FAZİLET KIRTAY (POSTALLI DENİZ KIZI)

Tarih: 23.11.2023 20:18

AYNANIN ARKASINDAYIM

Facebook Twitter Linked-in

Teneffüs zili çalınca her zaman ki gibi tüm öğrenciler sınıfı hızlıca boşaltmış, koridorlarda öğrenci seli başlamıştı. Benim aklım ilk teneffüste bitiremediğim sandviçimdeydi. O sabah kahvaltı yapmaya fırsat bulamamış, ilk otobüse zar zor yetişmiş az daha servisi kaçıracaktım. Bir saatten fazla süren servis yolculuğu boyunca sabahları uyur, okul çıkışı dönüşte kitap okurdum. Aceleyle hazırlayıp çantama attığım sandviçte ki domateslerin suyu patlayan poşetten çantama akmış, onu temizlemekle geçen teneffüs zamanı sandviçimi bitirmeye yetmemiş; içim el vermeyerek peçeteye sarıp dolabıma koymuştum. 

İkinci teneffüste bir kaç lokmada biten sandviçime eşlik eden çayımı yudumlarken öğretmenler odası kapısını çalmadan aniden açan öğrencime “gel bakalım” dedim. “ Hocam, siz gelir misiniz? “ dedi. Anladım ki mevzu derin. Sandviçimin son lokmasını ağzıma atıp, sıcak çay kupam elimde öğrencimin arkasından okul bahçesine çıktım. Aslında konuyu az çok biliyordum ancak onu dinleyerek eksik parçaları tamamlamak istiyordum doğrusu. Birlikte okul bahçesinde ki kamelyaya giderek, yerel yönetim tarafından hediye edildiği belli olsun diye üstü damgalı ahşap banklardan birine sessizce oturduk. 

Sakindi; ama içinde ki fırtınayı gözlerinde görüyordum. En az 6 knot şiddetinde diye düşünürken, o içindekileri boşaltmaya başladı. Onu dinlerken bir ayna gibiydim, sıkılmış yumruklarını görünce benimde ellerim birden yumruk olmuş; kızgınlıktan kısılan gözlerini görebilmek için bende gözlerimi kısmaya başlamış; onun titreyen bacaklarını taklit etmemek için bacak bacak üstüne atarak baskılamıştım ayna dürtümü. Derslerde uyuyan, sınavlarda çoğu zaman bir iki soruya yanıt vererek neredeyse boş kâğıt veren, teneffüslerde hiç dışarı çıkmayan, çoğu öğretmen arkadaşımın okulu bıraksa umurunda olmayacağı öğrencimin anlattıkları benimde ortak yaralarımı deşip kanatmıştı.

 “Sizden başkasına güvenemem” deyince; aldığım sorumluluğu bilsem de artık onun dümen suyuna girmiştim. İlk sınav kâğıdını okuduğumda yazısının ne kadar itinalı olduğunu düşünmüş sadece bir soruya verdiği uzun yanıtı okudukça bildiklerini böyle yazabilen birinin diğer sorulara niçin yanıt vermediğini sorgulamıştım. Banktan kalkarak usulca sınıfa yürürken artık o boş kâğıdın sebebinin dolu geçen geceler olduğunu biliyordum. Boyu 1.85 olsa da yükünün ağırlığının onu daha kısa gösterdiğini fark ettim önümde yürürken. Başarının tadını alsa omuzları daha dik yürüyebilir gibi geldi; kafamda onlarca plan dolaşırken. 

İlki konulu bir şiir yarışmasıydı. Birkaç kez yazıp sildi, şiirinin mükemmel olması için. Defalarca internete girip kontrol etti intihalden korktuğundan. Eseri ödüle layık görülünce plaketini almak için sahneye çıktığında tir tir titriyordu ama kamelyada ki titreme gibi değildi. Bense ön koltukta izledim onu gözlerim sulu, gururla. Ailesinden kimse gelmedi törene, bilmedi ödül aldığını. 

“Benim aynam oldunuz “ dedi. Ödül aldığı şiirinden bir mısra idi.

Ben aynanın arkasındaydım oysa. 

F.K.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —