Erdek körfezi karşı kıyılarını süsleyen Zeytin ağaçları sökülmeye başlandı.
Binlerce Zeytin ağacı önce dallarından arındırılıp, ardından köklenerek başka yerlere taşıma işlemi başladı.
Şirin Çavuş`un doğusunda kalan bölgede süre gelen zeytin ağaçlarının köklenmesi çevreyi yıllar öncesine dayanan, Şirin Çavuş`un Çirkin Çavuş`u andırıyor.
Şirin Çavuş`un Çirkinlik hikayesi 50 yıl öncesine dayanıyor. Köyün göç sonrası çoğrafya`ya uygun uyarlama ile Çavuş olan ismi diğer ilçelerdeki Çavuş ismi ile karışmaması için Çirkin ilave edilir. Ancak yaklaşık 50 yıl önce başlayan yeşillendirme çalışmaları isim değişikliğini de beraberinde getirdi. İlçe Kaymakamlığına yapılan başvuru ile Çirkin Çavuş`un ismi, Şirin Çavuş olarak değiştirildi.
Şirin Çavuş, 50 yıl sonra adını aldığı Şirin`in yeşilliğini kaybediyor... Bölgeyi bir an önce yeni sahibine teslim etmek amacı ile başlatılan sit alanları tespit çalışmaları, akademik karıyerlerin insan üstü çabası ile çabuklaştırılıyor. Devlet Kazı alanlarına girilmesini yasaklıyor ama!... Güzelim Zeytinliklerin Pıarsa gibi köklenmesine mani olmuyor...
Şirin Çavuş`ta süren Zeytin katliamı, Erdek`ten olay yerine intikal eden Erdek Körfezi dayanışma platformu üyeleri tarafından tespit edildi. Zeytinler önce dallardan arındırılıyor, Sonra köklenerek başka yerlere naklediliyor. Zeytincilik araştırma enstitisi butür nakillerin yeniden tutma olasılığı olabileceğini ancak beklenen ürün kapasitesinin mümkün olmuyacağı belirtiliyor.
Ve yarınlar. Kaçınılmaz son!...
Bugün (8 şubat 2015) sanayi bölgesine yaptığımız keşif gezisinde gerçek bir zeytin katliamına tanık olduk. Zeytincilikle uğraşan bir ziraat mühendisi gözüyle yaptığım tespitler şöyledir:
Söz konusu kesimi budama olarak değerlendirmek kesinlikle mümkün değildir. Kesim kabaklama şeklinde yapılmıştır. iBu tür kesim, verimden düşmüş çok yaşlı ağaçlarda uygulanabilir. Ama gördüğümüz ağaçlar tam verim yaşında ve belli ki çok verimli ağaçlardı. Çok sağlıklı ve canlı oldukları hem kendi yere serilmiş yaprak ve sürgünlerinin durumundan, hem de yanıbaşlarındaki (henüz) kesime uğramamış ağaçların görünümünden belliydi. Başka bir yere taşınsalar bile bu ağaçların kendine gelmesi (eğer tutarlarsa) en azından beş yıl sürer.
Bugün gördüklerim yüreğimi cız ettirmiştir. Bu güzelim ekosistemde, hem de olası bir antik yerleşim yerinin tam üzerinde pis kokulu çirkin fabrikaların yükseleceğini hayal etmek ve bunun para babalarının daha zengin olmaları için gerçekleşeceğini bilmek, büyük bir üzüntüye kapılmama neden oluyor.