Bilindiği üzere 10-16 Mayıs, Türkiye dahil olmak üzere Avrupa ülkelerinde Engelliler Haftası olarak kabul edilmekte ve çeşitli etkinliklerle engellilerin sorunları ve çözüm yolları ele alınmaktadır.
Bu yılki Engelliler Haftası, Türkiye açısından önemli bir dönüm noktasında gerçekleşecektir. Bütün ülke 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimlerine odaklanmıştır. Ancak üzülerek görmekteyiz ki siyasi tartışmalar biz engellilerin gündeminin çok uzağındadır. Ne milletvekili adaylarının belirlenmesinde ne de seçim bildirgelerinde engelliler kendilerine bekledikleri yeri bulamamıştır.
Böyle olması elbette bizleri sorunlarımızı dile getirmekten alıkoymayacaktır. Tam aksine sorunların sahipleri olarak hep yaptığımız üzere daha fazla sesimizi duyurmak için çabalamamız gerekecektir.
Deprem engelli nüfusunu daha da artırdı
6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan bölgesel deprem birçok insanımızı aramızdan kopardığı gibi birçok insanımızın ise yaşamının kalan kısmını engelli olarak yaşamasına yol açmıştır. Binlerce insanımız yıllardır yaşadığımız sorunlarla yüzleşmek zorunda kalmıştır. Üstelik bu insanların yeni yaşamlarına uyum sağlamaları için yine özel bir terapi dönemi de zorunlu hale gelmiştir. Oysa yapılan birkaç açıklamanın dışında deprem kurbanlarına yeterli desteğin verildiği şüphelidir.
Keyfi uygulamalar nedeniyle engelliler için zorunlu ve gerekli desteğe erişemiyor
Yakın zamanda yaşanan deprem kurbanları başta olmak üzere engellilerin yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli ve hatta zorunlu tıbbi ve diğer sosyal güvenlik destekleri (Ortez, protez, ilaç vb.) ne yazık ki yıllardır keyfiyet nedeniyle giderek zayıflatılmıştır.
Sosyal Güvenlik Kurumu bu türden gerekli destek miktarlarını 2010 yılındaki fiyatlandırmaya göre belirlenmeye devam etmektedir. Bunun anlamı, engellilerin son yıllarda artan enflasyonla birlikte veriliyormuş gibi görünen desteklere aslında hiç erişemiyor olmasıdır. Verilen destek miktarları, ürünlerin fiyatlarının yanında olmasa da olur düzeyindedir. Yük engellinin üstüne kalmaktadır. İş bulamayan, sadaka mahiyetindeki engelli aylığı veya destekleriyle günlük gıda gereksinimini bile karşılayamayan engelliler için tıbbi destek ürünlerinin fiyatları karşılanamaz durumdadır.
Haklarımız birer birer yok ediliyor
Yine keyfi düzenlemelerle, sürekli değiştirilen ölçütlerle engellilere sağlanan haklar budanmaktadır. Engelli kotalarıyla iş bulmak, vergi indiriminden yararlanmak, emekli olmak, sürücü belgesi almak başta olmak üzere birçok hak elimizden alınmaktadır.
Bizzat devlet yasaya uymamakta ve açılması gereken kadrolara atamalar yapılmamaktadır. Haliyle özel sektör de bu kurala uymamakta, yakalanırsak cezası daha ucuz diyerek engelli istihdamından uzak durmaktadır. İstihdam edilen engellilere ise başta ücret olmak üzere her türlü ayrımcılık yapılmaktadır.
Engelliğin haklarından yararlanması için belirlenen ölçüm ve ölçüt yöntemleri konusunda Dünya Sağlık Örgütü’nün koyduğu ölçütler çok açıktır. Mevcut mevzuatımız ise bu ölçütlere sözde uygun hareket ettiğini iddia etmektedir. Ancak bugüne kadar DSÖ’nün sistemi Türkiye’de hiç uygulanmış, bu nedenle büyük mağduriyetler yaşanmıştır.
Ulaşım hakkımız yıllardır engelleniyor
2005 yılında yürürlüğe giren 5378 sayılı Yasa ile toplu ulaşım araçları ve kamuya açık alanların engellilere uygun hale getirilmesine gerekmekteydi. Ancak bu yasanın ilgili maddeleri bugüne kadar hep ertelenmiştir. Birkaç duyarlı kentin dışında özellikle toplu taşıma sistemlerinde yeterli ve gerekli düzenlemeler yapılmamıştır. Engelliler ulaşım hakkı engellenmiştir.
Engelli çocuklar eğitimden koparılıyor
Geçmişte var olan engelli gruplarına özel okullarımız birer birer kapatılmıştır. Karma eğitim için yeterli derslik ve eğitim kadrosu olmadığı için çocuklarımız temel bir hak olan eğitimden koparılmıştır.
Özel eğitim gerektiren engelli çocuklarımız ise ticari zihniyetin eline bırakılmıştır. Mesleki yeterliliği olmayan kişi ve kuruluşların açtığı kimi özel eğitim okulları yeterince denetlenmemiştir. Bu sistem engelli çocuklar üzerinden kamu kaynaklarının sömürülmesine ve çocuklarımızın ise eğitimsiz kalmasına neden olmuştur.
Engelliler yaratılan sadaka toplumun bir parçasına dönüştürülüyor
Son yirmi yıldır uygulanan ekonomi politikaların özünde, küçük bir azınlığın zenginleştirilmesi büyük bir kesimin ise yoksullaştırılarak sosyal yardımlara muhtaç hale getirilmesi yatmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı gelir dağılımı verileri bunun açık kanıtıdır.
Bu politika ile insanlar, yaşamlarını sürdürebilmek için kendilerini yoksullaştıranlara muhtaç hale getirilmektedir. Engelliler bu politikanın en büyük mağdurları arasındadır.
Engelliler çaresizlik içinde verilenle yetinmeye, elindekini kaybetme korkusuyla kendisini bu hale getirenleri desteklemeye zorlanmaktadır. Bu tümüyle çarpık, insanlık onuruna yakışmayan ve değiştirilmesi gereken bir sistemdir.
Engelliler çözüm mekanizmalarında yer almalıdır
Yukarıda sıralanan ve daha da artırılacak sorunların çözümü ancak katılımcı, açık, liyakatli kadrolar ve insanı temel alan sosyal politikalarla mümkündür.
Siyasi partilerden, yerel yönetimlere ve Millet Meclisi’ne kadar her alanda engellilerin temsili için kota sistemi katılımcı bir yönetim anlayışının yolunu açabilir. Nasıl kadınlar ve gençler için kotalar öngörülüyor ise engelliler içinde kota sistemi getirilmelidir. Kota sistemi ancak bilgi ve birikim, liyakat ile birlikte ele alınmalıdır.
Engellilerin insan onuruna yaraşır bir yaşama kavuşturulması, uluslararası hukuk ve yasalarımız açısından tüm haklarından gerçekten yararlanabilmesi için gerekli politikalar yine doğrudan sorunu yaşayan engellilerin katılımıyla oluşturulabilir, uygulanabilir ve denetlenebilir.
Engelliler kendileri için bir ayrıcalık değil, tam tersine siyasal katılımdan başlayarak her alanda fırsat eşitliği talep etmelidir. En azından Türkiye Sakatlar Derneği olarak uzun yıllardır bizlerin talebi bu yöndedir.
Bu düşüncelerle, Engelliler Haftası’nda tüm topluma engellerin kaldırılması için duyarlı olmaları çağrısında bulunuyoruz.
Mücahit AKSAKALLI
TSD-Bandırma Şube Başkanı