KIRIM KATLİAMI-KIRIM SÜRGÜNÜ
Ekim 2018´de Rusya Müftüler Konseyi Başkanı Ravil Gaynutdin Kazakistan´da katıldığı bir toplantıda kendisine Çin´deki Müslümanlar´ın durumu hakkında gelen bir soru üzerine, defalarca Çin´e gittiğini ve Çin´deki Müslümanlarla görüştüğünü, Çin Müslümanları Birliği´nin kendilerine verdiği bilgilere göre Çin´deki Müslümanlar´ın baskı altında olmadığını ve ayrımcılık hissetmediklerini söyledi. Gaynutdin´in Doğu Türkistan´da yaşananları inkarından birkaç gün sonra Tataristan müftüsü Kamil Samigullin kendi instagram hesabında Çin´deki İslam karşıtı politikaları kınadığını açıkladı.
Çin rejiminin toplama kamplarına hapsettiği Uygur ve Kazak Türklerinin sayısının 3 milyonu bulduğu açıklandı.
The New Arab ve Middle East Eye adlı medya kuruluşlarının köşe yazarlarından CJ Werleman, ABD İstihbarat teşkilatlarının Çin´in toplama kamplarında alıkoyduğu Müslümanların sayısının 1 milyondan 3 milyona çıktığını tespit ettiklerini öne sürdü.
Werleman, Twitter üzerinden konuyla ilgili olarak, ?2019, 1944 değil ? 3 milyon insana bir toplama kampında dini kimlikleri nedeniyle istismara uğruyor. Eski bir tutuklu olan Gülbahar Jalilova´ya göre Uygur bir Müslümanın Çin toplama kampına gönderilmesinin birkaç nedeni var: ?Türkiye´ye seyahat etmek, telefonunuzla dua eden birinin görüntüsünü çekmek, İngilizceye çevirmek ve başörtüsü giymek.? Aslında, Uygur Müslümanlarının (Doğu Türkistan´daki) toplama kamplarına gönderilmesinin 48 nedenini biliyoruz. Bunlar dahil?? diye kaydetti.
Doğu Türkistan´daki Çin baskıları Uygur Türklerinin milli sembollerini de hedef alıyor. Doğu Türkistan´ın geleneksel başlığı olan ?doppa? Çin yönetimi tarafından tehlikeli görüldüğünden kamu alanlarında sıklıkla yasaklara konu oluyor.
5 Mayıs tarihi, Uygur Türklerinin günlük yaşamlarının bir sembolü olan doppanın giyildiği ve Çin´in kültür yayılmacılığına direnilen bir gün olarak kaydediliyor.
Çin rejimi tarafından Uygur Türklerinin milli hususiyetleri tehlike olarak görüldüğünden doppa giyiminin kamu ve resmi dairelerde, okullarda yasaklanmasına ilişkin birçok tedbiri bulunuyor. Örneğin 6 Mayıs 2013 tarihinde Urumçi´de lise öğrenimi gören 23 Uygur öğrencinin doppa giydikleri için okuldan uzaklaştırma cezası aldıkları biliniyor.
Çin yönetiminin Doğu Türkistanlılara yönelik yasakları arasında Türk bayrağı da bulunuyor.
Çin kontrolündeki Doğu Türkistan ile Kazakistan sınırında yer alan Korgas kentindeki serbest ticaret bölgesinde, sınırın Çin tarafında devasa levhalarla gösterilen yasaklar arasında başörtüsü, sakal ve Türk bayrağı da yer alıyor.
Anne ve babaları Çin yönetimi tarafından toplama kamplarına gönderilen Doğu Türkistanlı Uygur ve Kazak çocukların tutulduğu kampların görüntüleri ortaya çıktı.
Çin´deki insan hakları ihlalleriyle üzerine yayın yapan İtalya merkezli ?Bitter Winter? adlı dergi, anne ve babaları toplama kamplarına gönderilen küçük çocukların alıkonulduğu ?sevgi dolu kalp?(!) adı verilen merkezlerden birinin gizli görüntülerini yayımladı.
Kırım Haber Ajansı´nın daha önce duyurduğu Çin´de onlarca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının hapishanelerde olduğuna ve kendilerinden haber alınamadığına ilişkin iddialar meclise taşındı. CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu´nun cevaplaması istemiyle soru önergesi verdi.
Çin´de onlarca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının hapishanelerde olduğunu ve kendilerinden haber alınamadığına ilişkin söylentiler artıyor. İddiaları araştıran BuzzFeed haber sitesinden iki gazeteci, ortaya çarpıcı bilgiler koydu.
Çin Halk Cumhuriyetinin son dönemde özellikle Doğu Türkistan bölgesinde toplama kampları ile sayıları milyonları aşan Uygur Türklerine baskı ve asimilasyon politikası uyguluyordu. Toplama kamplarına Çin vatandaşı olmayan Kazak, Kırgız, Özbek vatandaşları da alınmış son süreçte özellikleKazakistan hükumeti vatandaşlarının ülkelerine geri dönmesini sağlamıştı.
BuzzFeed haber sitesinde yayınlanan Megha Rajagopalan ve K. Murat Yıldız´ın, Uygur aileler ile mülakata dayanan özel habere göre, aralarında çocukların da bulunduğu en az 6 Türkiye vatandaşından haber alınamıyor. Türk vatandaşlarının hapishanede veya toplama kampında olmasından endişe ediliyor.
Ayrıca K.Murat Yıldız, kişisel Twitter hesabından Türkiye´de bulunan Uygur Türk diasporasından edindiğine göre, kimilerine göre 65 kimilerine göre 200 Türkiye vatandaşının Çin´de toplama kampı veya hapishanelerde olduğunu belirtiyor.
Haberin yazarlarından Murat Yıldız´ın ortaya attığı bir diğer iddiaya göre ise, Çin´de hapis tutulan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında 2011 doğumlu bir çocuk da bulunuyor.
BuzzFeed News ile temasa geçen pek çok aileden aktarılanlara göre, Çin´de halen hapishanelerde veya toplama kamplarında bulunan pek çok Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bulunuyor.
Haberde, Çin hapishanelerinde bulunan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından birinin ifadeleri durumun vehametini gösterir nitelikte. Köken olarak Uygur Türkü olduğunu ifade eden ismini belirtmek istemeyen bir kişi, iş gezisi için geldiği Çin´de tutuklanarak 38 gün boyunca açlık uykusuzluk ve Çin nezaretinde istismara uğradığını belirtiyor. Genç işadamı 40 güne yakın çeşitli sorgulamalara tabi tutularak kendisinden buraya neden geldiğini, Türkiye´de ne iş yaptığı gibi sorularla karşı karşıya kalıyor. Sorgularda kendisine Çin subayları, Türkiye vatandaşı olmadan önce yaşadığı Doğu Türkistan´ın bölgesindeki Gulca kentindeki bir nezarethanede kendisine ?Sen Türk değilsin. Sen burdasın. Diğerleri gibi özel olduğunu düşünme. Biz huzur içinde yaşayabilmek için sizin gibi insanları öldürürüz. ? dediğini aktarıyor.
Genç işadamının çok zor şartlar altında Türk vatandaşı olduğunu kabul ettirerek İstanbul´a sınır dışı edildiği aktarılıyor.
BuzzFeed News ile temasa geçen pek çok aile de benzer hikayeler mevcut. Pek çok aile, Doğu Türkistan´da kaybolan Türk vatandaşları olan akrabaları olduğunu, ancak davaların hassasiyeti nedeniyle daha fazla konuşmayı veya tanımlanmayı reddettiğini söyledi.
Çin´in ülkede bulunan insanları toplama kamplarına alması bunlarla da sınırlı değil daha 25 Ocak´ta 3 Avusturalya vatandaşının toplama kamplarına alındığı bildirilmişti.
İsveç, Avustralya, Türkiye ve ABD gibi ülkelerdeki Uygurların, sosyal medya aracılığıyla kendileriyle iletişim kuran Çinli hükümet temsilcilerinin taciz ve korkutmayla karşı karşıya kaldıklarını biliniyor.
Çin´de halen toplama kamplarında veya nezarethanelerde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bulunup bulunmadığı hakkında ise Türk makamlarının her hangi bir çalışması bulunmuyor.
Bilindiği üzere Çin Komünist Partisi yönetimindeki Çin´de, anavatanları Doğu Türkistan´da yaşayan milyonlarca Uygur Türkü´ne yönelik baskı ve asimilasyon politikası devam ediyor. Çin, yeniden eğitim adı altında ülkede kurduğu sayıları binleri bulan toplama kampında milyonlarca Uygur Türkü´nü baskı ve zora dayanarak tutuyor. Bu kamplarda yaşanan insan hakları ihlalleri dünya gündemini her geçen gün daha da ciddi şekilde meşgul ediyor.
Dünya kamuoyundan gelen tepkiler sonucunda Çin yönetiminin, Doğu Türkistan´daki kampları küçülteceğini duyurmuştu.
Rusya tarafından işgal edilen Kırım´ın sözde Kievskiy Bölge Mahkemesi, dün Kırım Tatarlarının evlerinde düzenlenen baskınlardan sonra gözaltına alınanların davalarını incelemeye devam ediyor.
Bilindiği gibi, dün işgalci mahkeme gözaltına alınan 20 kişiden 9´u hakkında tutuklama kararı almıştı. Bugün bu tutuklamalara yenileri eklenmeye başladı. Alınan son bilgilere göre Enver Ametov, Rüstem Şeyhaliyev, Alim Kerimov, Bilal Adilov, Ruslan Süleymanov, Yaşar Muedinov, Cemil Gafarov, Riza İzetov, İzzet Abdullayev, Asan Yanikov ve Şaban Umerov işgalciler tarafından tutuklandı.
Tutuklama talebiyle ?mahemeye? çıkarılan Kırım Tatarlarına destek vermek için ?mahkeme? binası dışında yüzlerce Kırım Tatarı toplanarak, onlara destek verdi.
Ayrıca ?mahkeme? binası etrafında işgalci polis ve OMON (özel polis timi) görevlilerin nöbet tuttuğunu ve soydaşlarına destek vermek için gelen Kırım Tatarlarını ?yetkisiz mitinglerin kabul edilemez? olduğu konusunda uyararak onların dağılmasını talep ettiği belirtildi.
İşgalciler tarafından dün alıkonulan Enver Ametov, Rüstem Şeyhaliyev, Alim Kerimov, Bilal Adilov, Ruslan Süleymanov, Mecit Abdurahmanov, Yaşar Muedinov, Cemil Gafarov, Riza İzetov, İzzet Abdullayev, Asan Yanikov, Şaban Umerov hakkında bugün sözde mahkeme tarafından tutukluma kararı alındı. Bütün hepsinin 15 Mayıs 2019 tarihine kadar tutuklu kalacağı öğrenildi.
EDEM YAYAÇİKOV HALEN KAYIP!
Rusya´nın Rostov-na-Donu şehrinde gözaltına alın Remzi Bekirov, Osman Arifmemetov ve Vladlen Abdulkadırov´un Akmescit´teki FSB ofisine getirildiğini bildirildi. Onların bugün mahkemeye çıkarılıp çıkarılmayacağı belli değil. Edem Yayaçikov´un hala nerede olduğu tespit edilemedi. Eşinin, Yayaçikov´un kaçırıldığına dair polise ihbarda bulunduğu öğrenildi.
Rus işgali altında bulunan Kırım´da 3 bölgede işgalci güçlerin en az 25 Kırım Tatarının evine baskın düzenlediği bildirilmişti.
Baskınlar sırasında avukatların olay yerinde bulunmasına izin verilmezken, evlerinde arama yapılan Kırım Tatarlarını desteklemek için gelen birkaç kişinin de işgalcilerce gözaltına alındığı öğrenildi.
Çin yönetimi Doğu Türkistan´daki Uygur Türklerini alıkoyduğu sözde ?mesleki eğitim merkezi? adı altındaki toplama kamplarını küçültüleceğini iddia etti.
Euronews´ün haberine göre Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Le Yucheng, Cenevre´deki BM İnsan Hakları Konseyi oturumunda yaptığı konuşmada, Pekin yönetiminin inşa ettiği sözde eğitim merkezi olan yapıların gerekliliğini savunarak ülkesinin içişlerine yapılacak müdahalelere karşı olduğunu söyledi.
Le Yucheng konuyla ilgili olarak Çin yönetiminin klasik ?terörle mücadele? bahsini ileri sürerek, ?Terörle mücadelede ilerleme sağladıkça, bu kamplar da tamamen kapanma hedefiyle giderek küçülecek. Bizim etkili önlemlerimiz olmasaydı şiddetli terör eylemleri Sincan´da artar, ülkenin ve dünyanın diğer bölgelerine sıçrayabilirdi.? iddiasında bulundu.
ABD´nin başkenti Washington´da bulunan Ulusal Basın Binasında, Uygur Türkleri tarafından Çin´in Doğu Türkistan´daki insan hakları ihlallerine dair fotoğraf sergisi açıldı.
TRT Avaz´ın haberine göre Uygurlar için Mücadele Hareketi´nce organize edilen serginin açılışı Amerikalı insan hakları aktivistleri ve medya mensuplarının katılımıyla gerçekleştirildi.
Çin´in Doğu Türkistan´daki toplama kamplarını ve Uygur Türklerinin baskı altında tutulmasına yönelik tedbirleri eleştiren sergide, Çin´in bu çerçevedeki insan hakları ihlallerine dair fotoğraflar yer aldı.
Serginin organizatörü Rushan Abbas, Çin yönetimi tarafından Uygur Türklerine yapılan insanlık dışı muameleyi duyurmak için söz konusu sergiyi açtıklarını ifade ederek, toplama kamplarında yapılan vahşetin sadece Türklere değil tüm insanlığa yapıldığını, sergideki fotoğrafların da tüm insanların kendilerine yapılanı fark etmesi için sergilendiklerini kaydetti.
Kardeşleriyle birlikte ailesinden birçok kişinin toplama kamplarında alıkonulduğunu söyleyen Abbas, Çin yönetiminin bir başka politikasının da bu vahşeti dile getiren insanların ailelerini tutuklayarak aktivistleri sindirmeye çalışması olduğunu belirtti.
Türkiye´ye de seslenen Abbas, ?Türkler bizim kan kardeşlerimiz. Tarimiz boyunca ilk defa kendilerinden bir şey istiyoruz. O da bu zamanda yanlarımızda olmaları. Yanımızda olun.? sözlerini kaydetti.
?Doğu Türkistan´da BM raporlarına göre yaklaşık 1 milyon Uygur ve diğer Türk halklarının toplama kamplarında tutulduğu biliniyor.?
Birleşmiş Milletler´in (BM) Dini Özgürlükler Soruşturmacısı, 5 Mart´ta Çin hükûmetine ilettiği başvuru ile Doğu Türkistan´ı ziyaret edebilmek için izin talebinde bulundu.
Euronews´in haberine göre uluslararası kamuoyunun giderek büyüyen tepkisi karşısında Çin konuya ilişkin diplomatik girişimlerini arttırarak söz konusu ?eğitim´ kamplarının radikal unsurların topluma yararlı bireyler olarak kazandırılmasını amaçladığı tezini işliyor. Çinli diplomatlar bir süredir, ?Radikal İslamcı grupların absürt öğretilerinin bu bölgede birçok insanı katil canilere dönüştürdüğünü? ileri sürüyor.
Suudi Arabistan veliaht prensi Muhammed bin Selman, Çin yönetiminin Doğu Türkistan´da kurduğu ve Uygur Türklerini hapsettiği toplama kamplarını desteklediklerini söyledi.
22 Şubat tarihinde Çinli yetkililerle görüşmek üzere Çin´e resmi ziyarette bulunan Suudi Arabistan prensi, Çin´in Başbakan Yardımcısı Han Zheng tarafından karşılandı. Pekin´le enerji üretimi ve kimya endüstrisi alanında kritik anlaşmalar imzalayan Muhammed bin Selman, ziyareti esnasında, ?Çin, ulusal güvenliği için terörle mücadele ve aşırılık karşıtı çalışmalar yürütme hakkına sahip? diyerek Doğu Türkistan´daki kamplarını savundu.
Çin´de özellikle Uygur Türklerinin yoğun olduğu Doğu Türkistan´daki müslümanlara yönelik toplama kampları gibi zulüm derecesine varan baskılar son yıllarda artarak devam ediyor. Euronews Türkçe´ye konuşan Dünya Uygur Kongresi Başkanı İsa Dolkun, Çin´in sonradan varlığını kabul ettiği toplama kamplarına aldığı Müslümanların sayısının 3 milyona dayandığını ifade etmişti.
BM Özel Soruşturmacısı Ahmed Şahid, Reuters´a yaptığı açıklamada şunları söyledi:
?Doğu Türkistan´a gitmek için izin talep ettim. Orada olanları birinci elden görüp anlamak için bu şart. Buradaki kamplardan gelen bilgilere ilişkin haklı endişeler doğdu.?
Çin henüz Şahid´in talebine karşılık vermedi. Maldivler´de eski bakan olan Şahid, Çin´e talebini birkaç farklı raportör ile birlikte ilettiğini ve ülkedeki ?radikalleşmeyi önleme? yasasının etkilerini incelemek için Kasım ayından bu yana çeşitli girişimlerde bulunulduğunu ifade ediyor.
Çin´e iletilen BM mektubunda ayrıca ülkede azınlıklara ilişkin genel düzenlemeler, Türk kökenli Müslümanlara yönelik tutum, dil ve din konusunda azınlıkların hakları, Kazakların durumu ve temel haklarına ilişkin kaygılar iletiliyor.
Mehmet Volkan Kaşıkçı-QHA - Kırım Haber Ajansı