İstanbul Film Festivali´nin kurucuları arasında yer alıp, 25 yıl süreyle festival direktörü olarak görev yapan Bandırmalı Hülya Ozar Uçansu, ?Türk sineması iyi yolda. Ancak kurumsallaşması bir fırın ekmek yememiz gerekir? dedi.
İlkokulu Bandırma´da, ortaokulu İstanbul Avusturya Lisesi ve Robert Kolej´de okuduktan sonra İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü´nden mezun olduğunu belirten Uçansu, şunları söyledi:
?Bandırma´da, yıllar önce eski ve yeni Ozar sinemalarının kurucularından, Selim-Necla Ozar´ın kızıyım. Kışlık Ozar sineması, 1946 yılında kurulmuştu. Tabii, bu sinemanın kurucuları arasında yer alan Muhsin Ozar, bu ailenin beyni, babası, patronuydu. Böylece küçük yaşlarda sinema ile tanıştım. O yılların Bandırma´sında çok zengin bir sinema kültürü vardı. Ozar Sineması´ndan birkaç yıl sonra Marmara Sineması da kurulmuştu. Hiç unutmam, Ozar Sineması´nın makinisti Şerafettin isimli kişiydi. Daha sonra Bandırma´da, yazlık sinemalar da hizmete girmişti.?
Günümüz Türk sinemasını da değerlendiren Uçansu, ?Genç, yetenekli ve yaratıcı bir kuşak geliyor ve iyi işler yapıyorlar? değerlendirmesinin ardından şöyle konuştu:
?Genç bir sinemacı kuşağı başarılı çalışmalar yapıyor. Bu kuşak, yıllardır izledikleri İstanbul Film Festivali´nden de çok büyük katkı sağladıklarını belirtiyorlar. Türk sineması, dünya film piyasasında da yer edinmeye başladı. Son yıllarda çok iyi yönetmenlerimiz var. Bunlardan hemen aklıma öncelikle Nuri Bilge Ceylan, Tayfun Pirselimoğlu, Reha Erdem, Zeki Demirkubuz ve Yeşim Ustaoğlu geliyor. Bu arada yıllardır beklediğimiz sinema yasası çıksa Türk sinemasının birçok sorunu çözülecek ama çıkmıyor.?
Son yıllarda Nurgül Yeşilçay, Hazer Ergüçlü, Esme Madra gibi oyuncuları beğendiğini vurgulayan Uçansu, ?Tabii bunlar, hemen aklıma gelenler. Genç kuşaktan, henüz üne kavuşmayan, çok yetenekli başka oyuncular da var? diye konuştu.
YEŞİLÇAM FİLMLERİ ÇOK SICAKTI
Yeşilçam filmlerinin günümüzde hâlen aynı ilgiyle izlenmesini bu filmlerin sıcaklığına bağlayan Hülya Ozar Uçansu, şu değerlendirmede bulundu:
?Sinemanın ?7. Sanat´ olduğunu düşünürsek, Yeşilçam filmlerinde sanat aramak doğru değildir. Ancak, Yeşilçam filmlerinin öyküleri çok basit ve herkesin içine girebileceği nitelikteydi. Sokak´taki sade vatandaş, bu öykülerde kendisini bulurdu. Filmlerdeki kötüler bile olsalar naiftiler. Bu ülkenin içinden çıkan vatandaşlardı. İşte bu nedenle hâlâ bir Kemal Sunal filmi, Hababam Sınıfı filmleri ve diğerlerini izlerken duygulanıyoruz.?
Kimi yapıtların ?sanat filmi? olarak nitelendirilmesini doğru bulmadığına dikkat çeken Uçansu, ?Bence sanat filmi yoktur. Sadece iyi veya kötü yapılmış film vardır. Eğer bir film, izleyicisine insana dair değerleri aktarabiliyorsa, iyi filmdir ve bu filmleri izleyici de tutar? dedi.
Dünya sinemasında en çok etkilendiği yabancı filmin, 1963 yılı yapımı İtalyan filmi olup, yönetmenliğini Luchino Visconti´nin yaptığı, baş rollerinde Burt Lancaster, Alain Delon ve Claudia Cardinale´nin oynadığı ?The Leopard?, Türk filminin ise Nuri Bilge Ceylan´ın, ?Bir Zamanlar Anadolu? olduğunu vurgulayan Uçansu , Bandırma´da, galası yapılan ?Göçlerin Gölü? belgeselini de beğendiğini belirten Uçansu, ?Bilhassa metin yazarı ve görüntü yönetmenini çok iyi buldum? diye konuştu. Önder BALIKÇI
