Tarih: 29.06.2012 18:50

Pekel'den Öztaylan'a.

Facebook Twitter Linked-in





Belediye Başkanı Sedat Pekel, AKP Balıkesir Milletvekili M. Cemal Öztaylan ve AKP Bandırma İlçe Örgütü'nün basından sorumlu ilçe başkan yardımcısı Yakup Ataş'ın suçlamalarına sert bir dille yanıt verdi.

Pekel, Başkan Yardımcıları Ozan Onur ve Dursun Mirza ile belediye meclis üyeleri Suat Ok ve Abdurrahman Buzlu'nun da hazır bulunduğu basın toplantısında, Milletvekili Öztaylan'ın, sürekli yalan söylediğini vurgularken, Şimdi de, kaç haftadır ağzında bir bomba lâfı ile dolaşıyorsun. Ama nasıl bombaysa bir türlü patlatamadın. Bomba hazırlamak biraz tehlikelidir, dikkat et, elinde patlamasın. Sonra başını gözünü yararsın. Gerçi sen, patlatsan patlatsan ancak yalan bombası patlatırsın. Ne de olsa uzmanlı alanın” dedi.

Öztaylan'ın tüm amacının gündemi saptırmak olduğunu öne süren Pekel, şunları söyledi:

Hep yalanlar üzerine kurulu bu tartışmaların, üç yıl beklendikten sonra böyle birden bire ortaya atılması düşündürücüdür. Bandırma bunu sorgulayacak ve sonunda sandıkta hesabını kesecektir. 2014 yerel seçimlerinin yaklaşması ve Başbakan'ın, 13 yeni Büyükşehir Belediyesi yapılacağını açıklamasından sonra bu tartışmaların, Bandırma'nın gündemine taşınması çok dikkat çekicidir. Tüm Bandırma, Balıkesir'in Büyükşehir olması konusunda görüş birliği içindeyken, aynı görüş birliğinin, Bütünşehir'e karşı olma noktasında dile getirildiği bir ortamda, sadece AKP ve Cemal Öztaylan, Bandırma'dan farklı düşünüyor. Bu konuda da, her zamanki gibi yalnız kaldılar. Onların tek derdi, Balıkesir'i Büyükşehir yapmak. Bandırma'yı hiç düşündükleri yok. Öztaylan, Büyükşehir'in, Bandırma'ya çok büyük kazançlar getireceğini söylüyor ama bunların ne olduğunu açıklayamıyor. Bandırma'nın en önemli gündemi olan bu konuda konuşmak, kamuoyunu aydınlatmak yerine, yalan iddialarıyla dikkatleri farklı yöne çekiyor. Bu komplo ile Bandırma uyutulmak isteniyor: Ancak yalanlarla hiçbir yere varamazsınız.”

Belediye yönetimi olarak yasa ve yönetmelik dışı hiçbir işlerinin olmadığının bir kez daha altını çizen Başkan Pekel, Öztaylan'ı magazin vekili” olarak şu değerlendirmede bulundu:

Öztaylan, zaten hiçbir zaman yapamadığı kutsal milletvekilliği görevinden herhalde sıkılmış olacak ki, son olarak düzenledikleri ‘koro basın toplantısı'nda yaptığı soloda, bunu kendi ağzıyla belirterek, ‘Ben, sadece magazin bölümüyle ilgili konuşacağım' diyor. Oysa magazinin bile bir düzeyi vardır. Onun yaptığı açıklamalar, ancak beşinci sınıf magazincilere yakışacak düzeydeydi. Kendisinin düzeysizliğine inmemek yanıtı kamuoyunun takdir ve yorumuna bırakıyorum. Ama kendi partisinden bayanların bile bulunduğu bir ortamda, bu derece seviyesini düşürebilen ve partilerini güldürebilen birisi ancak adı duyulmamış televizyon kanallarında +18 damgalı şov programı sunabilir. Nasıl bir reyting alır, onu bilemem. Bu alandaki sanat yaşamında kendisine başarılar diliyorum. Sen, şovmenliği iyi becerirsin. Siyasette nasıl seviyesiz ve başarısızsan, şov yapmakta da o kadar mahirsin. Sen, en iyisi siyaseti bırak, Bandırma da senden kurtulsun. Nasıl olsa iki yıl sonra senin ipini çekecekler. Herhalde bir daha Bandırma'ya muhtar bile olamazsın. O çok övündüğün arkadaşlarının yanına git ve 6,5 yıl sonra değil, Bandırma'ya hiç dönme. Burada yaşayan insanlar, sana yeterince katlandılar. Kaldı ki bu sayın milletvekilimiz, çok saygı duyduğumuz babasının cenaze töreninde, kendisi, babasına lâyık bir evlat olamadığını dile getirmişti.”

Pekel, AKP İlçe Basın Sözcüsü Yakup Ataş'ın da açıklamalarının da tümünün gerçek dışı olduğunu sözlerine ekledi.


Bandırma Belediye başkanı Sedat Pekel yazılı yaptığı konuşmasnın tam metni.

Öncelikle, başta milletvekili Cemal Öztaylan olmak üzere, AKP'li belediye meclis üyeleri ve parti yöneticilerinin, belediye yönetimimiz hakkında ortaya attıkları yalanlarını ortaya çıkarmak amacıyla sizlerle yeniden basın toplantısı yapmak zorunda kaldığım için üzgün olduğumu belirtmek istiyorum. Bandırma'nın konuşması gereken çok daha önemli konuları varken, sanal olarak yaratılan boş bir tartışmanın ısrarla sürdürülmek istenmesini anlayabilmek mümkün değil.



KORO”LU BASIN TOPLANTISI


Son yaptıkları toplantı ile Bandırma yeni bir basın toplantısı kavramıyla tanıştı. Bu da koro halinde basın toplantısı”. Maşallah Cemal Öztaylan kimi bulduysa getirmiş. Herkese de ne konuşacağını söylemiş, hepsi koro halinde yalanlarına devam ettiler. Kalabalık görünce herhalde korkarım cevap veremem diye düşünmüş olacak ki, sırayla herkesi konuşturdu Cemal Öztaylan. Ama böyle kuru kalabalıklar bizi korkutmaz.

Hatta bana sorarsanız bu korolu basın toplantısında bir tek Genel Başkanınız eksikti. Bir sonraki toplantıda herhalde onu da unutmazsınız.



AMAÇ GÜNDEM SAPTIRMAK


Hep yalanlar üzerine kurulu bu tartışmaların 3 yıl beklendikten sonra birden bire ortaya atılması oldukça düşündürücü. Bandırma bunu sorgulayacaktır ve sonunda hesabını da kesecektir. 2014 yerel seçimlerinin yaklaşması ve Başbakanın 13 yeni Büyükşehir Belediyesi yapılacağını ve bunlardan birinin de Balıkesir olacağını açıklamasından sonra bu tartışmaların Bandırma'nın gündemine taşınması çok dikkat çekici. Tüm Bandırma Balıkesir'in Büyükşehir olması konusunda görüş birliği içindeyken, aynı görüş birliğinin bütünşehire karşı olma noktasında da dile getirildiği bir ortamda, sadece AKP ve Cemal Öztaylan Bandırma'dan farklı düşünüyor. Bu konuda her zamanki gibi yalnız kaldılar. Onların tek derdi Balıkesir'i büyükşehir yapmak. Bandırma'yı hiç düşündükleri yok. Cemal Öztaylan Büyükşehirin Bandırma'ya çok büyük kazanç getireceğini söylüyor ama bunların ne olduğunu açıklayamıyor. Bandırma'nın en önemli gündemi olan bu konuda konuşmak, kamuoyunu aydınlatmak yerine, yalan iddialarıyla dikkatleri farklı yöne çekiyor. Bu yapılan planlı bir komplodur ve Bandırma uyutulmak istenmektedir. Yalanlarla hiçbir yere varamazsınız.

Basın toplantısında, daha önceki yalanlarınıza yeni yalanlar ekleyerek karalama kampanyasına devam ediyorsunuz. Hem ısrarla yalan söylüyorsunuz, hem de yalanlarınızı yüzünüze vurduğumuzda bize kızıyorsunuz. Ne yapmamız gerekiyordu acaba? Hiçbir doğru bilgiye dayanmayan yalanlarınızı kabul mü edecektik? Kendinize yalancı” denmesinden rahatsız oluyorsanız, o zaman yalan söylemeyeceksiniz.



DOĞRUYU SÖYLEMEMEKLE YALAN ARASINDAKİ FARK


Yalanlarınızı masum gösterme konusundaki yaratıcılığınıza da hayran oldum doğrusu. Neymiş efendim: Yalan söylemek farklı bir şey, doğruyu söylememek farklı bir şey” miş. Arasındaki farkı açıklayın da herkes bilsin. Bir konu hakkında iddiada bulunuyorsanız, ya doğruları söylersiniz ya da yalan söylersiniz. Bunun üçüncü bir şıkkı yoktur. Varsa da biz bilmiyoruz.

İşte yalanlarınızdan bir demet:



BUNLARI SİZ SÖYLEMEDİNİZ Mİ?


AKP'li Belediye Meclis Üyelerinizin soru önergelerinin gündeme alınmadığını, bunun suç olduğunu ve yasal yollara başvuracağınızı söylediniz. Belgelerle yalanlarınızı ortaya koyunca cevap bile veremediniz.


Otel inşaatı sözleşmesinde yapılan değişiklikle ilgili Kamu İhale Kurumun'dan izin alınmadığını, Belediye Meclisi'nden karar çıkmadığını, bunun yasal olmadığını söylediniz. Buna gerek olmadığını belgeleriyle açıkladığımızda evet gerek yokmuş” dediniz.

Sözleşmeyle verilen süre doldu, ceza uygulanması gerekiyor dediniz, sürenin henüz dolmadığını belgelediğimizde anlamamazlıktan geldiniz.

Yeni terminalin kesin kabulünün yapılmadığını söylediniz, biz belgeleri sununca sus pus oldunuz.

Belediyenin payında olan ana caddeye bakan cephedeki dükkanları yükleniciye bıraktığımızı iddia ettiniz. Belediyenin hiçbir zaman ana caddeye bakan bölümde payı olmadığını söylediğimizde, elinizde bu krokilerle fotoğraf çektirmenize rağmen hala ana caddeye bakan cephedeki dükkanları soruyorsunuz. Anlayışsızlığınıza pes doğrusu. Nasıl bu kadar kolay yalan söyleyebiliyorsunuz? Ana cadde anlayışınızı biraz açar mısınız?

Soruyorum size bunlar yalan değil de nedir? Sizin deyiminizle herhalde doğruyu söylememektir. Ama neyse ki bu da bir kazançtır. Doğruyu söylemediğinizi siz de kabul ediyorsunuz.



HERKES PAYINA DÜŞENİ ÖĞRENİYOR


Bu tartışmalar bir anlamda yararlı da oluyor. Cemal Öztaylan bu sayede pek çok şey öğreniyor. Avan projenin ne demek olduğunu öğrendi, kendi dönemlerinde yapılan ihalenin Kamu İhale Kanununa göre değil Devlet İhale Kanununa göre yapıldığını öğrendi, bu projelerin hiçbir yerinde kendisinin imzasının olmadığını öğrendi. Bu süreçten AKP'liler de bir şeyler öğreniyor. Koro halinde yapılan son basın toplantısında bunun örneğini gördük. Artık ne Cemal Öztaylan ne de AKP'liler, projeler için Öztaylan'ın projeleri demiyorlar. Projeler artık AKP'nin projeleri oldu.



SİZİN İŞİNİZ HAYAL KURMAK, BİZİM İŞİMİZ GERÇEKLEŞTİRMEK


Ama sadece proje olarak. Bu projeleri bizim hayal bile edemeyeceğimizi iddia ediyorlar. Evet bizim hayalle işimiz olmaz. Biz iş yaparız. Siz ise sadece hayal kurup hayal dünyanızda yaşıyorsunuz. Hayallerinizi gerçeğe dönüştürdüğümüz için bize teşekkür edecekken, bundan niye rahatsız oluyorsunuz anlayamadım. Seçimlere az bir zaman kala bitirilen ihale sonrası, övündükleri bu projelerle ilgili temsili de olsa bir temel bile atamadılar. Bugün bu projeler ayağa kalkmışsa bu, bizim belediye yönetimimizin bir başarısıdır. Bu projeleri devam ettirmekle kalmadık, Bandırma Belediyesi'nin otel inşaatı ile ilgili haklarını arttıran ek bir sözleşme yaptık. Bu sözleşme ile Belediyeye önemli kazanımlar sağladık. Ama nasıl oluyorsa bu kazanım bazılarını rahatsız etti. Bizi suçlu gibi göstermeye çalışıyorlar. Yapılan her şey tüm açıklığıyla ortadayken, tamamen yasalara uygun olarak yapılan işlemlerden dolayı, kamuoyuna suçlu gibi gösterilmek isteniyoruz.

Bunu bahane ederek Bandırma'nın önünü tıkıyor ve hizmetlere engel oluyorsun. Ondan sonra da evet ben engelledim diye böbürleniyorsun. Ama hep kaybediyorsun. Bandırma'da 2009'da kaybettin, referandumda kaybettin, son genel seçimlerde kaybettin. Bunlar senin için hiçbir anlam taşımıyor mu? Sadece kendin kaybetsen bir sorun değil. Ama artık Bandırma'ya da zarar veriyorsun. Böyle boş işlerle uğraşmayı bırak, birazcık olsun Bandırma ile ilgilen.



AMBÜLANSTAN BİLE HABERİN YOK

Son toplantıda İlçe Başkanı'nın bir açıklaması, Bandırma ile ne kadar ilgisiz olduğunun bir itirafı gibiydi. Bandırma'dan seçilmiş, iş yapar” dediğin bir iktidar milletvekili olarak Bandırma Devlet Hastanesi'nin bir ambülansa ihtiyacı olduğunu, ancak bir hastane çalışanı sana söyleyince farkına varıyorsun. Ondan sonra da miletvekilimizin girişimiyle bu arkadaşımızın dile getirdiği ambülans ihtiyacı giderilmiştir, kendisine teşekkür ederiz” diye basına açıklama yapıyorsunuz. İşte Bandırma ve sorunları ile bu kadar ilgilisiniz.



SEN SAVCI DEĞİLSİN


Ama Cemal Öztaylan, ek sözleşme ile ilgili iddialarında boşa kürek çektiğinin kendisi de farkında. Çünkü son korolu basın toplantısında, tamamen yalanlara dayalı iddialarıyla ilgili savcının henüz kendisini aramadığını söylüyor. Araması mı gerekiyordu acaba? Tabi aradan bir aydan fazla zaman geçmiş, kimse onu ciddiye almıyor. O da ne yapsın aklınca savcılarımıza işlerini öğretmeye kalkıyor. Cemal Öztaylan herkes işine baksın. Sen milletvekiliysen işine bak. Savcıların işine karışma.

Ama bunlar ailecek hem savcı hem hakim olmaya hevesliler. Kimseyi karalamıyoruz, kimseyi suçlamıyoruz, iddiaları gündeme taşıyoruz diyorlar ondan sonra da: Türk Ceza Kanunu'nun 257.maddesinde tanımlanan görevi kötüye kullanma ve 236.maddede yer alan edimin ifasına fesat karıştırma suçlarının işlenmiş olduğuna dair kuvvetli delil ve emareler mevcuttur” diye açıklama yapıyorlar. O kadar iyi biliyorsan bütün işlerini, bırak da savcılık yap bari. Bir insanı suçlamak bu kadar kolay mı? Bu kadar ucuz mu? Ondan sonra yalan söylüyorsunuz” deyince de kızıyorsunuz.

MİLLET” VEKİLİ DEĞİL, MAGAZİN” VEKİLİ

Cemal Öztaylan'a milletvekili dedik ama, zaten hiçbir zaman yapamadığı bu kutsal görevden herhalde sıkılmış olacak ki artık milletvekiliğini bırakıp magazin vekilliğine başlamış. Son koro halindeki basın toplantısında yaptığı soloda bunu kendi ağzıyla söylüyor. Ben sadece magazin bölümüyle ilgili konuşacağım diye.

Magazinin bile bir düzeyi, bir adabı vardır. Ama yaptığı açıklamalar ancak beşinci sınıf magazincilerine yakışacak tarzdaydı. Kendisinin düzeysizliğine inmemek için cevabı kamuoyunun takdirine ve yorumuna bırakıyorum. Ama kendi partisinden bayanların bile bulunduğu bir ortamda bu derece seviyesini düşürebilen ve partililerini güldürebilen birisi ancak, adı duyulmamış televizyon kanallarında +18 damgalı şov programı sunabilir. Nasıl bir reyting alır onu bilemem. Bu alandaki sanat yaşamında kendisine başarılar diliyorum.

KİM YALAN SÖYLÜYOR?

kağıt parçası değil belge” diye salladığınız metinde otel ek sözleşmesi ile ilgili olarak hiçbir AKP'li meclis üyesi bilgilendirilmemiş ve hiçbirinin de onayı alınmamıştır” diyorsunuz.

Peki 2009 yılı Aralık ayı toplantısında, yine partinizin meclis üyeleri tarafından verilen önerge üzerine, Belediye Meclisinin gündemine alınmadan Yalçın Cömert tarafından slaytlarla ayrıntılı biçimde anlatılan yeni sözleşme kazanımları ile ilgili açıklamaları dinlerken aklınız başka yerlerde miydi? Yoksa salonda sadece isminiz ve cisminiz mi vardı? Hem önerge veriyorsunuz hem de grubunuzdan Ahmet Edin, Niyazi Güler, Serap Şentürk, Mesut Tatlıdil ve Orkun Sencer bu meclis toplantısına katılmıyor. Hadi onların haberimiz yok demesi biraz normal karşılanabilir. Ama Sabri Külcü'ye acaba ne demeli? Bunun takdirini Bandırmalılara bırakıyorum. Sabri Külcü ben böyle bir toplantı hatırlamıyorum diyorsa, gelsin ses kayıtlarını dinletelim.

Ayrıca biz hiç bilgilendirilmedik dediğiniz basın toplantısında Mesut Tatlıdil, Sabri Külcü ve Orkun Sencer, kendi ağızlarıyla 15 Nisan 2010 tarihinde Belediye Meclis Salonu'nda konuyla ilgili yapılan bilgilendirme toplantısına katıldıklarını söylüyorlar. Yerel yönetimlerden sorumlu başkan yardımcınız, yapılanlar bilgilendirme toplantısından öte gitmemiştir diyor. Soruyorum size doğrusu hangisi?

Yapılan bu toplantıda, ek sözleşme ile yapılan değişiklikler konusunda teknik olarak kendilerine bilgi verildiğini söylüyorlar. Ondan sonra da bize sadece bu bilgiler verildi sözleşme verilmedi diyorlar. Sözleşmenin zaten temel noktası Belediyenin payının %37'den %50'ye çıkarılması. Bunun dışındaki diğer bilgiler, sözleşmenin genel maddeleri. Bunlarda gizli saklı bir şey yok ki.



SÖZLEŞMEYİ ALDIKTAN SONRA BİLMEDİĞİNİZ NE ÖĞRENDİNİZ?


Hem bize sözleşme yeni verildiği için bu iddiaları şimdi gündeme getiriyoruz diyorsunuz hem de, iddialarınıza esas olan bilgileri 15 Nisan 2010 tarihindeki toplantıda da öğrendiğinizi söylüyorsunuz. Sözleşmeyi aldıktan sonra yaptığınız açıklamalar, belediyenin payı ve zeminde bulunan dükkanlarla ilgili. Bu bilgiler size zaten 15 Nisan'daki toplantıda verilmişti. O zaman niye konuşmadınız da sanki bir yerlerden komut almış gibi, şimdi aynı şeyleri söylüyorsunuz? Sözleşmeyi aldıktan sonra bilmediğiniz ne öğrendiniz? Bunları kamuoyuna açıklayın.



ANLAMAYANLARA YENİDEN: BELEDİYE MECLİSİNİN GÖREV ALANINDA DEĞİL


Ek sözleşme ile ilgili düzenlemelerin Belediye Meclisi'nde, İmar Komisyonu'nda, Kıymet Takdir Komisyonu'nda görüşülmediğini söylüyorsunuz. Bu komisyonların ve meclisin görev alanına girmediği için bu konunun görüşülmediğini biz zaten daha önce söylemiştik. Niye tekrarlama gereği duyduğunuzu anlayamadım.

Gerekli olduğu zamanlarda her türlü konu Belediye Meclisi'ne getirilir, görüşülür ve yüce meclisin kararı alınır. 02.07.2009 tarih ve 94 sayılı Belediye Meclis kararına bakarsan, görev alanına girdiğinde bu tür kararların Belediye Meclisi'nde alındığını görürsün.



İSTESEYDİNİZ DAHA ÖNCE DE VERİRDİK


Sözleşmenin Defterdara verildikten sonra zorunlu olarak size verildiği gibi asılsız bir iddianız var. Bu iddia da diğerleri gibi yalandır. Sözleşme ve konuyla ilgili tüm belgeler, 2012 yılı Ocak ayı Belediye Meclis toplantısında verdiğiniz önerge sonucu 20 Ocak 2012 tarihinde size teslim edilmiştir. Eğer daha önce isteseydiniz o zaman da verilebilirdi. Siz gerek görmemişseniz bunun suçunu bizde aramayın. Size sözleşme ve diğer evrakların verilmesinin milletvekilinizin baskısıyla verildiği iddialarınızla da kendinizi hiç gibi gördüğünüzü kanıtlıyorsunuz. Cemal Öztaylan olmasa demek ki hiçbiriniz hiçbir iş beceremeyeceksiniz. Yapmayın kendinizi bu kadar da küçültmeyin. O evrakların size verilmesi sıradan ve normal işleyen bir süreç sonucudur. Bunda milletvekilinizin herhangi bir etkisi yoktur. Başkan sıkıştı ki sözleşmeyi bize verdi iddialarını da anlamak mümkün değil. Defalarca söyledim. Benim abdestimden asla şüphem yok, namazımdan da olmaz. Veremeyeceğim hiçbir hesabım yok. Yasalar çerçevesinde, Bandırma'nın ve halkın yararına olacak hizmetleri ortaya koymak için var gücümle çalışıyorum. Bundan sonra da böyle sürecektir.








Orjinal Habere Git
— HABER SONU —