Hoş buldum Bandırma mavisi, Bandırma tostu, Bandırma insanı…
Yetişkin sayılıp gurbete gidince içinize bir taş oturur, zaman geçtikçe taş büyür, yaş aldıkça saçlarınıza aklar düşer, en ufak bir anı yüreğinizi acıtır. Her konuşmanızda “Eeh, çocuklar okulu bir bitirsin, dönüş başlar” diyen cümleler, kahve yanında sunulan su gibidir, ayrılmaz ikili!
Erdek, gençliğimin hikâye başlangıcıdır. Bandırma ise hikâyemin gelişme ve sonuç bölümünün kahramanıdır.
Annem bana özlemini anlatırken, “Kuş olsam, yanına uçsam” derdi. Çok önemsemedim o zaman ama şimdilerde sıkça kullanır oldum. Bir kuş olsam! Niye gençliğimizde gurbet, altın tepside sunulur insana, anlamış değilim. Gurbet, karın tokluğu güzel de duygusal diyetimiz ne olacak? Yıllarca kredi ödeyip alınan arabalar, evler hayatımızı esir almış. Karnının tokluğu güzel de yabancısın, hep uzaksın sevdiklerine. Büyük sofralarda, o kalabalık, ancak AVM yemek katlarında, “öz çekim” sırasında kayda alınan masalardaki insanlardan ibaret.
Gitmeyin gençler, kalın Bandırma’da. Ben, sen, o gittik ve şimdi gelmek için uzun ve sancılı plan hazırlıyoruz.
“İş olanağı az” diyenlerin seslerini duydum sanki.
Sahneye çıkınca oynamak için kendimize eğlenerek yer açarız. Yaşam, zaten bir tiyatro! Düşün bak, fikirlerine sen bile hayran kalacaksın. Çal kapıları, proje götür, sunum yap. Bandırma için yapacağın işleri sesli anlat. Yılma sakın, kapı kapanmaz, aralık bırakılır, sen devam et çalmaya! Gurbette yıllarca hasret büyütürsün. Bankaların faizleri hayallerini saklar. Aldığın bir mal, gençliğini geri getirmez ki!
Şimdi geçmişe gitme olanağım olsa her sabah kendim için yürürdüm, deniz kenarında. Kuşlara ekmek götürürdüm. Meydandan salçalı bir tost alıp, banklarda oturarak, boş gözlerle denize bakardım. Uzaklardan bir gelin gibi süzülerek gelen deniz otobüsünü beklerdim. Balık tutanlara “rastgele” derdim. Kafamı uzatıp, kovalarına bakardım. Etraftaki kedilerle kalan tostumu paylaşırdım. Sonra da yaşadığım o dakikalara şükredip, kalabalığa karışırdım.
“Bandırma gelini” olarak bundan sonra evinize, iş yerinize yazdıklarımla konuk olmak isterim.
İlk yazımda, Bandırma’ya sevgimi, özlemimi dile getirmek istedim. Yaşamın bu kadar zorlaştığı günümüzde hepinize kocaman sevgi dileklerimi sunuyorum.
Bu yazımı okuduğunuzda, lütfen benim için ilk fırsatta sahile gidin. Durun, bitmedi. Meydandan salçalı bir tost alın benim için ve kalanını can dostlarımız kedilerle paylaşarak, o anı ölümsüzleştirin, en fiyakalısından fotoğrafınızı atın, bu yazımın altına.
Ne diyoruz. Uzaklaşma, kal ve sevdiklerine sarıl!