Yaşayacağın yer, aile, zaman ve mekan hatta coğrafya, tercihin dışında sana sunulan hatta fikrin bile sorulmayan önemli yaşamsal parametrelerdir.
Dünyaya gelişini, aileni, coğrafyanı sorgulamak ve anlamak için bile beş, altı yaşlarına gelip kendini tanıma sürecine vardığında, muhakeme yeteneğin o zaman gelişir.
Sonra, sorgulamaya başlarsın! Şartlar senin için uygun değilse, ergenlik ve gençlik dönemlerinde bu döngüden çıkmak, coğrafyanı hatta aileni bile değiştirmek istersin. Mücadelen de böyle başlar.
İçinde bulunduğun girdaptan çıkmak, karabasanlarından kurtulmak, yaşadığın coğrafyadan kaçmak için savaş verirsin. Herkes bu savaştan zaferle çıkamaz.
Varını yoğunu ortaya koysan da, başarılı olamayabilirsin. Sonunda olduğun yerde her şeyi kabullenip, hayatını idame ettirirsin.
“ASİYE” gibi...
Hayat acımasız, vicdansız, sinsi bir yılan gibi en savunmasız ve güçsüz anında seni zehirleyerek, yaşamını alt üst edebilir. Çare ararsın. Ama nafile her zaman bu girdaptan çıkamaz, sonunda pes ederek yaşamına devam edersin.
“ASİYE” gibi...
Vitrinde şahane bir ayakkabı beğenirsin. İçeriye gidip denemek istersin. Sen, 44 numara giyiyorum dediğinde satıcı, 44 numara kalmamış ama bizim kalıplarımız geniştir. Size bizim kalıplarımızın 43 numarası olur, onları getireyim siz onları deneyin, olacağına eminim der.
Olmaz deseniz de, satıcı ısrar eder. Çünkü sizin o ayakkabıyı beğendiğinizi hissettiği için satmak uğruna, size 43 numarayı getirir. Giyersiniz, sonuçta olmaz. Mühim olan kalıp değil, ayakkabının numarasıdır. 44 numara ayakkabı giyen, 43 numara ayakkabı giyebilir mi?
Mümkün değil! Zorlamamın bir anlamı yoktur.
43 numaranın olmadığını gören satıcı bu kez. Bunun elimde 45 numarası da var. İçine kalıp koyayım onu da deneyin der.
Yine olmaz deseniz de, artık ayakkabı ayağınızdadır. Ama arka topuk kısmından bileğinize bol gelir, yürüyünce ayağınızdan çıkar. Zorlamanın da, bir anlamı yoktur. Sonuçta, 44 numara ayakkabı giyen 43 numara ya da 45 numara ayakkabı giyemez.
Biri küçük tür. Diğeri ise büyük.
Dar ya da bol gelir. İşte hayatta böyledir.
Bazen, ne kadar mücadele ederseniz edin içinde bulunduğunuz girdaptan çıkamazsınız. Etrafınızda sanki görünmeyen teller, zincirler, kapanlar, sizin ortam dışına çıkmanıza engeldir.
Bu hayat, mekanı, zamanı, aileni ve coğrafyanı sen seçmesen bile daha sonra buradan çıkmanıza müsaade etmeyebilir. Başaramazsınız. Yenilirsiniz. Sonunda pes ederdiniz.
“ASİYE” gibi.
Peki, Asiye nasıl kurtulur?
Asiye de, bulunduğu ortamı istemez. Hayatını değiştirmek için çok mücadele eder. Gitmek ister. Uzaklaşmak ister. Çabalar. Uğraşır. Ama sonunda yenilir ve annesi gibi olur! Tabi içinde bulunduğu toplumda onu darmadağın eder.
Hayatta böyledir! Acımasız...
İstemeseniz bile bazen bulunduğunuz ortamdan, aileden ve coğrafyadan çıkamazsınız. O zaman çaresizce içinde bulunduğunuz düzeni kabul eder, bu kez düzenin çarkları içinde sizde ezilir, erir gidersiniz.
Aşamazsınız tabuları.
Yıkamazsınız engelleri.
Çaresizliğiniz o zaman sizin kaderiniz olur.
Bazen coğrafya kader, bazen de değildir. Mücadele başarı getirebilir. Belki de getirmeyebilir!
Her coğrafya da onlarca, yüzlerce hatta binlerce ASİYE ve ASİYE’LER vardır.
44 numara ayakkabı bulamadığınız için eski ayakkabınız ile hayatınıza devam edersiniz. Onun da tabanı, delinene kadar!
Peki ya sonra?
ASİYE başaramadı. Yenildi kaderine razı oldu.
Peki, tabanı delik deşik olmuş ayakkabıları giymeye, devam mı edeceksin? Hiç mi yok, 44 numara ayakkabı?
Peki, hiç mi başaramayacağız? ASİYE gibi pes mi edeceğiz?
Ya da 44 numara ayakkabı aramayı bırakacak mıyız?
Altı delik, su alan, dikişleri patlamış ayakkabıyı giymeye devam mı edeceğiz? 44 numara ayakkabı aramayı bırakacak mıyız? Yaşananları, kurguları, oyunları görmezden mi geleceğiz? Kabullenecek miyiz?
HAYIR.
Onlar gibi olmaya gerek yok. Olamayız da. Ama ASİYE kaybetmiş olabilir. Ama başka yerlerde kazanan ASİYE’ler mutlaka vardır. Yine başka dükkanlarda 44 numara ayakkabı seni beklemektedir. Aramaya son mu vereceğiz?
Kim almış? Bütün 44 numara ayakkabıları. Kim stoklamış? Kim seni yırtık pırtık, tabanı delik deşik olmuş ayakkabıya mecbur bırakmış? Bunları sorgulamalıyız! Seni, kim aç bırakmış? Fakirleştirmiş. Bunları öğrenmeyecek miyiz?
Hayat yaşarken öğretiyor zaten!
Sor, sorgula, düşün!
Yoksa Asiye gibi olursun!
ASİYE nasıl kurtulur?
ASİYE kurtulamadı!
Peki ya sen?
Mücadele etmezsen, savaşmazsan, sineye çekersen, kaderine razı olursan, ASİYE gibi olursun.
O zaman?
Sor ve sorgula!
Ben neden böyleyim?
ASİYE nasıl kurtulur?
O kurtulamadı. Ama sen kurtulmak için mücadelene devam et. Mutlaka karanlığın vardır bir aydınlığı.
Sor, sorgula, bu gün neden böyleyiz?
Neden böyleyiz?
ASİYE’ mi olacağız?
Yoksa, her şeyi yenip, aydınlığa mı çıkacağız?
Cevap sende!
Can EMRE