DEVAM- Güzel bir sözle devam edeyim. Her zaman bildiğimiz politikaları baş döndürücü hızla değişen iş dünyasında yaparsanız pek sonuç alamazsınız. Yada aldığınız sonuç beklentilerinizi asla karşılamaz. Değişimi başlatmak için, Güneşin yarın doğmasını bekleyeme ne gerek var, nede zaman. Güneş şuan tamda karşımızda hemen harekete geçip başka iş politikası üretmeye, yenilikçi ve herkesin yaptığı işlerden ziyade, bizlerin duyulmadık, yapılmadık işleri yapmamız gerektiğini düşünenlerdenim…
2011 veya 2012 Yılında Türkçeye çevrilen Yönetim Örnek Vakalar Kitabı ve Sonuç için Yönetim kitabından birkaç başlık yazacağım. İş yerindeki iş sıralamasını anlatır. Çalışanın yangın söndürme metodundan bahseder. Telaş içinde işler yetişmiyor diye panik yapıyoruz hepimiz. Oysa 1990 Yıllarında kurumsal kimlik oluşturmada panik olmadan, iş sıralamasını anlatıyor. Öncelik sırası olan işleri ayırın ve acil kodu ile yapmaya çalışın…
Bizde ne vardır, iş ayırt edilmez. Zamanı geçer, iş sıralaması yapamadığımız için işlerin içinden çıkamayız. Rapor öncelikleri nedir, önce yapılması gereken iş saati nedir, neden mesai saatinden sonra oturup, en önemli işleri yapmak için kafa patlatırız. Bu soruların birinci nedeni? İş Acil Eylem Planımızın olmamasıdır…
Drucker, iş dünyasında “etkili” ve “etkin” arasındaki kafa karışıklığına değinen ilk düşünürlerden biriydi. Bu ayrım, “doğru işleri yapmakla”, “işleri doğru yapmak” arasındaki farkı ortaya koyar. Hadi biraz bu kapıyı aralayalım…
“Aslında hiç yapılmaması gereken işleri, büyük bir verimlilikle yapmak kadar boşa harcanan bir çaba olamaz.” derken hiç etkisi olmayacak işleri fevkalade etkin yapmanın anlamsızlığını anlatıyor. Gerçekten de bugün hala birçok işletmenin iyileştirme yaptığı alanlar çoğunlukla “verimlilik” (etkinlik) üzerinedir. Hâlbuki asıl önemli olan etkili olacak alanları belirleyebilmektir. Çünkü sadece “verimli” olmanın tek başına bir rekabet avantajı sağlamayacağı, asıl neyin etkili olacağını belirlemenin sonuç getireceği açıktır (DEVAMI VAR)