Bandırma Demokrat Platformunun nisan ayı toplantısı Panderma Port Otel´de yapıldı. Toplantıya konuk olan Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Orhan platform üyelerini Balıkesir ve Çanakkale İlleri 1:100000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı ve yöreyi gelecekte bekleyen gelişmeler hakkında bilgilendirdi.
Son dönemde gözlemlenen gelişmelerin Bandırma´da yaşayan pek çok kimsede tedirginlik yarattığını belirten Orhan böylesi bir tedirginliğin planlamanın belli kurallara bağlı işlediği bir ülkede olmayacağını, insanlardaki sıkıntının kaynağının bir sonraki aşamada önünü görememek ve nelerle karşılaşacağını bilememekten kaynaklandığını söyledi.
Gelişmelerin ancak tarihsel bir analiz çerçevesinde anlaşılabileceğini belirten Orhan özetle son dönem yaşananların bir yeniden merkezileşme olarak görülmesi gerektiğini belirtti. 1980 sonrası dönemde gözlemlenen yerel yönetimlere artan görev, yetki ve sorumluluk verme eğiliminin Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının ilk yıllarında çıkarılan yeni Belediye, Büyükşehir Belediye ve İl Özel İdaresi Kanunlarıyla devam ettiğini belirten Orhan, 2011 yılında ilk defa telaffuz edilen, 2012 yılında kanunlaşan ve 2014 yerel seçimlerinden sonra hayata geçen yeni büyükşehir düzeninin ve 2011 seçimleri sonrası yapılan idari yeniden yapılanmanın aynı amaca hizmet ettiğini belirtti.
2011 yılında gerçekleştirilen idari yeniden yapılanma ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ülkedeki hemen her alanın planlanmasına müdahale etme yetkisini elde ettiğini ve bunun planlama yetkilerinin ciddi anlamda yerelden merkeze alınması anlamına geldiğini belirten Orhan, bu iki gelişmenin bir arada ele alındığında karşılaşılan durumun yeni büyükşehir düzenindeki yerel merkeziyetçilikle desteklenen bir yeniden merkezileşme hareketi olduğunu belirtti.
Bu noktada geliştirilen yeni stratejinin idari gerekliliklerden ve sadece etkinlik-verimlilik kaygılarından kaynaklanmadığını belirten Orhan, 2011 yılında dönemin başbakanı Erdoğan tarafından ?ulusal planlama? olarak adlandırılan bu düzenin yeni şehirler, havaalanları, demiryolları ve liman yatırımları ve inşaat sektörü üzerinden kurulan bir birikim modelinin idari yansıması olduğunu belirtti. Kararların merkezden alındığı, kazanan ve kaybedenlerin yine merkezden belirlendiği bu dönemde yerelin etkisinin oldukça sınırlandığını belirten Orhan bu durumun beraberinde getirebileceği sakıncalara da değindi. Siyaseti toplumdaki değerlerin nasıl dağıtılacağına ilişkin bir iktidar mücadelesi olarak tanımlayan Orhan, alınan her kamusal kararın toplumdaki değerlerin nasıl dağıtılacağını etkilediğini ve kazanan ve kaybedenler yaratacağını ve bu nedenle de alınan kararların diğer sektörler üzerindeki etkilerinin de ciddi değerlendirmelerinin yapılması gerektiğini belirtti.
Sanayinin ve madenciliğin, tarım, hayvancılık, balıkçılık ve turizm gibi sektörler yanında, hava kalitesi, su kaynakları, su kalitesi, ekolojik denge ve insan sağlığı üzerindeki etkilerinin de hesap edilmesi gerektiğini belirten Orhan, Süleyman Demirel´in bize ?plan değil pilav lazım? sözlerini hatırlatarak planlı hareket edilmediği ve çeltik tarlaları heba edildiği takdirde pilav yapacak pirinci ithal etmek zorunda kalacağımızı ve hatta elimizdeki bulgurdan da olabileceğimizi belirtti. Kalkınma arayışı içinde gelişmiş ülkelerin geçmişte yaptıkları hataları tekrar etme lüksümüzün olmadığını belirten Orhan, gelişmiş ülkelerin gönderdiği kirletici sanayilerin ve kömür gibi dünyanın vazgeçtiği kirleticilerin kullanımının bölgemizde olumsuz etkiler yaratmasının kaçınılmaz olduğunu belirterek, bu gelecek senaryosundan kaygı duyan herkesin kendilerini karar alma ve uygulama süreçlerinden dışlayan bu mekanizmalar karşısında kendi kaderini belirleme mücadelesine bir yerden dâhil olması gerektiğini hatırlattı. Toplantı katılımcıların sorularıyla devam etti.
