“BOP VE PROXY WAR”
Size; bir kitaptan bahsedeceğim. Eski CİA ajanı ve Amerika’nın Türkiye Masası şefi Graham E. Füller’in yazdığı “Türkiye ve Arap Baharı” kitabı, Amerikan’ın Büyük Orta Doğu Projesi BOP’un hedeflerini, dönüştürmek istediği yapıları ve yönetimleri, parçalamak ve bölmek istedikleri ülkeleri, açık açık fütursuzca yazıyor.
Yine bu kitabın 97. sayfası 5.Bölümünde, “Otoriteryenizm ve Kemalist Ruh” bölümünün ismi; ‘Askeriyenin Kışlaya Geri Döndürülmesi.’
Geçmişte yaşanan; Ergenekon, Balyoz ve sözde Casusluk davaları ile ‘Türk Ordusunun’ küçültülerek, kitapta bahsedildiği gibi
‘Kışlasına’ geri döndürülmesi, bugün nihai hedefine ulaşmış görülüyor.
Bu sürecin en önemli ayağı ise maalesef Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ’un; ‘Genelkurmay Kozmik Odası anahtarının’ savcılara verilmesiydi. Genel Kurmay eski Başkanı Başbuğ; o anahtarı vermeyecekti. Ya kafasına ya da onlara sıkacaktı! Bunu yapamadı!
G.E. Fuller’in Türkiye ve Arap Baharı kitabının Türkiye için yazılan bölümlerini size; üç cümlede özetlemek isterim.
1-Atatürk: Atatürk ‘ü yok saymak, bitirmek.
2-Cumhuriyet: Çağdaş modern ve laik Cumhuriyeti yok etmek.
3-Ordu: Türk Ordusunu küçültmek, zayıflatmak ve işlevsiz kılmaktır.
Emperyalist proje olan BOP, bugün tüm hızıyla devam ediyor. Ateş her yerde. Ve en önemlisi, Yahudiler için “Vadedilmiş Topraklar” giderek genişliyor.
Kadim coğrafyada; Yahudilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık var olduğu tarihten bu güne; güç, liderlik ve zenginlik savaşları yaşandı. Tabi 2.Dünya Savaşı sonrası bölgede petrolün varlığı, Amerika’yı dünyada “Başat Güç” yaptı.
Coğrafya; din, mezhep ve milliyetçilik söylemleri ile şekillendi.
Müslümanlar, Yahudiler ve Hristiyanlar arasında yaşanan çıkar savaşları bölgenin sınırlarının değişmesine neden oldu. Bugün yaşananlar da bu politikanın eseridir.
Yahudiler; ‘Orta Doğu bize vaat edilen topraklar. Bu topraklarda, Yahudi bir Kralın yönetiminde bölgeye ve dünyaya hakim olacağız ve yöneteceğiz’ dürtüsü, inancı ve para gücü ile hareket ediyor. Ayrıca; dinsel, mezhepsel ve bölgesel anlamda; böl, parçala ve yönet politikaları BOP Politikaları ile çakışıyor.
Bölgede; İsrail’in genişlemesi, büyümesi ve Akdeniz’e çıkması hem onun hem de Amerikan’ın çıkarları ile uyuşurken, Akdeniz’deki enerji kaynakları onlar adına hayati önlem taşıyor.
Tek dünya devleti. Tek dil, din ve mezhep yine ileride yaşanacak, kuzey kutbunda buzulların erimesi sonrası oluşacak iklimsel felaket sonrası “Mezopotomya” topraklarında, yeni bir yapının inşası bu projeyi güncel kılıyor.
Yahudiler; dinsel ve mezhepsel anlamda, bölgenin tek sahibi, patronu olarak kendilerini görmeleri yine kendi kitapları ve inanç biçimlerinde saklı olup; Talmud ve Goyim yasalarında da bunu açıkça görüyoruz.
Bu nedenle kendi din anlayışları, BOP Projesinin diğer yönüdür.
Çünkü Yahudilik; kendi dini ve inançları dışında bütün dinleri, inançları, mezhepleri red etmektedir. Onları kabul etmez yok sayar. Yok saymakla kalmaz. Bugünkü gibi parçalar.
Görülen ve bilinen; güç, iktidar, zenginlik, petrol ve dünya hakimiyeti ise görünmeyen yüzü dinsel, mezhepsel Yahudilerin ve 1948 de kurulan İsrail’in büyümesi, genişlemesi ve dünyaya hakimiyet projesidir.
Bu gün ise AMERİKA arkasında FED gücü (Yeşil Kağıt-dolar) ile bölgeyi Proxy War (Vekalet Savaşları) ile şekillendiriyor.
Çünkü; Amerikan Merkez Bankası 8 Yahudi ailenin elinde. Yahudi sermayesi ve lobisi BOP Projesi ile hem ekonomik hem dinsel ve mezhepsel hem de İsrail’in büyümesi adına Yeşil Kağıdı (Dolar) fütursuzca kullanarak, dünyayı şekillendiriyor. Bu na da Yeni Dünya Düzeni “New World Order” deniyor.
Yeni düzen, yeni yapı, azaltılmış insan sayısı, çoğaltılmış robotlar, yapay zeka ile yönetim, yarı insan ve yarı robot materyaller ile donatılmış dünya ve bölge, kısacası dünyayı yöneten “Küresel Baronların” bu anlamda dünyayı tamamen ele geçirme politikasıdır.
Çünkü; ileride yaşanacak küresel iklim felaketi sonrası dünyada bu anlamda ikinci kavimler göçü yaşanacak olup, kuzey kutbunda buzulların eriyerek denizlere karışması sonrası, okyanusa kıyısı olan ülkelerin toprakları da sular altında kalıp, yok olacaktır.
Bu nedenle; Mezopotamya coğrafyası ileride yaşanacak ve sığınılacak coğrafya olarak, bu günden Amerika tarafından dizayn edilmektedir. Tabi FED yani Yahudi sermayesi ile.
Bu gün şu bir gerçektir ki; BOP gemisi karasularımıza girmiş, yakın zamanda limanımıza yanaşmak isteği onlar için nihai hedeftir.
BOP’un amacı bölgesel anlamda bizi de içine alan bir coğrafyanın, yeniden dizayn edilmesidir. O nedenle çok dikkatli olmayız.
2004’te ABD Başkanı Bush, BOP Projesini açıklarken; Arap halklarına özgürlük, zenginlik, eşitlik ve yeni yaşam koşulları, kadın hakları, insan hakları ve ileri demokrasi götüreceğiz söylemi bugün; aslında kan ve gözyaşı, yok edilmiş insanlar topluluğu görmekteyiz.
Arap Baharı aslında; Orta Doğu coğrafyasında emperyalizm kışı ve kasırgası olarak esmektedir. Bunun neresi bahardır. Yaşatılan insanlık dışı katliamdır.
Bu proje bizim çağdaş, modern hukuk devletimizin, Cumhuriyet ve laik yapısını tehdit olarak görmektedir. Buna karşılık bu projeyi bizde, bize karşı yürütülen tehlikeli bir proje olarak görüyoruz.
Çünkü yıllardır; PKK ve yakın zamanda FETÖ terör örgütünün bizleri yıpratmak için ortaya koyduğu mücadeleyi görüyoruz, biliyoruz ve yaşıyoruz. Bunların hepsi Proxy War, yani Vekalet Savaşlarının ürünüdür.
Bizleri yönetenlerinde bunları görmesini istiyoruz. Gördüğüne inanıyoruz. ABD ve İsrail emperyalist duygularıyla birlikte hareket ederken, Vekalet Savaşları ile başka güçleri kullanıyor. O nedenle çok dikkatli ve uyanık olmalıyız.
Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur. Yine bizim için Atatürk’ün ‘Yurtta Sulh, Cihanda Sulh’ söylemi önemlidir.
Eski Başbakan Davutoğlu, hayalperest yaklaşım ile ‘Emevi Camiinde namaz kılacağız’ diyordu. Dün Suriye’de kimin namaz kıldığını gördük.
Bu işin şakası yok. Aynı zamanda başka Türkiye’de yok.
O nedenle; içte ve dışta ayakları yere basan politika ile güçlü ekonomi, güçlü ordu, ayrışmamış iç yapı ve en önemlisi iç dinamiklerimizi bozan mülteci ve sığınmacı politikalarının bir kez daha gözden geçirilerek, hayal kurmak yerine ayakları yere basan sağlam ve işlevsel politikalar ile yolumuza daha güvenli bir şekilde devam edeceğimize inanıyorum. İnanmak istiyorum. Çünkü; BOP Gemisi artık karasularımızda.
Eski CİA Ajanı ve Türkiye Masası Şefi G.E. Fuller’in “TÜRKİYE VE ARAP BAHARI” kitabının ana felsefesi şuydu!
Böl, parçala, yönet; ya da yok et.
Dün Suriye yönetimi yani Esad zalimliği sona erdi. Ancak; Suriye bu saatten sonra dinsel ve mezhepsel iki, üç parçaya bölünecektir. Yine Suriye’yi ele geçirenler; Esad yönetimini aratır, daha dinsel, daha baskıcı ve daha faşizan yönetim sergileyeceğini görebiliriz.
Arap Baharı; Yahudilerin hayallerini gerçekleştirmek için BOP Projesini aparat olarak kullanırken, coğrafyayı ateşe vererek, kan ve gözyaşı döktürmeye devam ediyor.
Yapabileceğimiz en önemli şey; Cumhuriyetimize sahip çıkmaktır. 29 Ekim 1923’ten itibaren bağımsız yaşayan Türkiye Cumhuriyeti gücü, yapısı, ATATÜRK ‘ün ruhu ve sarsılmaz ilkeleri ile sonsuza kadar yaşayacaktır.
Stratejik ortaklık diye bir şey yoktur. Ülkelerin çıkarları vardır. Amerikan’ın ve İsrail’in çıkarları bizim çıkarlarımız ile hiç uyuşmamaktadır.
Onlar emperyalist duygularla hareket eden ve dünyayı yakıp yıkmaya dinsel, mezhepsel ve yeni dünya düzeni kapsamında parçalayıp yok etmek isteyen, gözü dönmüş insanlardır.
Biz ise barış yanlısıyız, savaş istemiyoruz. Uyanık ve dikkatli olalım.
Can EMRE09-12-29-024