İrfan AYDINOĞLU -SİSMİK KALEM


BEKLENEN İSTANBUL DEPREMİ´ NİN 1509 KIYAMET-İ SUGRA ( KÜÇÜK KIYAMET ) DEPREMİ İLE BENZERLİĞİ YADA FARKLARI.

BEKLENEN İSTANBUL DEPREMİ´ NİN 1509 KIYAMET-İ SUGRA ( KÜÇÜK KIYAMET ) DEPREMİ İLE BENZERLİĞİ YADA FARKLARI.


İTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü´ nden Prof. Dr. Cenk Yaltırak, beklenen İstanbul Depremi´ nin Kıyamet-i Sügra adı ile anılan ve Küçük Kıyamet anlamına gelen 1509 İstanbul Depremi´ nin tekrarı şeklinde olacağını ileri sürüyor.

/resimler/2016-11/10/0816450036905.jpg

Prof. Dr. Cenk Yaltırak bunu neye dayanarak söylüyor? Stres hesabına bakarak söylüyor.

Dünya çapında ünlü İngiliz tarihsel depremler konusunda uzman Nickolas Ambraseys´ e göre 10 Eylül 1509 İstanbul Depremi (adından da anlaşılacağı gibi) çok büyük bir deprem. Kuzey Anadolu Fay Zonu´ nun ( KAFz) Bolu´ nun batısından Saroz Körfezi´ ne kadar olan kısmı tek bir seferde kırılmış. Bu depremin büyüklüğü 7,9 magnitüde ulaşmış olmalı.

Acaba bizim şimdi beklediğimiz İstanbul Depremi için de durum aynı mı? Olaya olası İstanbul Depremi´ nde kırılacak fay hattının uzunluğu açısından bakacak olursak güncel durumun oldukça farklı olduğunu anlarız. Nickolas Ambraseys´ e göre 1509 Depremi´ nde kırılan fay hattının uzunluğu yaklaşık 500 km. yi buluyordu.

Beklenen İstanbul Depremi´ nde ise en kötü senaryo olarak Yalova-Altınova´ daki Osmangazi Köprüsü´ nden Gökçeada Açıkları´ na kadar olan fay segmentlerinin tek seferde kırılma olasılığı olduğu varsayılırsa yaklaşık olarak 330 km.lik yüzey kırığının meydana gelmesini bekleyebiliriz.

Bunun anlamı olası İstanbul Depremi´ nde Altınova-Bolu arasındaki yaklaşık 170 km. lik bir kısmının yeniden kırılması beklenmiyor. Yalova-Altıova ile Efteni Gölü arasında kalan yaklaşık olarak 130 km.lik bir kısım 17 Ağustos 1999 Kocaeli Depremi´ nde, Gölyaka ile Kaynaşlı´ nın doğusuna kadar olan yaklaşık 45 km. lik kısım ise 12 Kasım 1999 Düzce Depremi´ de zaten kırılmıştı.

Demek ki kırılmaya aday fay hatlarının uzunlukları farklı. Bu durumda Prof. Dr. Cenk Yaltırak´ ın dediği gibi 1509 İstanbul Depremi öncesinde bu fay hatları üzerinde biriken stres ile şu an oluşan stres de aynı değildir.

Yalnız arada şu ince nüans var, Prof. Dr. Cenk Yaltırak 1509 İstanbul Depremi´ nde depreme yenilerek kırılan fay hattının uzunluğu hakkında Nickolas Ambraseys´ den farklı düşünüyor. Prof. Dr. Cenk Yaltırak ? a göre KAFz´ nin 1509 İstanbul Depremi´ nde kırılan kısmı Akyazı ile Gaziköy arası olan 250 km.lik fay parçası. Cenk Yaltırak ? a göre Ganos Fayı ve Saroz Fayı 1509 depreminde kırılmamış kabul edilmiş.Kırılan fay parçasının kabul edilen bu uzunluğuna göre 1509 İstanbul Depremi´ nin büyüklüğü ise fay boyu-magnitüd ilşkisine göre 7,5 olarak alınmış.

Kişisel olarak Cenk Yaltırak ?ın bu görüşüne katılmıyorum. Çünkü Nicholas Ambraseys´ in ?Long-term seismicity of Istanbul and of the Marmara Sea region? ve? The earthquake of 1509 in the Sea of Marmara, Turkey? adlı makalelerinde o dönemde İstanbul´ da bulunup 1509 İstanbul Depremi´ ni bizzat yaşamış olan Avrupa´ lı prenslerin, tacirlerin ve papazların Avrupa´ ya gönderdiği mektuplara ve diğer çeşitli belgeli yazışmalara dayandırdığı makalesinde yıkımın Bolu´ dan Gelibolu´ ya kadar uzandığını çok açık olarak yazıyor. O döneme ait çeşitli Osmanlı belgelerinde özellikle yıkılan cami ve minarelerin onarımları ile ilgili harcama kayıtlarında ve bu onarımlar ile ilgili olarak camilerde yazılı olarak bulunan kitabelerden elde edilen bazı kanıtlar 1509 depreminin büyüklüğü hakkında önemli bilgiler sunuyor. Hangi caminin hangi paşa veye padişah tarafından kaç yılında onarıldığı, bu iş için kaç paralık harcama yapıldığı, ne kadar inşaat malzemesi harcandığı, kaç amele ve kaç ustabaşının ne kadar süre ile çalışıp kaç para yevmiye aldığının kayıtları tutulmuş.

Prof. Dr. Cenk Yaltırak : ?17 Ağustos 1999 Kocaeli Depremi´ nden sonra Marmara´da kırılması gereken 4 fay parçası bulunmakta. (Haritada 1, 2, 3, 4 şeklinde numaralandırılmış fay segmentleri) Bunların en doğusunda olan fay parçasında en son deprem 1509 yılında, İstanbul´ un güneyinde olan parça da 1754 de, Orta sırt kuzey fayında 1766´ da ve Tekirdağ-Marmara Ereğlisi arasındaki kısımda son deprem yine 1766´ da gerçekleşti. Marmara´ nın doğusunda bulunan fay hattında 7.7, İstanbul´un güneyinde olan kısımda 7.1, Orta sırt kuzey fayı üzerinde 7.4 ve Tekirdağ-Marmara Ereğlisi arasındaki fay hattında da 7.4 büyüklüğünde ( Mv ) deprem üretebilecek potansiyel birikime ulaştığı saptanmış durumda. Bu konuda yapılan en son araştırma da göstermektedir ki; Doğu Marmara´da bulunan fay parçası 1509 depremi ( İstanbul´ u yerle bir eden ve halk arasında "küçük kıyamet" olarak anılan deprem ) öncesindeki kırılma eşiğine gelmiş durumda. Ayrıca diğer segmentlerde de, Marmara´da arka arkaya meydana gelecek 3 depremin günümüzden itibaren gerçekleşme eşiklerini doldurmak üzere oldukları anlaşılmaktadır. Bu verilerden yola çıkarak "Olası depreme ne kadar yakınız?" sorusuna "her an olabilir" yanıtı verilebilir, bu durum tehdidin ne kadar yakınımızda olduğunu ortaya koyuyor.? diyor.

Bence Aletli Dönem´ de 1939 yılında Kuzey Anadolu Fay Zonu, Erzincan Depremi´ nde, tek seferde 380 km. lik bir yüzey kırığı oluştup, 7,9 büyüklüğünde bir deprem üreterek rüştünü ispat etmiştir. 
Bu örneğin dışında 1500 km. uzunluğundaki KAFz´ nin orta kısmı üzerinde meydana gelmiş olan ve pek bilinmeyen ikinci bir çok büyük deprem de Nicholas Ambraseys ve Caroline Finkel´ in 1988 yılında yazdığı ?The Anatolian Earthquake of 17 August 1668? makalesinde bahsedilen KAFz´ nin Amasya ile Erzincan arasında kalan yaklaşık olarak 500 km.lik kısmının tek seferde kırıldığı depremdir.

FAY GEOMETRİSİ TARTIŞMALARI.

Prof. Dr. Cenk Yaltırak Marmara Bölgesi´ nden geçen tek bir fay hattı değildir, fay hattının üç ana kolu vardır diyor. Bunun aksini iddia eden yok zaten. Kuzey Anadolu Fay zonu Mudurnu Vadisi´ nin doğusuna kadar çizgisel tek bir hat olarak devam ederken vadinin batısından itibaren saçaklanarak kuzey kol, orta kol ve güney kol olmak üzere üç ana kola ayrılır. Böylece katil faylar Marmara Bölgesi´ nin tamamına yayılarak tüm bölge için tehdit oluşturuyor. 17 Ağustos 1999 Kocaeli Depremi´ nden sonra Kuzey Anadolu Fayı´ nın kaç kola ayrıldığı değil, bu kollardan kuzeyden ( denizin içinden) geçen kolun tek parça olup olmadığı üzerinde tartışmalar çıkmıştı. Sonuçta Prof Dr. Xavier Lé Pichon´ un henüz deniz araştırmaları yapılmadan önce ön gördüğü gibi KAFz´ nin Marmara Denizi´ nin içinden tek bir hat üzerinden geçtiği ortaya çıktı.

Prof. Dr. Cenk Yaltırak Kuzey Anadolu Fay zonu için ?at kuyruğu? ( horse tail ) nitelendirmesi yapıyor. Bu değerlendirme son derece doğru ve yerinde bir saptama olup KAFz´ nin Akyazı´ nın batısından başlayarak Ege Denizi´ ni aşıp Yunanistan ana karasına saplandığı kısmı için ?at kuyruğu? nitelendirmesi ilk defa rahmetli Prof. Dr. Aykut Barka tarafından 1992 yılında Annales Tectonicae Dergisi´ nde yayınlanan ?The North Anatolian Fault Zone? adlı makalesinde literatüre girmiştir.

Açıklamada Prof. Dr. Cenk Yaltırak fay hattı pull-apart ( çek-ayır ) yapıda değildir diyor. Bu saptama doğru değil. Pull-Apart yapı KAFz´ nin Marmara Denizi içinde kalan kısmı için söz konusudur. Marmara Denizi güncel geometrisini yani güncel çukurluğuna ve şekline Pull-Apart yapısı sayesinde ulaşmıştır. Bu süreç günümüzde de halen devam etmektedir. Marmara Denizi´ ndeki derinliği 1250 metreye ulaşan üç adet çukurluk ( Çınarcık, Orta Marmara ve Tekirdağ Çukurları ) söz konusu Pull-Apart yapının eseridir. Bu çukurlar günümüzde halen giderek derinleşmektedirler. Ayrıca Pull-Apart yapının varlığı kuzey kolun çizgisel tek bir hat oluşturmasına da engel değildir. Pull-Apart yapıların kabaca sonuçları yeryüzünde oluşan çukurluklardır. Marmara Denizi Pull-Apart yapı ile oluşmuş oldukça büyük ölçekte bir subsidance ( çöküntü alanı) dır. Pull-Apart yapının oluşabilmesi için yer kabuğunda gerilim rejimine ve iki adet off-set yapmış ( kaymış, ötelenmiş, hizası bozulmuş ) doğrultu atımlı düşey fay köküne ihtiyaç vardır. Marmara Denizi´ ndeki devasa Pull-Apart çukurluğu imal eden fay kökleri ise İzmit Körfezi´ nden Marmara Denizi´ ne giriş yapan Gölcük Fayı ile Gelibolu Yarımadası´ ndaki kısacık bir karasal kabuğu keserek Marmara Denizi´ nden Ege Denizi´ ne çıkış yapan Ganos Fayı´ dır.

Prof. Dr. Cenk Yaltırak 2002 yılında KAFz´ nin Marmara Bölgesi´ nden geçen kısmı için at kuyruğu örgüsü şeklindeki negatif çiçek yapısında olduğunu söylemiş. Marmara Bölgesi için at kuyruğu şeklinde örgülü fay modeli doğru fakat bu fay modelinin tamamının Cenk Yaltırak´ ın iddia ettiği ölçülerde negatif çiçek yapısında oluşması ise imkânsız bir olaydır. Çünkü fayın kökü ne olursa olsun, negatif çiçek yapısı normal faylardan oluşur. Doğrultu atımlı bir fay saçılım yaparken negatif çiçek yapısı oluşturamaz. 20 Yüzyılda 1953 ve 1964 yıllarında 7 magnitüdden daha büyük depremler üretmiş Gönen- Yenice Fayı ile Manyas Fayı´ nın ?normal faylar? olmayıp ?doğrultu atımlı düşey faylar? olduğu çok iyi bilinmektedir. Eğer negatif çiçek yapısı tüm Marmara Bölgesi ölçeğinde büyük olsaydı Gönen- Yenice Fayı ile Manyas Fayları´ nın mutlaka normal fay yapısında olması gerekirdi. Marmara Denizi´ nin bazı kısımlarında negatif çiçek ( negative flower ) yapısına rastlandığı doğrudur. Fakat bu yapı KAFz´ nin sadece İzmit Körfezi ile Çınarcık Çukurluğu kısmı için küçük ölçekte geçerlidir. KAFz´ nin bu kısmında negatif çiçek yapısı oluşumunun ise kökenleri, KAFz´ nin oluşum aşamalarına kadar geri giden, İzmit Körfezi´ nin güncel yerinde çok eskiden var olan, daha önce iki kez açılıp kapanan Neothetys Okyanusu´ nun son anda kapanmaktan vazgeçerek yeniden açılmaya başlaması yüzünden levha tektoniği ile ilgili çok özel, çok ilginç ve çok gizemli bazı nedenleri vardır. KAFz´ nin diğer kesimlerinde ise negatif çiçek yapısına rastlanılmaz.
Prof. Dr. Cenk Yaltırak 15 bin kilometrenin üzerinde sismik veriyi yaklaşık 5 yılda inceleyip haritaladıklarını söyleyerek Marmara Denizi´ nden geçen tek bir fay hattı yoktur diyor.

Prof Dr. Xavier Lé Pichon aynı sismik verileri inceleyerek KAFz´ nin kuzey kolunun Marmara Denizi´ ndeki Pull-Apart yapıya veya KAFz´ nin İzmit Körfezi çıkışında çatallanarak ikiye ayrılmasına aldırış etmeksizin sürekli ve tek bir fay hattı olduğunu söylüyor.

Prof. Dr. Cenk Yaltırak´ ın iddia ettiği şekilde at kuyruğu örgü fay sistemi ile negatif çiçek yapısının oluşması ise imkansızdır. Çünkü fayın kökü ne olursa olsun, negatif çiçek yapısı normal faylardan oluşur. Doğrultu atımlı bir fay saçılım yaparken negatif çiçek yapısı oluşamaz.

Prof. Dr. Cenk Yaltırak asıl hat Kuzey Anadolu Fay Hattı dediğimiz ve Marmara Denizi´nden geçen hat. Bu hatta yerin 25 kilometre altında yılda 19 milimetrelik bir hareket söz konusu. Bu faylar denizin tabanında çukurlar ve sırtlar meydana getiriyorlar. Dolayısıyla her biri bir diğerini tetikliyor. Aynı yerde arka arkaya depremler oluyor ve bütün depremler Doğu´ya doğru göç ediyor. Bir domino etkisi söz konusu. Bütün bunlar tek bir hat olmadığının en büyük kanıtları? demiş.

Cenk Yaltırak´ ın bu görüşlerine de katılmıyorum KAFz´ nin asıl hattı diye bir şey yoktur, olamaz da. Kuzey, orta ve Güney kolların hepsi de KAFz´ nin kendisidir ve aynı sistemin parçalarıdır. Aralarında sadece sebebi bölgesel tektonik hareketler nedenine dayanan kayma hızı farkları vardır. Yerin 25 km. altında yılda 19 milimetrelik bir hareket ettikleri de hatalıdır. Marmara Denizi´ nin tabanındaki okyanusal kabuğun kalınlığı 10 km. dir. Marmara´ da meydana gelen 3,4 ve 5 magnitüdlü depremlerde 25 km. derinlikli depremlere rastamıyoruz. Bu depremler genellikle 10 km. derinliklerde meydana geliyor. Ayrıca son zamanlarda özellikle kuzey kol üzerindeki kayma hızlarını olduğundan daha düşük göstermek moda haline geldi. 1980´ li yıllarda başlatılan fayların kayma hızlarının uydulardan ölçülmesi ile elde edilen verilerden elde edilen kuzey kol için yılda 25 mm ´ lik kayma hızı büyük depremlerin tekrarlama peryotları ile de son derece uyumluydu. Fayların kayma hızlarındaki düşürme çabalarını Olası İstanbul Depremi´ nin büyüklüğünü düşürme ve oluş zamanını ileri atma çabaları olarak algılıyorum. Depremlerin domino taşları etkisi ile birbirlerini tetikledikleri doğru. Fakat depremler doğuya doğru değil batıya doğru göç ediyorlar. Ayrıca domino taşı etkisi fay hattının tek bir hat olmadığının değil, tam tersine olduğunun göstergesidir.

Bana kalırsa Cenk Yaltırak jeolog olduğu için olaya yüzeysel bakıyor. Burada önemli olan şey fay hatlarının yeryüzünden görülebilen morfolojik izleri değil, yer kabuğunun derinliklerinde nasıl olduklarıdır. Bu konu ise jeofiziksel bir bakış açısı gerektirir. Marmara Deniz tabanında 2000 yılında Fransız Le Suroit deniz araştırma gemisi ile yapılan sismik araştırmalarda ortaya çıkan fay hattı iki parçalı tek bir hattı gösteriyordu. Fakat Kuzey Anadolu Fayı gibi levha sınırı oluşturan büyük ölçekli fay hatları yer kabuğunu 100 km. derinliklere kadar kesebilen faylardır. Yeryüzünden bakıldığında geniş bir fay zonu içerisinde segmentlere ayrılmış gibi görüntü verdiğine aldanmamak gerekir. Bu faylar derinlerde birleşerek çizgisel tek bir fay hattını oluştururlar.

Prof. Dr. Cenk Yaltırak : ?17 Ağustos 1999 Kocaeli Depremi´ nden sonra Marmara´da kırılması gereken 4 fay parçası bulunmakta. ( Haritada 1, 2, 3, 4 şeklinde numaralandırılmış B, C, D ve E fay segmentleri ) Bunların en doğusunda olan fay parçasında en son deprem 1509 yılında, İstanbul´ un güneyinde olan parça da 1754 de, Orta sırt kuzey fayında 1766´ da ve Tekirdağ-Marmara Ereğlisi arasındaki kısımda son deprem yine 1766´ da gerçekleşti. Marmara´ nın doğusunda bulunan fay hattında 7.7, İstanbul´un güneyinde olan kısımda 7.1, Orta sırt kuzey fayı üzerinde 7.4 ve Tekirdağ-Marmara Ereğlisi arasındaki fay hattında da 7.4 büyüklüğünde ( Mv ) deprem üretebilecek potansiyel birikime ulaştığı saptanmış durumda. Bu konuda yapılan en son araştırma da göstermektedir ki; Doğu Marmara´ da bulunan fay parçası 1509 depremi ( İstanbul´ u yerle bir eden ve halk arasında "küçük kıyamet" olarak anılan deprem ) öncesindeki kırılma eşiğine gelmiş durumda. Ayrıca diğer segmentlerde de, Marmara´da arka arkaya meydana gelecek 3 depremin günümüzden itibaren gerçekleşme eşiklerini doldurmak üzere oldukları anlaşılmaktadır. Bu verilerden yola çıkarak "Olası depreme ne kadar yakınız?" sorusuna "her an olabilir" yanıtı verilebilir, bu durum tehdidin ne kadar yakınımızda olduğunu ortaya koyuyor.? diyor.

/resimler/2016-11/10/0817345194126.jpg

Cenk Yaltırak´ a göre en doğudaki 4 numara ile gösterilmiş E segmentinde en son deprem 1509 yılında meydana gelmiş. Fay hattının bu kısmı o tarihten bugüne kadar bir daha hiç kırılmamış. Halbuki 1509 depreminden 257 yıl sonra 22 Mayıs 1766 ve 5 Ağustos 1766 tarihlerinde üç aylık ara ile meydana gelmiş olan 7´ den büyük iki deprem ile fay hattının Marmara Denizi içinde kalan kısmı tamamen kırılmıştır.

Ayrıca Cenk Yaltırak haritada G ile gösterilen Ganos Fayı ile H ile gösterilen Saroz segmentlerinin kırılma ihtimalinden hiç bahsetmemiş. Oysa 25 Mayıs 2014 tarihli 6,9 magnitüdlü Gökçeada Açıkları Depremi´ nin Marmara Fayları´ na batıdan yüklediği ilave stresler yüzünden Marmara´ daki fay hatlarını iyice gergin duruma ulaşmıştır. Bu yüzden stresi artmış olan Ganos Fayı da kırılma eşiğine gelmiştir.

Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir ayrıntı da sadece kendi stres seviyeleri yükselmiş olan segmentler dışında komşu segmentlerde meydana gelmiş olan büyük depremlerin komşu faylara yüklediği ilave strestir. 1967 yılında Adapazarı´ nda meydana gelmiş olan depremden sonra stresini tamamen boşaltmış olan Düzce Fayı´ nın 32 yıl gibi kısa bir süre sonra 17 Ağustos 1999 Kocaeli Depremi ? nin doğu komşusu olan Düzce Fayı´ na 45 saniye içinde yüklediği ilave stres, bu depremden 3 ay sonra 7,2 büyüklüğündeki Düzce Depremi´ ni tetikleyebilmiştir.

Sanırım bu örnek bile 17 Ağustos 1999 Kocaeli Depremi´ nin kendi batısında kalan fay hatlarına yüklediği ilave stres ile Marmara Denizi içinde kalan fay hatlarının ne denli yüksek stres altında oldukları hakkında bir fikir vermeye yeterlidir.

Sonuç olarak olası İstanbul Depremi´ nde kırılacak fay hattının uzunluğu ve beklenen depremin 1509 Kıyamet-i Sugra Depremi´ nin tekrarı şeklinde olacağı görüşüne, kırılacak fay segmentlerinin Marmara Denizi içindeki geometrik konumları, olası depremde kırılmaya aday segmentlerin hangileri olacağı konularında Prof. Dr. Cenk Yaltırak´ ın savlarına katılmamakla birlikte olası depremin büyüklüğü bakımından kendisi ile aynı fikirdeyim.

/resimler/2016-11/10/0817559100915.jpg

  • BIST 100

    10084,5%0,02
  • DOLAR

    32,37% -0,14
  • EURO

    34,69% -0,30
  • GRAM ALTIN

    2406,43% -1,16
  • Ç. ALTIN

    3907,21% 0,00
  • Salı 15.4 ° / 10.1 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Çarşamba 15 ° / 10.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Perşembe 18.7 ° / 9.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı

Balıkesir

30.04.2024

  • İMSAK 04:18
  • GÜNEŞ 05:56
  • ÖĞLE 13:06
  • İKİNDİ 16:57
  • AKŞAM 20:06
  • YATSI 21:38