Balıkesir´in en eski gazetelerinden olan Yeni Haber´in 49. yıldönümü bu yıl beşincisi düzenlenen ?Değişen Medya Düzeni ve Köşe Yazarlığı? konulu panel ile kutlandı. Bu yılki panelin konukları ise Basın Konseyi Başkanı, gazeteci ve öğretim görevlisi Pınar Türenç, Cumhuriyet Gazetesi Yayın Danışmanı-Köşe Yazarı Doğan Satmış ve FOX Haber Genel Yayın Yönetmeni Doğan Şentürk oldu.
Otel Basri´de gerçekleştirilen panele çok sayıda davetli katılırken, etkinliğin moderatörlüğünü gazeteci-yazar ve aynı zamanda Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Balıkesir Temsilcisi Önder Balıkçı yaptı.
Yeni Haber kurucusu Ekrem Balıbek anısına düzenlenen etkinliğin açış konuşmasını yapan Yeni Haber Gazetesi imtiyaz sahibi Esen Balıbek, gazetenin yarım asırdır yayın ilkelerinden taviz vermeden yaşamını sürdürmeye devam ettiğini söyledi. Gazeteyi kardeşleri ile birlikte gittiği yere kadar ayakta tutmak istediklerini belirten Balıbek, "Ben açık söyleyeyim, dilerim 50´yi buluruz diyordum. İnanın çok zor oluyor. Babamızın neler yaşadığını hepimiz biliyoruz ama o çok dirençliydi. Biz daha ne kadar direnç gösterebiliriz bilmiyorum" dedi.
"GELECEĞE UMUTLA BAKAMIYORUZ"
Yerel gazetelerin sorunlarından bahseden Balıbek, "Her sene tekrarlıyorum ama inanın hiç kolay olmuyor. Aklınıza gelmeyecek sayıda sorunla mücadele ediyor, ?Haydi canım bu da mı?´ diyeceğiniz sorunlarla ve neredeyse hiç motivasyon olmadan sadece bir mirası yaşatmak gayesiyle mücadeleye devam ediyoruz. Etrafınızda olan bitenden etkilenmeden, başkalarının çıkar sağladığı başlıklara bulaşmadan, eğilip bükülmeden mücadeleye devam etmek. Söylemesi kolay, gelin bir de bana sorun.
Evet, artık 49. yıla başlıyoruz. Yine her yıl burada söylediğimiz gibi ülkemiz şartları gazetecilik yapmaya elverdiği sürece devam edeceğimizi düşünüyorum. Ancak yaşananlar ileriye umutlu bakmamızı sağlamıyor. Hatta ürkütüyor" diye konuştu.
"DİK VE EĞİLMEDEN AYAKTAYIZ"
Yerel gazeteler üzerindeki baskıların daha da arttığını ifade eden Balıbek, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Babamızı tanıyanlardan bazıları zaman zaman onun ortaya koyduğu mücadeleci ve tekrarlayıcı haber tarzından sıkılırlar, bazıları ise bu mücadeleci ruhunu her zaman takdirle anarlardı.
Açık söyleyeyim her geçen gün onun mücadeleci davranış şeklini daha fazla takdir etmemizi getirirken, günümüz idarecileri bizlerin böyle bir davranış sergilememiz konusunda cesaret değil korku oluşturuyorlar. Ya da bizler babamız kadar cesur değiliz. Ne derseniz öyle olsun.
Ama şu gerçek ki onun gibi duruyoruz. Dik ve eğilmeden. Kimseye muhtaç olmadan, bir yerlerden gelecek katkıları beklemeden.
Ayar çekmek isteyenler yok mu? Var ama olsun. Çekemiyorlar.
Tüm bu sıkıntılı ve zor şartlara rağmen bizlerle olan, gazetenin yayınını gerçekleştiren mesai arkadaşlarıma sonsuz teşekkür etmek istiyorum.
İkinci teşekkürüm sizlere. Hepinize sonsuz teşekkürler. İyi ki varsınız, iyi ki buradasınız. İyi ki Ekrem Balıbek´ten sonra Yeni Haber ile olan ilişkinizi sürdürüyorsunuz.
İnanın bu sondan bir önceki teşekkürlerim. Kardeşlerime ve eşime teşekkür etmek istiyorum. Kardeşlerim bana güvenerek gazeteyi benim yönetmeme izin verdiler. Eşim ise zaten hayli yoğun olan kendi işlerime bir de gazetenin eklenmesine büyük anlayış göstermekte. Hepinize tekrar kucak dolusu teşekkürler."
"KALPLERİMİZ TUTUKLU GAZETECİLER İLE"
Her yıl aynı başlık ile panel düzenlediklerini belirten Balıbek, ?Değişen medya düzeni ve köşe yazarlığı? paneli özelinde gazeteciliğin içinde bulunduğu durumu gün yüzüne çıkartmak istediklerini söyledi. Tutuklu gazetecilere de vurgu yapan Balıbek, "Patronların köşeye sıkıştırıldığı ve giderek tek taraflı duruma getirilmeye çalışılan medyanın şu an ayakta kalan birkaç ismi köşe yazarları. Fakat üzülerek izlemekteyiz ki, bazı patronların tavrı ve diğer baskılar, köşe yazarlarının işine son verilmesini ya da otosansür uygulamasına gidilmesini de beraberinde getirmekte. Özellikle son yıllarda gerek yerelde gerekse ulusalda çizgisini karıştıran, yön değiştiren isimleri de maalesef giderek artan sayıda olmak üzere hayretle izliyoruz. Kim isterse üstüne alınabilir bugünkü gibi bir çıkar kavgası paydaşlığının geldiği düzeyi, bu meslek adına utanç verici ve çok aşağılayıcı bulduğumu belirtmek istiyorum.
Diğer yanda hiçbir suçları olmadığı halde, sadece doğruyu yazıp, düşündüklerini yazıya döktükleri için aylardır demir parmaklıklar arkasında özgürlüklerinden ve sevdiklerinden uzakta olan gerçek gazeteciler. Arkadaşlarım. Hiç birisi unutulmayacak. Tıpkı ekmek fiyatları, belediye hizmetleri, Balıkesir başta olmak üzere pek çok konuda inatla kalemini kullanan Ekrem Balıbek gibi.
Sevgili Can gibi. Benimle birlikte kendisini 2001 yılından bu yana tanıyan dostlarımız var bu salonda. On beş yıl olmuş. Bir vatan haini olduğuna hiç birimizi inandıramazlar. Buradan kendisine selam gönderiyoruz. Kalplerimiz onlarla.?
UMUT NÖBETLERİ SÜRÜYOR
Panelin ilk konuşmasını Basın Konseyi Başkanı, gazeteci ve öğretim görevlisi Pınar Türenç yaptı. 50 yıl Türkiye´de bir gazetenin ayakta kalmasının kolay olmadığını belirten Türenç, bu etkinliğe katılmaktan gurur duyduklarını belirtti. Türenç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Son 20 yılda medyanın içine düştüğü bu haller. Bu halleri içinde oto sansür, göz dağları, yıldırmalar, tutuklamalar, kalemini elinde almalar, işsiz bırakılmalar hepsi bu 20 yılın içinde yaşandı. Gazeteciler alarak bayağı yük altında olduğumuzun farkındayız. Fakat vazgeçmeyeceğiz ve yol almaya devam edeceğiz. Bugün için değil gelecek için çalışıyoruz ve çabalıyoruz. Basın Konseyi cephesinden bakarsak, kolay havlu atmayacağız. Biz basın konseyi öncülüğünde umut nöbetleri düzenliyoruz. Cumhuriyet gazetesinden belki izliyorsunuz. Umut nöbetinde Ali Kırca, Zülfü Livaneli umut sandalyesinde olacaklar. Aklımdaki birkaç ismi paylaştım. Neden orada bekliyoruz? Oradaki arkadaşlarımızın umutları tükenmesi ve hayalleri bitmemesini istiyoruz. Kapıdaki umut nöbetlerinden arkadaşlarımız güç alıyorlar. Bunun için bu nöbetler bitmeyecek.
Anadolu´nun birçok yerinde nöbetler için gelenler oluyor. Neden saat saat yazılıyor derseniz. Bir günde tüm katılımcıların oturması ve beklemesi insan tüketmeyelim diye. Bu sembolik bir bekleme. İlk nöbeti Mete Akyol tuttu. 200´ü aşkın umut nöbetine oturan oldu. Bu kolay olmadı. Türkiye´nin çeşitli illerinde gelip Silivri kırsalında iniyorlar ve birkaç saatte olan oturuyor. Öyle kolay bir iş değil Silivri´ye gitmek. 3 saat yol alıyorsunuz. Orada bekliyorsunuz."
10 YILDIR GAZETECİLERE TUTUKLAMALAR ARTTI
Can Dündar özelinde tutuklu tüm gazetecilerin hapisten çıkana kadar mücadele edeceklerini ifade eden Türenç, "Son 10 yılda tutuklama dalgası yaşadık. İlk dalgada 100 küsur gazeteci içeriye alındı.
Sadece muhalif oldukları için içeri alındılar. Bu dalga içinde 5 yıl 6 yıl iddianameler hazırlanamadı. Büyük kısmına tecrit uygulandı. Onları söke söke aldık. Bu yaşanan dönem maalesef başka bir dönem. Başkanlık sistemi fırtınası içinde gazetecilik yapmak çok zor. İkinci dalgada Can Dündar ve diğer gazeteciler içeri alındılar ve hala haklarında iddianame hazırlanmadı.
İlk dalgada bakanlık izni ile içeriye girebiliyorduk. Bir gün içinde izin veriliyordur. 50 gündür Bakanlık Basın Konseyi´nin 8-9 başvurusuna, izin alınmadı. Telefon ediyoruz Bakanlığa, ?makamda bekliyor´ diye nezaket cevabı veriliyor. Biz arkadaşlarımızla görüşmek istiyoruz. Onlara umut vermek ve açık görüş yapmak sarılmak istiyoruz. Maalesef bu dönem daha zor bir dönem. Dün paralel bir gidiş vardı. Bu dönemde paralellik yok. Ama yine tecrit var. Gazetecilik dokunan yanan bir süreç. Başkanlık sürecinde gazeteciler içeride" dedi.
31 GAZETECİ CEZAEVİNDE
Meclis İnsan Hakları Komisyonu´nun 9 gazetecinin tutuklu olduğunu açıkladığını ancak konseyin rakamlarının farklı olduğunu ifade eden Türenç, "Cezaevinde 31 gazeteci var. Meclis İnsan Hakları Komisyonu´nda bilgi verildi. ?4 sarı basın kartlı, 5 de SGK´lı gazeteci içeride´ denildi. Oysa 31 gazeteci var içeride. Bizim tuttuğumuz liste 31. Bakanlık, 9 gazetecide ısrar ediyor. Bunları gazeteci saymıyor.
2015 yılında 15 kanal kapatıldı, 94 gazeteciye hak ettiği halde sarı basın kartı verilmedi. Sosyal medya engellendi. Dünya birincisiyiz medya engellenmesinde.
Türkiye, hangi demokrasi ile yönetiliyor sorusu karşımıza çıkıyor. Hak ve özgürlüklerin olmadığı bir ortamda tam demokrasiden söz edilemez. Basının yaşadıklarını 100 bilboarda ilan olarak astık. Ve orada sansür var, Anayasanın 28. maddesini hatırlattık. ?Basın hürdür, sansür edilemez´ değişmemesi gereken bir madde. Gazetecilikte ilanların keyfi olarak dağıtıldığını hatırlattık. Yüzde 85-90 devlet ilanları sadece yandaş medyaya verilmekte. Medyada beğenilmeyen kurumlara ilanlara reklamlar verilmediğine dikkat çektik. Bu güçsüzlük gazetelerin çöküşünü getiriyor. 7 bine yakın gazeteci işsiz. Bu bizim için ve sizler için çok önemli. Mücadele veriyorlar fakat ama köşelerine itiliyorlar. Medyanın halkın haber alma hakkı giderek elden alındığını görüyoruz. Bu bize dağın başında bir çiçek veya ot vaziyetinde kalıyoruz. Yapılacak şey gazete almak. Can Dündar´a sahip çıkmak, haber engellendiğinde gerekirse sokağa çıkmak. Demokratik yolları kullanmak ve sonuna kadar takip etmek zorundayız. Soksa tek sese muhalefetin olmadığı bir medyaya sahip olacağımız kesin" diye konuştu.
GAZETECİLERE YÖNELİK SAYISIZ DAVA VAR
Türenç´in ardından konuşan Cumhuriyet Gazetesi yayın Danışmanı Doğan Satmış ise el konulan ya da kapatılan medya kuruluşları konusuna vurgu yaptı. Panelin başlığının Türkiye´deki medya düzenini iyi açıkladığını söyleyen Satmış, şöyle konuştu:
"Son 5 yılda siyasi istikrar döneminde neler olduğuna bir göz atalım. 2007 Sabah grubuna el konuldu. Doğan grubuna ceza kesildi. 7 bin gazeteci işsiz kaldı. ?Alo Fatih´ dönemi yaşandı. Tapeler ortaya çıktı. TV´lere telefon ile müdahale, gazetelere kayyum atanması dönemi geçti. Gazetecilere yönelik sayısız dava var.
Basın İlan Kurumu aracılığı ile ilan cezası uygulanıyor. İstanbul Adliyesi´nde savcı öldürülmesi resimleri yayınladı diye basın ilan kurumu ilan kesme cezası yayınladı. Basın İlan Kurumunun kararına itiraz merci yok. Tekzip davalarında para cezaları çok fazla. Davalarda tutuklanacakların ismi yazılırdı. Şimdi işten atılacakları iktidarın yakın köşe yazarları yazıyor ve bir bakmışınız bu olmuş. Yeni medya düzeni bu şekilde."
"BÖYLE MEDYA DÜZENİ HİÇ OLMADI"
Gazetecileri ve yazarları yazdıklarına göre gruplandıran Satmış, "Köşe yazarları nasıl yer buluyor derseniz. Kimilerine göre 700, kimilerine göre bine yakın köşe yazarı var. Bu daha çok yorum daha az habere neden oluyor. Bu sağlıklı değil. Günümüzde kategoriye ayırırsak istenmeyen yazarlar hem okunan hem de gazetelerinden atılan köşe yazarlar.
İkinci grup iktidar sevenler. Köşelerini koruyorlar ama eleştiride bulunmuyorlar. Bunları her akşam televizyonlarda görebilirsiniz.
3. grupta renk vermeyenler var. Siyasete uzak durup dengede duruyorlar. Bazen bu da işe yaramıyor.
Bir de akıllanmazlar diye bir grup var. Cumhuriyet, Sözcü´nün yazarları var. Bazıları da yazacak gibi yazarlar var. Bir de cemaat yazarları var. Akıllanmazlar tutuklanıyor.
Bir grup daha var pes edenler, ya da akıllılar var. İstanbul´u terk edip Bodrum, Ayvalık´a yerleşiyorlar. Bazı gazeteciler hiçbir gazetede yazamadığı ve kendi isteği ile üniversitede yazıyorlar. Böyle bir medya düzeni hiç olmamıştı" diye konuştu.
"HİÇBİR DÖNEMDE BU KADAR BASKI OLMADI"
Panelin son konuşmacısı FOX Haber Genel Yayın Yönetmeni Doğan Şentürk´tü. Gazetecilerin geldikleri noktada mutsuz ve kötü durumda olduklarını belirten Şentürk, "Geldiğimiz noktada çok kötü ve mutsuzuz.. Gazeteci ve halk olarak mutsuzuz. Bu ülke bunu hak etmiyor. Hiçbir dönem bu dönem gibi olmadı. Mesela bir örnek.
28 Şubat süreci siyasal İslam asker ve vesayet hareketiydi. Ahmet Hakan haber yapıyordu. Aydınları konuk ediyordu. 28 Şubatta Ahmet Hakan şiddet görmedi. Saldırılmadı ya da televizyonu kapanmadı. 28 Şubat´ı övmüyorum. Türkiye geçmişte yaşadığı hiçbir dönemi bu kadar acı ve baskıcı geçirmedi. Çaresiziz. Türkiye, son 15 yılda siyaset anlamında sol lider yetiştiremedi. Açıkçası kurultaya gitmedim. Oraya gitmemi gerektiren demokratik mücadele ya da geleceğe dair umut yok. Haber anlamında bir şey yok. Başkan belli. Kılıçdaroğlu lider. Buna gazeteci olarak bakıyorum.
Türkiye, Mustafa Kemal Atatürk´ten sonra lider yetiştiremedi. Muhalif ve sol siyasette lider yetiştirememesinin sonucunda hukuk, iş demokrasi, anayasal konuda çok sıkıntılar çektik.? dedi.
AYDINLARIN AÇIKLAMASI EKSİK
Bir grup aydın tarafından yayınlanan bildiriyi değerlendiren Şentürk, şöyle konuştu:
"Medya patronları başka alanda uğraşmamalı. Bu dünyada böyle olmalı. Medya patronları bunu itiraz etti. Bu kanserli hücre alınmadığı için bugün metastaz yaptı. O madde alınsaydı. Cumhuriyet mitinglerinde basın daha aktif olurdu. Medyadaki patronların cesur olmamasıyla gelinen noktada sorumlu olduğunu düşünüyorum.
Gazeteler muhalefet olursa ayakta kalır. Yoksa iktidardan pay almadan ayakta kalması çok zor.
Türkiye´de gazetecilik yapmamak adına medyaya alınan gazeteler var. Tek bir hatada maaştan olan yazarlar var, Türkiye´de.
Bütün gazetecilerin Anayasa´daki 28 maddeyi savunması gerek. Aydınlara da büyük iş düşüyor. Aydınlar bildirisi doğru şeyleri söylüyor ama eksik. Burada PKK terörünü de belirtmesi gerekiyordu. Aydın olarak bildiride yer almasını isteriz. O insanları gece evlerinden alınmasını da kabul demeyiz. Aydınlar da eksik değil tam düşünmeli.
Biz demokrasiyi düşünüyor ama yaşatamıyoruz. Eski solcularda derler ki, pratiğin kadar konuş derlerdi. Bizim pratiğimiz yok."
Konuşmaların ardından panelistler dinleyiciler tarafından sorulan soruları yanıtladı. Program, katılımcılara Yeni Haber Gazetesi sahipleri tarafından verilen küçük hediyelerin ardından sona ererken, katılımcılar düzenlenen kokteyle katıldı.