Kimileri için çile, kimileri için neşeydi kış aylarının beyaz örtüsü. Gökten lapa lapa yağarken; yeryüzünün tüm kirini, pisliğini toprağa karıştırır yok eder diye söylerler.
Soğuk sadece ellerde, yüzde mi hissedilir? Peki yüreği soğutan sevimsiz suretleri üşüten kar mıdır?
Çiğ zamanlardan geçiyoruz. Bakışlar, duruşlar her şey çiğ. Yalan söylemenin maharet sayıldığı, iyilik yapmanın eziyet olduğu tuhaf günlerden…
Bunca hengamenin, bunca curcunanın arasında insan kalabilmek ne kadarda zormuş. Veysel’ e sormuşlar: “Üstad Dünya’dan ne anladın?” Cevap vermiş. “Say ki bir Pazar yeri dolaştım, üç metre bez aldım, gidiyorum. Gözünü açıyorsun “doğdu”, gözünü kapatıyorsun “öldü” diyorlar.
Peki ömür bu kadar kısayken yüreğimize kar yağdırmak niye. Farz-i mahal her şeye sahipsin ve bir gün aniden belediye anonsu gelir ardından camiden hoca seslenir: ES SELAAA…
Gözümüz gökyüzün de bekledik merakla ha bugün geldi ha yarın gelecek diye. Nihayet yağdı bütün gün, keşke birkaç gün daha yağsaydı. Ne var ne yok indirseydin toprağa, üzerimize atılacak son beyaz örtüye kadar mutlu et sen bizi, yarın çok geç olmadan.