Askeri Elektronik Sanayi adıyla TSK güçlendirme vakfı tarafından 1975 yılında ülkemize dönük ambargolara karşı kurulan Asalsan yaklaşık 8000 çalışanı ile son yıllarda sadece bizim değil tüm dünyanın dikkatini çeken bir vakıf kuruluşumuz. Yaptığı çalışmalarla bu gün dünyada savunma sanayi sıralamasında ilk 100’e giren şirketlerden birisi olma özelliği ile de başarıları dünyaca kabul gören bir kamu şirketimiz.
Son yıllarda başarılı çalışmaları ile TSK’nin ihtiyacı olduğu bir çok araç ve gerecin yapılmasında diğer savunma sanayine bağlı şirketlerle beraber büyük emeği geçen Asalsan, son günlerde nedenini tam bilemediğimiz bir şekilde Katar’a satıldı iddiaları ile tartışmaya açıldığını görüyoruz. Hatırlarsak eğer 2018 seçimleri öncesinde benzer şekilde Tank Paleti Fabrikasının da Katar’a satıldığı tartışmalarını yaşamıştık.
O zaman soralım, Asalsan ile Tank Paleti Fabrikası neden tartışmaların odağında acaba?
Bu soruya cevaplamadan önce Türkiye’nin son yıllarda gerek bölgesinde yaptığı diplomatik atılımlar gerekse son yıllarda ordusunu güçlendirmek için ihtiyaç duyduğu silahları üretme çabasındaki nedenlere iyi bakmamız gerekiyor.
Tabii ki bu sorunun cevaplarına iç politika üzerinden yaklaşırsak eğer cumhuriyetimizin bekası üzerinden yanlış noktalara çıkabileceğimizi de söylemek isterim. Demem o ki, eğer sorun bir birimizi yıpratmak üzerine oynanan bir oyun ise anlamak mümkün ama yapılanlar bir ülkenin yıpratılarak zayıflatılması üzerine oynanan stratejik bir çalışma ise Türk milleti olarak meseleye çok hassas yaklaşmamız gerektiğini düşünüyorum.
Bir önemli soru daha. Son yıllarda Mavi Vatan tartışmaları süresince karşı karşıya gelen Türk ve Yunan silahlı güçlerine baktığımızda deniz ve hava gücü olarak zayıf görünen Yunan güçlerinin önce Fransa ve ardından ABD tarafından biranda güçlendirme çalışmalarına girişilmesindeki esas neden Türkiye olamaz mı?
Gerçekten de başta ABD olmak üzere Fransa, Almanya ve İsrail’den yapılan gemi, uçak, gelişmiş füzeler, torpidolar, modern tanklar, güçlü helikopterler gibi askeri desteklerin parası ve ekonomisi iyi olmayan bir Yunanistan’a yağdırılmasındaki plan da ne oluyor acaba? Hedef kim veya neresi?
Ve baktığımızda bir taraftan Yunanistan silahlandırılırken diğer tarafta ise adı konmamış ambargolarla TSK’nin gücü kırılmaya çalışılıyorken bizlerde iç politika üzerinden son yıllarda büyük başarılara imza atan savunma sanayi şirketlerimizin moralini bozmaya, yatırımların önünün kesilmesi için bir takım tartışmaların önünü açmaya çalışıyoruz. Her açıdan sistemli bir psikolojik çalışma ile karşı karşıyayız. Ama ne olursa olsun savunma sanayimiz geleceğimiz için inanılmaz derecede önemli ve de gerekli ve hatta beka meselemiz olduğunu kavramalıyız artık.
Sonuç olarak bir kere daha Yüce Atamızın bir asır önce söylediği Türk Milleti Zekidir, Türk milleti çalışkandır sözlerini hatırlayarak daha büyük başarıların bizleri beklediğine inanalım istiyorum.
