Bandırma Ticaret Borsası’nın düzenlediği “Karbon emisyonlu düzene hazırlık semineri” ilgi gördü.
Hürriyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Sefer Levent’in moderatörlüğünde yapılan seminere konuşmacı olarak iş insanları Osman Kocaman ve İlkay Yücebilgiç, maliye ve karbon mühendisliği uzmanı Mehmet Ali Öztopçu katıldılar.
BORSA BAŞKANI TAN KÜRSÜDE
Seminerden önce açılış konuşmasını Bandırma Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Can Ata Tan yaptı.
Konuşmasına, Borsanın 2023 yılındaki işlem hacminin 50 milyar TL, büyüme hızının ise yüzde 67 olduğunu belirterek başlayan Tan, şunları söyledi:
“Bandırma Ticaret Borsası, 2013 yılını 50 milyar TL’lik işlem hacmiyle ve yüzde 67’lik büyümeyle tamamlamıştır. Türkiye’deki 113 borsa içinde dokuzuncu sıradaki yerini bir basamak daha yükseltme arzusundadır. 2007 yılında TOBB'de akredite olan ilk 7 borsadan biriyiz. 2014 yılından beri de A sınıfı belgeye sahibiz. Bu hak edilmiş başarı ve gururu sizlerle paylaşmaktan son derece memnunum. Bu başarıdan dolayı girişimciliği ve vizyonerliği ile siz değerli Bandırmalılara ve üyelerimize çok teşekkür ederim. Bandırma, Türkiye’nin Güney Marmara’dan dünyaya açılan kapısıdır.
Yaşanabilirliği ile dünyadaki en güzel coğrafyalarından birine ve insanına sahibiz. Türkiye’nin en değerli ve itibarlı kurumu olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği çatısı altında, Bandırma Ticaret Borsası da bölgesindeki oda ve borsalarla birlikte, doğayı koruma parolasıyla bölgenin kalkınması, gelişmesi ve yaşam kalitesinin artması için gerekli tüm çalışmaları yapmaktadır. İhracatçımızın geleceği için Türkiye’nin en önemli sanayi ve tarım şehri Bandırma’da, sınırda karbon düzenleme mekanizmasını konuşacağız.
İklim değişikliği dünyadaki yaşamın en büyük sorunu durumuna gelmiştir. Son yıllarda yaşadığımız yangınlar, kuraklıklar, aşırı yağışlar, afetler, tüm ekosistemi ve insan yaşamını olumsuz etkilemektedir. İklim değişikliği artık bir çevre sorunu olmaktan öte yaşamın sürdürülebilirliğini ve gıda güvenliğini tehdit etmektedir. Bu durum aynı zamanda göç ve demografik hareketleri de hareketlerini de bir tehdit olarak önümüze çıkarıyor. Gelecek nesillerin yaşam standartlarının sağlanabilmesi için iklim değişikliğine karşı önlem almak artık kaçınılmaz duruma gelmiştir. Toprağımızı, havamızı ve suyumuzu temiz tutmak zorundayız. Tarımsal alanların azalmasına izin vermemeliyiz. Dünya ülkeleri, iklim değişikliğinin önlenmesi ile ilgili çalışmalarını 1994 yılında başlattı. 2015 yılında 197 ülke Paris Anlaşması’yla ortak bir sözleşmeye imza attılar. Türkiye, bu protokole geç de olsa 2021 yılında dahil oldu.
Ülkeler, bu sözleşmeyle 2030 yılına kadar yüzde 50, 2050 yılına kadar da yüzde 100 karbon emisyonlarını azaltma taahhüdünde bulundular. Avrupa Birliği, kendi sanayisini ve istihdamını korumak amacıyla geliştirdiği ‘Sınırda Karbon Düzenleme’ mekanizmasını Ekim 2023’te devreye soktu. Türkiye, 1 Ocak 2026’dan itibaren Avrupa’ya ihraç edeceği karbon içeriği fiyatlandırılmamış mallar için Avrupa’ya vergi verecek. Bu verginin Türkiye’ye yıllık maliyeti 1,5-2 milyar Avro olarak hesaplanıyor. Türk hükümeti buna hazırlık için pilot uygulama takvimini belirledi.
15 Ekim 2024 ile 15 Ekim 2026 tarihleri arasında karbon emisyonu en çok olan sanayi, çelik, enerji, inşaat gibi sektörler bu uygulamada öncelikli olacak. Tarım sektörü, iklim değişikliğinden en çok etkilenen olduğu gibi bu değişikliğe neden olan sektörlerden biridir. Bu nedenle tarımsal faaliyetleri yaparken yeni tarımsal yaklaşımlar belirlemek zorundadır. Her zaman hatırlatmamız ve unutturmamamız gereken şudur. Sera gazı emisyonlarının azaltılması ve sürdürülebilirliği, ormanların, sulak alanların, deniz ve kıyı ekosistemlerinin, çayırların, tarımsal alanların korunması ve iyileştirilmesiyle mümkündür.”
Ardından seminere geçildi.
Seminerin moderatörü, gazeteci Sefer Levent, önümüzdeki 30 yıllık dönemde tüm dünyada 3 derecelik bir küresel artış beklendiğine dikkati çekerek, şunları aktardı:
“Bugün tüm dünya liderlerinin uzlaşmaya vardıkları en önemli konu ‘Paris İklim Anlaşması’dır. 4 Kasım 2006’da imzalanan bu anlaşmayı 195 ülke kabul etti. Bu anlaşmanın amacı dünyanın daha az ısınmasını sağlamaktır. Anlaşma uyarınca 2030 yılına kadar sera gazının salınımının yüzde 50 azaltılması, 2050 yılında ise nötr olması, yani karbon kaçığının önlenmesi hedefleniyor.”
Kocaman Balıkçılık İhracat ve İthalat A.Ş. Yönetim Kurul Başkanı Osman Kocaman, karbon salınımının önlenmesi için ilk adımın enerji tasarrufu olduğuna işaret ederken, şöyle konuştu:
“Bunu gerçekleştirmek için öncelikle enerji kaçaklarını önlememiz gerekiyor. Bugün tüm dünyadaki balıkçılığın 2/3’ü trolle gerçekleşiyor. Trol tekneleri ise çok büyük ölçüde karbon salınımına yol açıyor. Türkiye, doğal balıkçılıktan uzaklaştı. Karbon salınımının ortadan kalkması, aynı zamanda insanların da bol ve ucuz balık yemesi anlamına gelir. Artık yeni nesil balıkçılığa geçilmeli. Vahşi balıkçılıktan vazgeçilmeli, bilinçli ve KDV’si yüksek balıkçığa geçilmeli. Balıkçıların pek işine gelmese bile balık avcılığına kotalar gelmeli. Düşünün ki, yaklaşık 40 yıl önce Marmara Denizi’nde 400 çeşit balık avlanırken bugün bu sayı 10-12’ye kadar düştü. Balıkçılık sektöründe bulunanlara mutlaka eğitim uygulanmalı. Balıkçılık sektöründeki gençler eğitime alınmalı ve sertifika verilmeli.”
Mehmet Ali Öztopçu, karbon salınımının azaltılması için yeşil enerjiye yönelinmesi ve karbon harcama hesaplarının artık hayatımıza girmesi gerektiğinin altını çizerek, “Bu konudaki çalışmalarımıza bir an önce başlamalıyız. Bunun ilk adımı başta güneş enerjisi olmak üzere temiz enerjiden geçer” dedi.
Moderatör Sefer Levent ve konuşmacılar, karbon salınımının önlenmesi için kamuya düşen görevleri ise teşvik, hibe ve lobiden geçtiğine de dikkati çektiler.
Bandırma Belediye Başkan Yardımcısı Aydın Yağar ve Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Boz’un, Bandırma Ticaret Odası Başkanı Adem Yılmaz ve Erdek Ticaret Odası Başkanı Hüseyin Uz’un da izlediği etkinliğin sonunda konuşmacılara plaketleri verildi. ÖNDER BALIKÇI