biri otizmli doğuyor. Yani otizm her geçen gün artış gösteriyor.
Otizm, yuva kuran her çiftin başına gelebilecek potansiyel bir sorundur. Otizm ailelerin tüm hayatını psikolojik ve sosyal olarak fazlasıyla etkilemektedir.. Aileler çocuklarının kendilerinden sonra nasıl bir yaşam sürdürecekleri kaygısı içindedir. Ancak maalesef ki bizler bu konuda yeterince duyarlı değiliz.
Gelin Hep birlikte el ele tutalım onların dünyasına bir ışık yakalım. Gelin hepimiz otizmin çözümü olmayan bir hastalık olmadığını, yoğun gayretle çözülebilecek bir sorun olduğunu öğrenelim.
Otizm ile ilgili sosyal politikaların hayata geçirilmesi için, ilk önce zihni bir değişime imza atalım. Otizmli çocukların daha fazla ilgi ve sevgi bekleyen çocuklar olduğunu unutmayalım. Bu çocukları normal hayata adapte edecek sosyal hayat imkânı sunacak bir ortam hazırlanması gerektiğini zihinlerde kabul etmekle işe başlayalım.
Tüm bu bahsi geçen süreçler hayata geçirildiği zaman görülecektir ki, otizmli çocuklar çok kısa bir sürede asgari hayat koşullarına, normal bir insanın standartlarında dâhil olacaktır. Zira bu imkânları bulan çocukların normal hayata adapte olduğu verilerle ortadadır.. Bu noktada projeler hayata geçirilmelidir ve sivil toplum kuruluşları da kendilerine düşen sosyal sorumlulukları yerine getirmeli, taşın altına elini sokarak otizmli çocukların mutlu yarınlara kavuşması için gerekli faaliyetleri yapmalıdır.
Şuna emin olalım ki otizmli çocukların kocaman yürekleri var, onlar bizi saf ve temiz duygularla seviyor. Bizde onları sevelim, dünyamıza onları da alalım.
Yukarı da dediğim gibi "yakın olmamız için, yakınımızın otizmli olmasını beklemeyelim" ?