Şimdi bozgunlardayım
Ve sevdamı çıkarıyorum mezada
Hangi gelişin, suallerime cevaptı ki?
Gidişlerini sorgulayayım.
Bir kapı aralığı bıraktın ya giderken
Ne ben çıkabildim
Ne de sen girebildin...
Hüsranlı acıların eşiğinden
Ve şehrimin hasret kaldırımları
Özlemini, gidişini, yaslı yüreğimi çarpmaktan
Her defasında kana boyandı
Kızıl saçlarımın kan kızılı tellerince
Kaçarcasına gittiğin
Bu yoksul gönül hanına
Bir illegal ateş düştü
Ne adımın, ne adının
Sevdamızın hükmü
Kalmadı bitti.
Hükümsüz sevdalara
Gebe dizeler sonsuza dek
Buğulu camda kalan
Çizdiğin yüreğime bakıyorum
Pervazında isli öfkem
Ve cam kenarına iliştirdiğin
Vefasızlık...
Neye boyasam, neyle silsem
Çıkmaz biliyorum.
Peki sen? Sen biliyor musun?
Maviliklerinde boğulduğum
Suçum neydi?
Hangi cezayı kesmişti
Acımasız yüreğin yüreğime?
Hangi kızıl kadının bakışlarında
Göz değmelerin?
Gaddar kızılı yüreğini
Hangi ellerde tesellide ellerin?
Ve kimlerin teninde
Yokluğuma adaklık mumlar
Çıra misali yaktığın?
Artık her yer zifiri karanlık
Mazgallarından ölüm kokusu sızıyor yüreğimin
Bu kokuda tükeniyor bitiyor senli nefesim
Günahlarına esarette ruhum
Sende şeytan olmuş melekliğim
Kör artık yaşlı gözlerim
Ve lavlı küfürlü sözlerim
Bağışla...
Çünkü seni affetmeyeceğim
Affedişlerimi şeytana azık yaptım
Haberin olsun.
Hem de yüzyıllık kaville... Tülay önder
Tülay Önder 26/09/2013 20:01