Tarsus’tan geldik, 14 yaşındayım. Edremit’e hayran oldum. İlk aşkımı burada yaşadım. Fikri Öğretmen şiirler okudu, Şahin Öğretmen dağlara götürdü, denize girdik, yürüdük. Ondan sonra buradan ayrıldım, dünyayı dolaştım, her yerde şunu söylüyordum: Buranın o turkuazını, o zeytin yeşilini, o Edremit körfezinin eflatun gurubunu başka yerde bulamadım. Hadi oradan, diyorlardı; burada da var, burada da var.70 yaşına geldik, âşık olduk yeniden ve şu şiiri söyledik, Cahit Sıtkı Tarancı’dan:
Gök mavi mavi gülümsüyordu,
Yeşil yeşil dallar arasından.
Altın sesi birdenbire sordu:
“Ne haber eski aşk yarasından?”
Hayal Ettiğim Şey‘di şiirin adı. Tuncel Kurtiz’in Edremit’e dair bu sohbetini, edebiyatın sihirli kelimelerini dizerek belgesellerini yapan, yöneten Nebil Özgentürk’ün sosyal hesabından dinlemiştim hayran hayran. İçinden şiir gelip geçen bu söyleşi 6. Edremit Kitap Günleri’nin körfez şairi olarak beni heyecanlandırmıştı. Çünkü bu yılki “Ölmez Ağacın Gölgesinde Kitap” temasıyla düzenlenen fuara -Tuncel Kurtiz’in Edremit’ine - yazar, şair, gazeteci, araştırmacı... Yanı sıra “Çalıkuşu” ve “Küçük Ağa” dizilerinin kadın yıldızı Aydan Şener de davet edilmişti. 1922’lerde modernleşme, aydınlanma sürecinde Reşat Nuri Güntekin’in öğretmen tiplemelerinden Şahin Efendi’nin payından daha çok Cumhuriyetin “özverili kadın öğretmen tipi” Çalıkuşu Feride’nin katkısının olduğu her yerde yazılır, çizilirdi.
Maneviyatımı sarıp sarmalayan ÇALIKUŞU romanının dizisini lise yıllarımda izlemiştim, öğretmenlik mesleğine kalbimin attığı ilk yıllar... Kendimi Feride’nin kız kardeşi sayarak gittiğim Edremit Kitap Günleri’nde şiir kitaplarımı da öksüz bırakmadan, Ölmez Ağacın Gölgesi’nde, o gün bir roman karakterinin ölümsüzlüğünün tanığı oldum bir kez daha. Platformda bir güzellik kraliçesi, bir manken yoktu; onca fuar ziyaretçisi Aydan Şener’i değil Çalıkuşu’nun Feride’sini, Küçük Ağa’nın Emine’sini dinlemek için oradaydı.
Havada sarı, siyah, kumral saçları dağıtmayan, etekleri uçuşturmayan nostaljik bir rüzgâr... Seyircilerin Aydan Şener’e soracakları soruların cümlelerini kurabilmenin telaşından ötürü hızlanan nabızların sessiz senfonisi…
Yeni ve ilk kitap : “Kadına Dair” her şey, dedi güzel ve iyi oyuncu Aydan Şener. “Bana sordular, ben anlattım. .Kalbimin içinden geçen ne varsa, kendi hayatımdan bütün kadınların hayatına taşan duygular, ilişkiler, sorunlar, ,mutluluklar, güzellikler...”
Nefes alabilmenin kolay yollarını bilsek bile işe yaramadığı zamanlar oluyor ki Aydan Şener, sahnede daha ilk dersinde eli ayağına dolaşmış, sesini kontrol edebilmekte hayli zorlanan ilk öğretmen izlenimi uyandırıyordu. Oysaki Anadolu’nun ücra köyü Zeyniler’e yaralı, inatçı bir âşık; idealist bir öğretmen olarak kendi isteğiyle gittiğinde heyecanını cesaretinin perdesiyle nasıl da örtebilmişti...
Seyirciler arasından yöneltilen sorularla heyecanının dev dalgaları durulmuş gibiydi artık.
İçlerinden biri
“ Eğitim adına; okumaya gücü yetmeyen, kitap defter alamayan çocuklara karşı bir projeniz oldu mu ?”diye oldukça geçerli ve gerekli bir soru yöneltti Çalıkuşu’na.
Aydan Şener de elbette ki memleketin okuyup yazanlarla kurtulacağına inananlardandı, “Kendi adıma bir şeyler yapıyorum .” diye yanıtladı.
Köy Enstitülü bir babanın kızı olan Aydan Şener, kendisine miras kalan Çalıkuşu lakabının bilinci ve sorumluluğuyla vermişti bu yanıtı. Ne çok Muniseler görmüştüm ben de derste, sırada... Eğitimin de her şey gibi pahalıya mal edildiği şu zamanlarda bir anne- babanın evladına, bin bir umut olabiliyorsa eğer bütün Feride öğretmenlerin hayata emanet ettiği mutlu ve başarılı çocuklar, gençler hep olacaktır.
ÖLMEZ AĞAÇTA ÖLMEZ KUŞ
Sorular uçuşadururken sağdan soldan ben mottomu düşünüyorum: “Sanat da sanatçı da fayda yanlı olmalıdır.”
Yücelirken gökyüzüne doğru değil yere doğru yücelmeli, demiyor muydu şair?..
Kulaklarımda Tuncel Kurtiz’in dağ şarkısı ile ayrılıyorum Edremit’ten.
Sırtların senin sağlamdır
Mis kokan orman çamdır
Kırların yeşil serindir
Her zaman KEYFİN tamdır
Hoşça kal EDREMİT..