Taylan Özgür KÖŞKER (Güne Özel Hikayeler)


BİR LÜZUMSUZ ADAM SAİT FAİK

BİR LÜZUMSUZ ADAM SAİT FAİK


Pen Türkiye Merkezi'nin açıklaması…

Lüzumsuz Adam 115 yaşında!

“Yazmasam çıldırırdım” mı demişti, yoksa “yaşamasam mı?” Bize kalırsa ikisini de. Yaşaması yazmasına ve yazması yaşamasına bağlı bir yazardan, daha doğrusu kendine yakıştırdığı ve kitabına da ad yaptığı bir Lüzumsuz Adam'dan, Sait Faik Abasıyanık’tan söz ediyoruz.

Herhangi bir kitabını açın bakın, öykü, roman, şiir, oradan yaşamın tüttüğünü görürsünüz, bazen küçücük ama sıcak bir sevinç halinde, bazen acısından gözleri yakan bir yoksulluk biçiminde. Onda “bir insanı sevmekle başlar her şey” ve “bir insanı sevmekle biter.”

Başkası olmayı, acıyı ve sevinci yazıyla paylaşmayı bu kadar bilen bir adam, zaman zaman da her şeyden herkesten uzaklaşır, adasına kaçar, balıkları, kuşları, martıları, kedileri, köpekleri, halkı, çocuklarıyla Burgazada’sı ona bir ‘barınak’ olur.

Ama en çok da kitaplarıdır barınağı ve sığınağı. Sonunda ‘yazmak için yaşayan’ bir adamdır çünkü o. Lüzumlulardan geçilmediği, lüzumsuz adam ve kadınların özlemini çektiğimiz bu zamanlarda, ne güzel bir Lüzumsuz Adam’ın 115. doğum gününü kutlamak ve onun tüm kitaplarını evde, yolda, vapurda, otobüste, adada, metroda, trende okumak, okumak, okumak...

Sait Faik, öyküleriyle, kendine özgü dünyasıyla iyi ki bu dünyadan geçti. Onu okurken bende mutlaka yazma isteği uyanır. Yaşama sevinci, doğanın dili uyanır içimde. Okuma isteği de elbet. Sonsuz bir okuma isteği. Bütün güzel, iyi yazılmış kitapları, yazıları, nitelikli metinleri durmadan, sonsuzca okumak…  Yazının özgürlük alanı denizler gibidir, okyanuslar gibi…  Okudukça ruhunuz açılır, gönlünüz başka dünyalara açılmak ister. Başka dünyaları keşfettikçe zenginleşirsiniz. Zenginleştikçe özgürleşirsiniz.  Kabınıza sığamazsınız…

Ben bir tuhaf oldum dersiniz.

                Ben bir acayip oldum. Gözüm kimseyi görmüyor, kimsenin kapımı çalmasını istemiyorum. Dünyanın en sevimli insanları olan posta müvezzilerinin bile... Mahallemden pek memnunum. Yedi senedir çıkmadım oradan desem yeri. Hiç bir dostum da nerede oturduğumu bilmiyor. Mahallem dediğim; şu yedi senedir -üç ayda bir Karaköy'e inip dükkân kirasını almak bir yana- yaşadığım yer, üç dört sokak içindedir.

Mahallem, birbirine muvazi sokaklar, bu sokakları diklemesine kesen bir diğer sokak, bir de bunlardan bütün bütüne bağımsız, -ama sokak sayılmayacak kadar dar, kısa- benim sokağımdan ibarettir. Ben bu sokaklara, önemliliklerine göre, 1, 2, 3, 4 numaralarını taktım. Kendi sokağım numarasızdır. Onu numaralamaya elim varmadı.

Oturduğum apartmanın altında bir sütçü, onun karşısında iki marangoz vardır. Marangozlara hiç işim düşmedi. Nasıl geçindiklerine şaşar kalırım.Akşamlara dek uğraşırlar. Demek herkes benim gibi değil: Öyle ya, tam kırk sekiz senedir marangoza işim düşmesin.İstanbul'da marangoza işi düşecek insanlar olmasına şaşar kalırım. Hem de şuİstanbul denilen yerde kimbilir kaç marangoz vardır?

Sabahları kalktım mı koşarım doğru bir kahveye. Bu kahve tertemiz, yedi sekiz masadan ibarettir. Sessiz insanlar gelir gider. Bir köşede bezik, kaptıkaçtı, satranç oynarlar. Sahibi Frenkle Yahudi kırması bir hatundur. Dünyalar kadar iyi kadındır…

Bir kere duyursam hele

güzelliğini, tadını,

Sonra oturup hüngür hüngür

ağlasam

Boş geçirdiğim bağırmadığım

sustuğum günlere

Mezarımda bu güzel, uzun kaşlı

boyacı çocuğunun

Oğlu bir şiir okusa

Karacaoğlan'dan

Orhan Veli'den

Yunus'tan, Yunus'tan...

Sait Faik Abasıyanık’a saygıyla…

  • BIST 100

    10002,13%0,87
  • DOLAR

    35,26% 0,13
  • EURO

    36,76% 0,31
  • GRAM ALTIN

    2976,57% 0,46
  • Ç. ALTIN

    4799,36% 0,00
  • Perşembe 10.3 ° / 4.9 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Cuma 5.9 ° / 3.2 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Cumartesi 6.7 ° / 4.1 ° Orta kuvvetli yağmurlu

Balıkesir

26.12.2024

  • İMSAK 06:51
  • GÜNEŞ 08:21
  • ÖĞLE 13:14
  • İKİNDİ 15:37
  • AKŞAM 17:57
  • YATSI 19:22