Ülkemizde ve tüm dünyada en doğal insan haklarının acımasızca ihlal edildiği acı gerçeğinin gölgesinde yeni bir insan hakları gününü kutluyoruz.
Bu özel gün nedeniyle, çok ciddi sıkıntılar yaşanan bu konuda olumlu adımlar atılması, gelecek için herkesi umutlandıracak yeni başlangıçların gündeme getirilmesinin son derece önemli olduğuna inanıyorum.
İnsan dünyadaki en değerli varlık. Her şey insanın hizmetine sunulmuş. Ama insanoğlu bazen o kadar acımasız olabiliyor ki, elinde bulundurduğu gücü diğer insanların üzerinde bir baskı unsuru olarak kullanmaktan çekinmiyor. İnsan olarak herkesin aynı haklara sahip olmasına karşın, gücüne güvenerek zayıf gördüğü insanların en doğal haklarına bile saygı göstermeyebiliyor.
Bugün dünyanın pek çok yerinde bu acı tabloyu görüyoruz. Özellikle gelişmemiş toplumlarda toplumun büyük bir bölümünün hakları adeta yok sayılıyor. Hatta en temel hak ola yaşama hakkını bile çok görüyorlar. Dünyanın dört bir köşesine yayılan savaşlar, bunun en acı kanıtı. Savaş ortamında, başta yaşama hakkı olmak üzere insan haklarının neredeyse tamamı adeta yok sayılıyor.
Günümüzde hala bu tabloların yaşanması çok acı. 10 Aralık 1948’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 1. Maddesi “Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar” diye başlamasına karşın günümüzde uygulamada bu kuralı görebilmek mümkün olmuyor.
Ülkemizde de ne yazık ki çok ciddi insan hakları ihlalleri yaşanıyor. Türkiye bu alanda dünyada hep olumsuz bir biçimde anılıyor. Bu alandaki kötü sicilimizden kurtulamıyoruz. Çok ciddi adımlar attığını iddia eden hükümetin aksine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi aynı şeyleri söylemiyor. Ülkemiz aleyhine karara bağlanmış çok sayıda dava var. Hala da yeni davalar açılıyor.
Yurttaşların en temel hakkı olan gösteri hakkına saygı gösterilmiyor. Gezi parkı eylemlerinde bunu açıkça gözlemledik. Çevre duyarlılıklarını ortaya koyan gençlere terörist muamelesi yapıldı. Saçlarında sürüklenen, gaz bombalarına maruz bırakılan insanların görüntülerini asla unutmayacağız. Düşünceleri nedeniyle hapishanelere gönderilen çok sayıda gazeteci ve düşün insanları var. Halkın oylarıyla milletvekili seçilmiş olan insanlar bile cezaevlerine gönderiliyor. Tüm bunların sonucunda da insan hakları örgütleri tarafından Türkiye hep sorunlu bir ülke olarak görülüyor. Ülkemize ve insanımıza bu durumu yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur.
Bu duygu ve düşüncelerle, ülkemizde insan haklarının en geniş biçimde korunduğu, saygı gösterildiği, tüm dünyada da insanların kardeşçe yaşadığı güzel bir gelecek dileklerimle Dünya İnsan Hakları Günü’nü kutlarım.
Sedat PEKEL
Belediye Başkanı
