Toplum olarak ne kadar farkındayız çok da bilemem ama son zamanlarda bilim adamlarımızdan yapılan açıklamalara baktığımızda deprem ve müsilaj gibi iki önemli afetin bizleri beklediğini öğreniyoruz. Tamam, bekliyoruz ama bu çok önemli iki konuda yönetimler ve toplum olarak neler yapmamız konusunda ciddi bir hazırlığı ne yazık ki göremiyoruz.
Aslında deprem gibi ciddi bir konuda bu kez çok ciddi bir çalışmayı Yunanistan adalarından gelen görüntülerde gördük. Adamlar ne olur olmaz diyerek binlerce vatandaşını adalardan alarak daha emniyetli alanlara taşıdılar. Tamam, belki deprem olamaz ama halkını emniyete alması meselesinin her şeyden önemli olduğu bir örnek çalışmayı görmemiz gerekiyor.
Ve tehlike derken bizim de bilim adamlarımızdan gelen deprem ve müsilaj ile ilgili ikazlarına baktığımızda bu bağlamda her zaman olduğu gibi kamuoyumuz da çok fazla bir değişimin, hareketlenmenin olmadığını, hayatımızın normal akışında devam ettiğini görüyoruz.
Örneğin ben yerel yönetimlerimizden Allah korusun olası bir ciddi sarsıntı sonrası toplantı alanları, çadır teminleri, kurtarma ve aydınlatma araçlarının temini gibi yaşanan örneklerden bildiğimiz ihtiyaçlar hakkında yerel halkın bu konularda bilgilendirilmesi gibi hazırlıkların kamuoyu tarafından takip edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Müsilaj konusuna gelince elbette böylesine ciddi bir konuda kısa sürede çözümler üretmenin zorluğunu iyi biliyorum ama ben konunun Marmara denizi ile ilgili olması nedeniyle hemen yanı başımızda küçük küçük önlemlerin alınmasında bir şeylerin yapılabileceğini düşünüyorum.
Örneğin yapılabilecek uyarılarla evlerimizde kullandığımız kızartma yağlarını kanalizasyonlara atmadan bir kap da biriktirilmesi ve toplayıcılara verilmesi gibi bir çağdaş uygulamayı ülkemizde başlatabileceğimizi düşünüyorum. Yine yerel yönetimlerin öne çıkarak sanayi tesislerimiz tarafından atılması gereken kimyasal atıkların toplatılması ve arıtma tesislerine gönderilmesi gibi zor ama denizlerimizi kurtarma adına faydalı adımların atılabilirliğini düşünüyorum.
Ve gelelim sıfır atık konusuna. Sıfır atık bilindiği gibi atığın önlenmesi veya azaltılması ve de dönüştürülerek yeniden kullanılabilirliği sağlanarak sosyo- ekonomik açıdan ülkemize katkıları adına bir dayanışma platformu biliyorsunuz. Sayın Cumhurbaşkanımızın Eşleri Emine Erdoğan tarafından sanıyorum 2017 yılında başlatılan bu önemli proje hakkında çok fazla detaya girmek istemiyorum ama görebildiğim kadarı ile bu önemli proje sanki sümen altı edilmiş gibi ne yazık ki sessiz bir dönemden geçmekte olduğumuzu görüyorum. Bunu ülkemin geleceği adına gerçekten önemli bir kayıp olarak görüyorum. Keşke birileri belediyelerimizi bu konuda bir araya getirip çalışmalara hız verilebilse ben ekonomik olarak kazanımlarımızın artabileceğini düşünüyorum.
10 Şubat 2025 Erhan Göçmen