CHP Parti meclisi üyesi Mehmet Tüm, "25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü” dolayısı ile Bandırma Manşet'e açıklamada bulundu.
Tüm yaptığı açıklamada; "25 Kasım’ın “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü”
olarak benimsenmesinin temelinde trajik bir öykü yer alıyor aslında.
25 Kasım 1960’ta Dominik Cumhuriyeti’nde diktatörlüğe karşı mücadele eden üç kız kardeş Patria, Minerva, Maria Mirabel’in cesetleri bir uçurumun dibinde bulundu.
Mirabel kardeşlerin, tecavüz edilerek vahşice öldürüldüğü ortaya çıktı ve onlar diktatörlüğe karşı mücadelenin sembolü oldular.
Bütün dünyada yankı bulan bu gelişmeler karşısında Birleşmiş Milletler 17 Aralık 1999’da, 25 Kasım’ın “Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü” olarak benimsenmesine karar verildi.
Ülkemizde de kadın cinayetlerinin her geçen yıl daha çok arttığını görüyoruz.
Her gün işlenen kadın cinayetleri ekonomik nedenler, boşanmak istemeleri, barışma isteğini reddetmeleri, erkeğin arkadaşlık isteğini kabul etmemeleri gibi kadınların kendi hayatlarına dair karar almak istemeleri sonucunda yaşandı.
Bu cinayetler sonucunda bazı kadınlarımızın ölüm nedenleri bile tespit edilemedi dere kenarında yada yol kenarında şüpheli bir şekilde ölü bulundu, yada yangın veya intihar süsü verilmiş halde bulundu.
Bir çok kadınımız boşanma davası çıkışında katledildi ya da koruma kararı istediği halde verilmediği için erkek şiddetine kurban gitti veya yaralandı.
274 günde erkekler, 369 kadının yüzde 52'sini bıçakla, yüzde 31'ini ateşli silahlarla, yüzde 14'ünü boğarak, ve yüzde 5 ‘ini darp ve işkence ederek katletti.
Bu işlenen cinayetlerin, en az 6’sını akrabaları, 11'ini eski kocaları, 18'ini sevgilileri, 100’ünü resmi nikahlı kocaları, 12'sini ise dini nikahlı kocaları işledi.
Kadınların en az beşini oğulları, yedisini babaları katletti. En az iki kadın ise erkek kardeşi tarafından öldürüldü.
Kadın cinayetleri ne yazık ki ülkemizde çözülmeyi bekleyen en önemli sorunların başında geliyor.
Çünkü bu ülkede kadın olmak çok zor.
Her an; evde, sokakta, iş yerinde yada evlenme teklifini, barışma isteğini ret ederseniz erkek şiddetine kurban gidebilirsiniz.
Oysaki bundan yıllar önce Büyük Önder Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarken kadınların gelişimine, cinsiyet ayrımcı politikaların ortadan kaldırılmasına büyük önem vermişti. Ve bu alanda devrimlerin yapılmasını sağladı, kadının özgürleşmesi, erkeğiyle eşit olabilmesi için büyük çaba harcadı.
Fakat gelinen noktada ne yazık ki kadınlarımız göz göre göre katlediliyor, erkek şiddetine kurban gidiyor, artık kadın cinayetleri ülkemizde toplumsal bir sorun haline geldi.
Bunu da aşmanın yolu eğitimden geçiyor, çocuklarımızı yetiştirirken cinsiyet ayrımcılığı yapmadan yetiştirmeliyiz. Özellikle erkek çocuklarımızı eğitirken erkeklerin kadınlardan üstün olmadığını anlatmalı, kadınlarımız ile eşit olduğumuzu her fırsatta dile getirmeliyiz.
Ayrıca ülkemizde bu kadar kadın katledilirken iktidarın hala somut bir adım atmamış olması ise akıl alır gibi değil.
Ülkemizde kadınların kim yada kimler tarafından, katledildiği tespit edilmedikçe; adil yargılama ve caydırıcı cezalar verilmedikçe, kadın cinayetlerine yönelik önleyici tedbirler alınmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam edecektir.
İktidarın kaldırdığı İstanbul Sözleşmesi’ni CHP İktidarında yeniden getireceğiz ve adaleti sağlayarak kadınlarımıza sahip çıkacağız.
Kadınların öldürülmediği, taciz edilmediği, şiddete uğramadığı, eşit koşullarda yaşadığı bir Türkiye ve dünya dileğiyle eşitlik, özgürlük ve demokrasi için mücadele veren tüm kadınlarımızı saygıyla selamlıyorum…."dedi.