YOL UZUN ÖMÜR KISA (1)…

YOL UZUN ÖMÜR KISA (1)…

YAPILAN İYİLİĞİN VE FENALIĞIN ALTINDAN HEP İNSAN ÇIKAR

* Biri sana sırtını çevirirse üzülme, böylece dostunla düşmanını ayırt etmiş olursun.

                                                                                                                       Hazrat-i Ali (Radıyallahü anh)

                * Ölümü hatırlamak hırs ateşini söndürür.

                                                                     İmam-ı Gazali

 

                … YAPILAN İYİLİĞİN VE FENALIĞIN ALTINDAN HEP İNSAN ÇIKAR

 

                Vefa insanda olması gereken duygu,

                Hiç kimse kimseye yapmamalı boş kurgu,

                Yapılan iyiliği unutmamak lazım,

                Nankörlük yakışmaz bize hep vefa lazım.

                               İnsan insana yapar, ne bu şeytanlıklar,

                               Şeytan bile yapamaz, böyle fenalıklar,

                               HER FENALIĞIN ALTINDAN HEP İNSAN ÇIKAR,

                               Nankörlük yakışmaz bize iyilik yarar.

                                                                                        Orhan Orgarun

 

YOL UZUN ÖMÜR KISA (1)…

 

                Yol uzun ömür kısa. Bugün varız yokuz. Hayat-ı ebediyeyi kazanmak için geldik. Binâenaleyh (Bundan ötürü, bunun üzerine, bundan dolayı.) dünya telâşelerini, dünya arzu ve muhabbetlerini bırakmamız, ebedi bir hayatın sermayesi için durmadan çalışmamız lâzım. Eğlenmeye gelmez.

                Çocuklar çamurdan evcik yaparlar. Birbirlerinin evini bozu verseler hemen kavga ederler. Halbuki biraz sonra bırakıp gidecekler. Ehl-i hakikat da bize böyle bakar. Dünya menfaati gördük mü hemen koşarız. Halbuki biraz sonra hepsini bırakacağız.

                Yolcu olduğumuza göre, neyi bırakıp neyi almamız lâzım geliyor ve nasıl hareket etmemiz icabediyor?

                İnsan, hayatını zincirlemeli, hiç boş vakit bırakmamalıdır.

                Allah’ımız lütuf beraberliğinden ayırmasın.

                Bir kenarda oturup Hazret-i Allah’ın zikrine-fikrine çok devam etmek lâzım.

Kalp zikrullahtan hâli olunca şeytan oraya iner ve vesvese verir. Allah diyelim ki kalbimizi şeytanın istilâsından kurtarmış olalım.

                İkinci bir husus, kalp daima Hazret-i Allah’ı zikrederse bir gün gelir ona alışır ve “ALLAH ALLAH…” diyen insan Allah’a göçer, imanla göçmüş olur. Rabbimiz o lütfü bizlere bahşetsin. Kalbimizi bir şey kurcalamasın. O’nunla meşgul olalım ve O’nunla gidelim. Yusuf Aleyhisselâm bir peygamber olduğu halde:

                “Allah’ım! Müslüman olarak canımı al ve beni sâlihler zümresine kat.” diye niyâz etmişti. (12. Yûsuf Sûresi, Âyet/ 101)

                Ya bizim ne kadar sığınmamız lâzım?

                O’nu bilelim inşallah. Hazret-i Allah’ı bildikten sonra O bize yeter, istenileni de bahşeder.

                İbadet Allâh’ın Nimetidir..

                Kul, yaptığı bütün ibadetleri ve tâatları Allahü Teâlânın nimeti, fazlı, rahmeti ve muvaffak kılması ile olduğunu inanmalıdır. Rabb’inin huzurunda hürmetle, huşû içinde ve zelil bir halde, sanki görüyormuş gibi durmalıdır.

                Nitekim hadîs-i şerifte;

“Allâhü Teâlâ’ya sanki onu görüyormuş gibi ibadet et. Sen her ne kadar onu görmesen de; “O”, seni muhakkak görür.” buyrulmuştur.

                Kur’ân Ne Diyor?

                “Ey Muhammed! De ki: Öyleyse Allah’a koşuşun; doğrusu ben sizi O’nun azabı ile açıkça uyarırım.” (51. Zâriyât Sûresi, Âyet/ 50)