CaNeMrE

Tarih: 16.10.2024 14:57

ATANANLAR VE SEÇİLENLER

Facebook Twitter Linked-in

Kamu’ da veya özel de bazı işlerde; nitelik, diploma, yeterlilik ve işin özelliğine uygun bilgi, tecrübe ve donanım aranır. Hatta; sınav şartı da, vardır. Sonrasında tabi mülakat. 

Peki torpil? Elbette vardır. 

Öğretmenlik, Bankacılık, Avukatlık, Noterlik, Aşçılık vs. gibi mesleklerde, bunlar aranır. 

Belediye’nin hukuk departmanına, Avukat ararsın. Ya da, yemek firmasının başına Gıda Mühendisi ve diplomalı bir aşçı aradığın gibi. Hukuk departmanına diş hekimi atamazsın. Hukukçu atarsın. 

Ama burası Türkiye! 

Herkes her yere, atanabiliyor o başka!?

Siyasetçileri, Vekilleri, Başkanları nasıl seçiyoruz? Hangi kriterlere göre?  Onların  “know how’ larına” bakıyor muyuz? 

Hayır.

Çünkü onları biz seçmiyoruz. Genel Başkanlar tercih ediyor, bizde tercih edilenleri yine tercih ederek, onaylıyoruz. 

Çift dikiş gibi.

Daha sonra sandığa gidip; A ya da B ‘ye oy atıyorsun. Bu kadar! Yani sen tercih edileni yine tercih etme, durumundasın. Bunun adı da ‘demokrasi’ oluyor.

Atananları tercih ederken, belki elin gitmiyor. Yüreğin el vermiyor. Yine de, tercih etme zorunluluğun oluyor.

Hatırlarsınız! 

Cumhurbaşkanı çatı adayı olarak bir zamanlar; CHP ve MHP Ekmeleddin İhsanoğlu’nu tercih etmişti. Sonra paşa paşa gidip oy verildi.  

Öyle olmadı mı? 

Siyaset, böyle işte! 

Lider, tek karar verici...

Kısacası ülkenin ve şehrin kaderi, liderlerin iki dudağı arasında.

Yaşanan demokrasi bayramı sonunda, gücü eline geçirip iktidar olunduğunda; bir bakıyorsun ki? Güç zehirlenmesi ya da sarhoşluğu yaşıyorsun.

Sarhoşluk derken, alkolün beynini ele geçirerek, ne yaptığını ve söylediğini bilememe hali...

Ayılınca; ben sarhoştum! Ne dediğimi, ne yaptığımı bilmiyordum desen de; tarih ve tarihin tozlu sayfaları unutmaz. 

Arşiv, güç zehirlenmeleri ve sarhoşluklarla, ne söylediklerini bilmeyenlerle dolu. 

Bir bakmışsın geriye; meydanlarda el ele verip, motorları mavi denizlere süreceğiz, hep birlikte tarih yazacağız diyenleri, hakikaten tarih yazmış oluyor.

Seçilenlerin görevi. Yaşadığı şehre değer katmak. Gelecek nesillere yaşanabilir kent bırakmak. Kültürüne, sanatına, doğasına, denizine, insanına, esnafına ve çevresine sahip çıkarak, kent dokusunu koruyarak; sulh içinde yaşanmaktır.

Atananların ise böyle bir kaygısı yoktur. Sonuçta Genel Başkan tercihi olarak listelere konur. Tercih edilir ya da edilmez. Sorumluluğu Genel Başkanına karşıdır.

Mesela; siz?

Safranbolu’nun tarihi dokusuna, evlerine, dokunabilir misiniz? 

Ya da Beypazarı’nın kültürel mirasına? Tarihi binalarına el koyabilir misiniz? Çehresini bozabilir misiniz?

Duyamadım sizi?!

Evet mi? Hayır mı?

Tarih; hem doğruları hem de yanlışları yazar, unutmayın!

Can EMRE


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —