
Marmara Adası tuzlu balık ve konservecilik konusunda önemli merkezlerden biriydi. Avlanan kolyozlar ‘çavel’ denilen büyük sepetlerle mağazalara taşınırdı. Ada’da balık tuzlaması yapan imalathanelere ‘Mağaza’ deniyordu.
Mağazada çalışan yaklaşık 40-45 kadar kadın işçi balıklarla “lanca” denilen 500 kiloluk fıçılarda iri tuz parçalarıyla “paçal” yapıyorlardı. Demir çemberi olan lanca meşe veya kestane ağacındandı.
Bir hafta kadar sonra tuzdan çıkarılan balıklar yıkanır, başı tahta tokmakla kırılıp atılır, tekrar yıkanırdı. Sonra ince tuzla 50-70 kiloluk tahta fıçılara veya teneke kutularda salamura yapılırdı.
Üç ay kadar bekletildikten sonra tuzdan alınır, derisi alınarak zaytinyağı ile kutulanırdı. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde Yunanistan’dan tek ve çift direkli yük tekneleri ile Marmara’ya gelen tüccarlar, tonlarca taze ve tuzu balık satın alarak ülkelerine geri dönüyordu.
Düğünlerini bile kolyoz mevsiminin sonunda yapıyorlardı. Tuzlanan balıkların önemli bir bölümünü sardalye oluşturuyordu. Rumlar sardalye balığına da sardela, derlerdi.
Balıkları, dibine tuz serpilmiş fıçılara karınları alta gelecek şekilde diziyorlar, her sırasının üstüne tuz serperek, fıçı doluncaya kadar aynı işleme devam ediyorlardı. Balıklar suyunu kaybettikçe açılan yere, aynı dönemde diğer bir fıçıya basılmış balıklardan ilave edilip tekrar dolduruluyordu.(DEVAMI VAR)

