Arada bir yazdıklarıma bakar acaba değinmediğim bir konu kaldı mı diye kontrol ederim. Yazıyla uğraşanlar iyi bilir; sabahın köründe kaşınırsınız, uykunuzdan uyandırır kafanızı kurcalayan vızıltılar.
Ne hikmetse sporda yetişen, üstelik futbol antrenörlük mezunu ve bu alanın Y. lisans sahibi olmama rağmen pas geçmişim. Öyleyse saadete gelelim…
Futbol takımlarının en gözde sporcuları 10 Numaralı formayı giyenlerdir. O futbolcuların en yeteneklileri ise sol ayağını kullananlarıdır. Zaman zaman bunun fark etmediğini söyleyenler olsa da Maradona sol ayağın önemli olduğunu izah etmiş ve dünyaya kanıtlamıştır. Bir kişi oyunda bir maestro olmak istiyorsa, sol ayak olmadan bu pek mümkün gözükmez. Mesela Alex, Hagi, Sergen, Messi…
Genellikle insan fizyolojisi hareket kabiliyetini sağ uzuvlarla gerçekleştirirken sol yanını kullanana yaradan ilave yetenek vermiştir. Hatta bu durum o kadar ilginçtir ki bazı takımların iyi bir sol ayaklı orta sahası yoksa 10 Numaralı formayı askıda tutar. Bir futbolcu kendine 10 numara diyebilir, hatta formayı kapmayı başarır ancak bu durumun devamlılığına seyirci karar verir. Bir bakmışsınız bize gol makinesi diye yutturulan 10 Numara, çay makinesine dönüşüverdi.
10 Numaraların transferi de zordur. Zira bu insanları almak bedel ister, yürek ister. Spor piyasasında ender bulunurlar. Çünkü bunlar özel yetenekleri olan oyunculardır. Öyle sağ ayaklı topçular gibi maç boyunca koşmaz, ne zaman koşacağını bilir. Bir topla forveti rakip kaleci ile karşı karşıya bırakır, son dakika frikiği ile kaleciyi Balıkesir’deki Cumartesi pazarına yollar. Genelde kendisini yormaz, bol bol topu koştururlar. 10 numara topçuya sahip takımlar kalite takımlardır, tıpkı Maradonalı Arjantin gibi.
Sol ayağınız kaliteli ise kendinize 10 numara diyebilirsiniz, lakin sürekli sağ ayağınızı kullanıyorsanız bir müddet taraftarınıza numara çeker, gelecek sezon kendinizi 3. amatör küme takımlarından ... spor kulübünde yedek bulabilirsiniz, sonrada halı saha turnuvalarında Büsküğüsüne koşar durursunuz…