Aydınlık ile karanlığın kavgası
Türkiye, savaşı, kavgası eksik olmayan bir ülkedir. Bu kavga bana hep, karanlık ile aydın’ lığın kavgası gibi gelir.
İnsancıllar ile çıkarcıların, merhametliler ile acımasızların, iyiler ile kötülerin bir kavgası...
Böyle diyen Yunuslar ile onu sigaya çeken Molla Kasımların kavgası. Pir Sultanlar ile Hızır Paşaların kavgası.
Ne yazık ki Türkiye bir yalan dolan memleketi.
Duruma göre tavır almakta üzerimize yok.
Rüzgar ne tarafa eserse o tarafa kıvrılırız, güç kimden yanarsa onun borusunu öttürürüz.
İşimize gelirse bir elin nesi var iki elin sesi var deriz. İşimize gelmezse nerde çokluk orda .okluk deriz.
Malı götüremiyorsak azıcık aşım kaygısız başım. Fırsatını bulursak atın ölümü arpadan olsun. Devletin malı deniz... deriz.
İyi insan lafının üstüne gelir diye o insanın yüzüne gülümseriz.
İti an çomağı hazırla, keçinin istemediği ot diye o insanın arkasından konuşanda biziz.
Eğri oturalım doğru konuşalımla doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar diyende biziz.
İyilik yap denize atla, merhametten maraz doğar diyerek o sağlam duruştan bu yamuk duruşa anlık geçiş yapanlar da biziz.
Dost kara günde belli olur, düşenin dostu olmaz.
Gün doğmadan neler doğar, perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.
Cana geleceğine mala gelsin deriz, o mal için canımızı veririz.
Zararın neresinden dönülürse kardır deriz, ardından battı balık yan gider diyenlerde biziz.
Kısacası aydınlık ile karanlığın kavgası.
Bu kavganın en önemli kilometre taşları hep aydınlar olmuştur.
Nazım hikmet gibi büyük şair dünyaya kocaman bir yürek olarak gelmiş ve ömrü boyunca bu yürek insanlık için, dostluk, kardeşlik için çarpmış.
Ve hepimizin bildiği gibi ‘’karanlık’’ bu büyük insanın hayatını paramparça etmiş.
Nazım Hikmet ve niceleri bu karanlık zihniyetin kurbanı olmuştur.
Böyle eğitimli adamların karşısına çıkamayacak küçük adamlar, mercimek beyinlerinden çıkan iftiralarla eğitimli kişileri taşlamaya devam ediyorlar.
Ellerinde devlet, hükümet, basın, servet, silah var.
Eğitimli kişilerin ise elinde bir tek kalemi. O kalemi de ellerinden almak için olmadık çamur atıyorlar.
Eğitimli kişiler hep Yunusların, Şeyh Galiplerin, Bakilerin, Nefilerin, Pir Sultanların yanında yer alır.
Onların hayatını parçalayanlar ise isimleri hatırlanmaz ve tarihin çöplüğüne atılır her zaman.
Kısacası aydınlık ile karanlığın hep kavgası olmuş ve olmaya da devam ediyor.
Aslolan sizler hangi tarafta yer alacaksınız?
Aydınlık tarafında mı?
Karanlık tarafında mı?
Merhametlilerin tarafında mı?
Acımasızların tarafında mı?
İnsancılların tarafında mı?
Çıkarcıların tarafında mı?
Doğruların tarafında mı?
Yalanların tarafında mı?
Bizlerin tarafı belli bizler hep aydınlık tarafı seçtik o yüzdendir çilemiz bitmiyor.
Aydınlık tarafın yolu hep dikenlerle doludur.
Bu yolda yürümek yürek ister, doğruluk ister, adamlık ister, çile ister, merhamet ister, şan, şöhret, paranın geçmediği yoldur bu.
Onun için çok az insanın seçtiği yoldur bu.
"Herkes dönsün ben dönmezem yolumdan." diyerek bu doğru yolu seçenlere selam olsun.
Eğitimci Yazar
Soner Atabek