Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, "Süt fiyatının belirlenmesinde, tek fiyat uygulamasından, sütün vasıflarını gözeten, özellikle yağ ve protein değerlerini önceleyen bir fiyatlama sistemine geçme fikri üzerinde duruyoruz." dedi.
Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli, sektörün aciliyet arz eden yapısal problemlerini çözecek bir reformun, çiğ sütün sınıflandırılması çalışmalarının sonuna yaklaştıklarını belirterek, "Süt fiyatı belirlemede, tek fiyat uygulamasından yağ ve protein değerlerini önceleyen bir fiyatlama sistemine geçme üzerinde duruyoruz." dedi.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, "Süt fiyatının belirlenmesinde, tek fiyat uygulamasından, sütün vasıflarını gözeten, özellikle yağ ve protein değerlerini önceleyen bir fiyatlama sistemine geçme fikri üzerinde duruyoruz." dedi.
Pakdemirli, Uluslararası Sütçülük Federasyonu (IDF) tarafından İstanbul´da düzenlenen "IDF Dünya Süt Zirvesi"ndeki konuşmasında Bakanlık bünyesinde yürüttükleri çalışmalar hakkında bilgi vererek, hem çiftçilere hem de yatırımcılara seslendi.
Türkiye´nin potansiyelini katlayacak kritik birkaç politikayı, önümüzdeki günlerde hayata geçirmek için istişare ettiklerini bildiren Pakdemirli, şunları kaydetti:
"Öncelikle, büyükbaş hayvancılıkta genetik potansiyelimizi artıracak şekilde ıslah politikalarını destekleyeceğiz. Bunu yaparken de, ülkemizin bölgesel dinamiklerini de gözeterek, et ve sütte, bölgesel teşviklere geçme fikrini değerlendiriyoruz. Bu sayede, hem ette hem sütte verimliliğimizi artırmayı planlıyoruz.
Yine, sektörün aciliyet arz eden yapısal problemlerini, silsile yoluyla çözecek bir reformun, çiğ sütün sınıflandırılması çalışmalarının da sonuna yaklaştığımızı müjdelemek istiyorum."
Pakdemirli, süt fiyatlarının belirlenmesine ilişkin de, "Süt fiyatının belirlenmesinde, tek fiyat uygulamasından, sütün vasıflarını gözeten, özellikle yağ ve protein değerlerini önceleyen bir fiyatlama sistemine geçme fikri üzerinde duruyoruz." ifadelerini kullandı.
Süt ürünlerinin dünyadaki bilinirliğine işaret eden Pakdemirli, şu bilgileri paylaştı:
"Dış piyasada, Türk süt ürünlerinin bilinirliği her geçen gün artmakta, özellikle, labne peyniri dünyada Turkish Labne ismiyle tercih edilmektedir. Başta Orta Doğu´ya yapmış olduğumuz ihracatı, Uzak Doğu pazarına yaymayı hedefliyoruz. Bu kapsamda Çin´e Süt ihracatı yapmak amacıyla, Veteriner Sağlık Sertifikası üzerinde anlaşmayı sağladık."
Bakan Pakdemirli, 67 adet işletmenin, Çin´in gıda ithalatı ile ilgili sistemi CIFER´e kaydının yapıldığını dile getirerek, "Çin tarafının onaylamasına takiben, düşük riskli süt ürünleri için ihracat başlayacak. Ayrıca, İran ve Özbekistan ile Sağlık Sertifikası konusunda, son bir yıl için anlaştığımızın da müjdesini vermek isterim." diye konuştu.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, "Sütten en iyi yararlanma şeklinin, sütü içerek tüketmek olduğunu düşünüyoruz. Ülkemizde içme sütü tüketimi kişi başına 41 kilogram, AB´de ise 65 kilogram. Sağlıklı ve dengeli bir gelişim için içme sütü tüketiminin daha da arttırılması gerektiğinin farkındayız." dedi.
Türkiye´nin tarımsal hasıla bakımından dünyada yedinci, Avrupa´da birinci sırada yer aldığını belirten Pakdemirli, Avrupa´da küçükbaş hayvan varlığında birinci, büyükbaş hayvan varlığında ikinci sırada yer alan ülkenin, süt üretiminde ise dünyada sekizinci, Avrupa´da üçüncü sırada yer aldığını söyledi.
Pakdemirli, BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 2017 verilerine göre, Türkiye´de 16,1 milyon büyükbaş, 44,3 milyon küçükbaş hayvan varlığı bulunduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
"Bu hayvan varlığı, dünya büyükbaş hayvan varlığının yüzde 1´i, küçükbaş hayvan varlığının yüzde 2´sine tekabül etmekle birlikte dünya çiğ süt üretiminin yüzde 2,5´i, kırmızı et üretiminin yüzde 1,2´si ülkemizde gerçekleşmiştir. Bu yılın haziran sonu itibarıyla büyükbaş hayvan varlığımız 18,2 milyon başa, küçükbaş hayvan varlığımız 50 milyon başa ulaşmıştır. Ancak bu oranlarla ve bu mevcut sıralamayla yetinmediğimizi her fırsatta dile getiriyorum.
Hükümet olarak, verdiğimiz destek ve teşviklerle ülkemiz hayvancılığında son 17 yılda önemli gelişmeler yaşanmıştır. 2002 yılına göre büyükbaş hayvan sayısında yüzde 74, küçükbaş hayvan sayısında yüzde 44, süt üretiminde yüzde 163, kırmızı et üretiminde yüzde 166 artış sağlanmıştır. Türk tarımı, bin 730 çeşit tarımsal ürün ihraç eden bir sektör konumuna gelmiştir. Ülkemiz, tarım ürünlerinde 2018 yılında 12,8 milyar dolar ithalata karşılık 17,7 milyar dolar ihracat yaparak yaklaşık 4,9 milyar dolar fazla vermiştir."
"Sütün katma değeri yüksek bir ürün olduğunun farkında olarak politikalarımıza buna göre yön veriyoruz"
Bekir Pakdemirli, 2019 yılının 7 ayında hayvan ve hayvansal ürün ihracatının 803,5 milyon dolar olarak gerçekleştiğini, bir önceki yılın aynı dönemine göre toplam ihracatta yüzde 2,5´lik artış sağlandığını aktardı.
Aynı dönemde süt ve süt ürünleri ihracatının ise yüzde 20 artış göstererek 227,9 milyon dolara yükseldiğini belirten Pakdemirli, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Sütün katma değeri yüksek bir ürün olduğunun farkında olarak politikalarımıza buna göre yön veriyoruz. Son 17 yılda hayvancılığımızın gelişmesi için hayvancılık desteklemelerimizi 4 kalemden 10 kaleme çıkartarak 32,7 milyar lira hayvancılık hibe desteği ödemesi yaptık. Kırsal kalkınma yatırımları ve Avrupa Birliği fonları olan IPARD kapsamında 2 bin 985 projeye 2,7 milyar lira hibe verdik. Orman köylerimizde çiftlik faaliyetlerinin geliştirilmesi amacıyla 4 bin aileye 110 milyon lira süt sığırcılığı ve koyunculuğu desteği verdik. Organik ve iyi tarım uygulamaları kapsamında yetiştiricilerimizi destekliyoruz. 48 bin 258 baş hayvanımız bu kapsamda desteklenmektedir."
"Yaptığımız işlerde dedikoduya değil, rakamlara bakıyoruz"
Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli, hayvancılığı geliştirmek adına verdikleri diğer destek ve yürütülen projeler hakkında bilgi verirken, önümüzdeki günlerde Küçük Aile İşletmelerinin Optimizasyonu Projesi, İşletmelerin Sınıflandırılması ve Üretimin Planlanması Projesi, Küçükbaş Sürü Büyütme ve Yenileme Desteği ile Sığırlarda Üreme Verimliliğinin Arttırılması projelerinin de yürütüleceğini bildirdi.
Sütün önemine dikkati çeken Pakdemirli, Türkiye´nin süt üretiminde, yüzde 102 ile kendi kendine yeterli bir ülke konumunda olduğunu vurguladı. Pakdemirli, şöyle devam etti:
"Yaptığımız işlerde dedikoduya değil, rakamlara bakıyoruz. 2002 yılında 122 kilogram olan kişi başına düşen süt üretim miktarı, 2017 yılında 256 kilograma, 2018 yılında ise 270 kilograma yükselmiştir. Bu rakam dünyada 109 kilogram, AB´de ise 330 kilogramdır. Dolayısıyla son 17 yılda yüzde 130´u bulan bu artış, yetiştiricilerimizin gayreti ve hükümetlerimizin destekleri ile gerçekleşmiştir.
Bakanlık olarak, sütten en iyi yararlanma şeklinin, sütü içerek tüketmek olduğunu düşünüyoruz. Ülkemizde içme sütü tüketimi kişi başına 41 kilogram, AB´de ise 65 kilogram. Sağlıklı ve dengeli bir gelişim için içme sütü tüketiminin daha da arttırılması gerektiğinin farkındayız. Süte dikkat çekmek, sütün tüketilmesinin ilk ayağı... Bakanlık olarak, 1991 yılında Süt Tüketimini Artırma Kampanyası ile başladık ve Dünya Süt Günü´nde çeşitli etkinliklerle ilgi toplamayı başardık. İyi gidiyoruz ama daha da iyi olacağız."
"Ülkemiz, istisnai dönemler haricinde et ve sütte kendine yeterli bir ülke"
Bekir Pakdemirli, sektörden, karkas et sınıflandırması çalışması için destek istedi. Karkas etin standartlarının belirlenmesinin hem et hem de süt sektörüne doğrudan ve dolaylı katkıları olacağına inancının tam olduğunu belirten Pakdemirli, şunları kaydetti:
"Ülkemiz, istisnai dönemler haricinde et ve sütte kendine yeterli bir ülke. Ancak bizi çevreleyen coğrafyalardaki pazarlara, ülkemizi lojistik üs olarak kullanarak, hem et hem süt tedariki yapmak mümkün. Türkiye´de 2 bin 242 adet süt ve süt ürünleri işleyen gıda işletmesi var. İşletmelerimizin verimliliği açısından nitelikli çiğ süt tedariki kritik öneme haiz. Bakanlık olarak, süt sektörünü stratejik bir sektör olarak değerlendiriyor, sağlıklı yaşam için hayati bir alan olarak telakki ediyoruz. Buna bağlı olarak iç piyasada yerli ve yeterli üretimi, dış piyasada ise ihracat bazlı büyümeyi hedefliyoruz. İnşallah sağlıklı gıda tedarikinde öncü ülkelerden birisi de Türkiye olacak."
Pakdemirli, sanayicilerin finansmana erişim konusundaki sorunlarının farkında olduklarını ifade ederek, Ziraat Bankası ile görüşüp çözüm için gayret göstereceklerini bildirdi.