Murat KARAHAN


Birkaç Güvercin

Birkaç Güvercin


(DEVAM)   Yağmur durdu nihayet. Sabahın erken saatinde yola çıktığım için kahvaltıda yapamadım. Ama bitpazarında her an karşınıza elinde eski emaye çaydanlık ile çay satan birini görürsünüz. Derken, karşıdan yaşlı bir kadın geliyor. Üstünde eski bir palto, bu soğukta ayağında yazdan kalmış önü açık bir siyah bir terlik. Sağ elinde mavi bir emaye çaydanlık, buğusu çıkıyor üstünden. Sol elinde plastik üstü kapalı piknik çantası. Ona doğru hızlanarak yürüdüm. Abla günaydın, bir çay ver bana diye seslendim. Kadın durdu. Elindeki piknik çantasını yere koydu. Çaydanlığı piknik çantasının üzerine yavaşça bıraktı. Çaydanlıktan bir karton bardağa çayı döktü. Piknik çantasının içine baktım ev yapımı poğaçalar var. Ona sormadan bir tane aldım. Yaşlı kadın bana baktı on lira dedi. Ben cebimdeki en büyük banknottan bir tane verip pazarın içine doğru yürümeye başladım. Arkamdan oğlum bu para çok dese de. Arkamı dönüp gülümsedim. O zaman helal et. Helal olsun annem…

Bitpazarının sur içi duvar tarafına doğru yürüyorum. Aklıma arkadaşım geliyor içim üşüyor, gözlerim doluyor. Elimde bitmek üzere olan çay bile ısıtmıyor. Arkadaşım Mardinliydi. Sürekli dış göreve gittiğinde, oğlu baba nereye diye sorarmış. Arkadaşım; Oğlum Mardin’e gidiyorum dermiş. Oğlu da babasına bana Mardin’den peçeli kuş getir dermiş. Ben cami avlusunda beklerken annesi dizinin dibindeki oğluna yaktığı ağıttan öğreniyorum bunları. Yanına geldim. Ellerimi önüme bağlayıp, gözlerimi arkadaşımın eşinin feryadına ve oğlunun Ocak ayının dondurucu ayazından eli yüzü buz tutmuş haline baktım. Tamam, ağlama ben sana güvercin alacağım demiştim... Biraz daha yürüdükten sonra, sur içinin kadim duvarlarının dibindeki kadına gözüme takıldı. Kadının yanına doğru yürüdüm…

Bir elma sandığının üstünde oturmaya çalışan, ellili yaşlarının üzerinde bir kadın. Anadolu’da cenazelerde olduğu gibi alnını siyah bir başörtü ile bağlamış, saçlarını yeşil büyükçe elle dokunmuş bir atkıyla üst, üste iki kere örtmüş, uzun saçları imam tahtasına kadar düşmüş, ayakkabılarının birinin yanı yırtılmış, beyaz çorabı dışarıya çıkmış. Biraz daha yaklaştım. Yüzünün elmacık kemikleri çehresine narin bir güzellik katmış, ince vücut hatları ve o ela gözleri insanın içini sızlatan cinsten. Önünde büyükçe bir tel sandık. Sandığın üzerini mavi masa örtüsü ile örtmüş ve içinde dört tane güvercin. Beni görünce hafiften toparlanıp ayağa kalktı. Boyu bir yetmişin üzerinde, ayazdan ellerinin kanı çekilmiş, pembeden bir ton koyu. Yüzünün sağ tarafı çizilmiş, hangi feryadın acısıdır bu ya rab değip, içimden kötü bir şey olmasın diye dua ediyorum. Günaydın kolay gelsin dedim. Yüzüme birkaç saniye baktıktan sonra cılız bir sesle. Ne günaydını günler bizim için ne zaman aydın olduk ki dedi. Ayaklarımın bağı çözülüverdi. İçimden bu Pazar sabahı da karşımdaki manzara yine kesecek jiletle yüreğimin her bir zerresini diyorum. (DEVAM EDECEK)

  • BIST 100

    9890,76%-0,81
  • DOLAR

    35,37% 0,09
  • EURO

    36,43% -0,43
  • GRAM ALTIN

    3029,68% 0,63
  • Ç. ALTIN

    4885,68% -0,03
  • Çarşamba 15.8 ° / 7.3 ° false
  • Perşembe 15.4 ° / 5.7 ° Güneşli
  • Cuma 16.5 ° / 7.8 ° Güneşli

Balıkesir

08.01.2025

  • İMSAK 06:53
  • GÜNEŞ 08:22
  • ÖĞLE 13:20
  • İKİNDİ 15:47
  • AKŞAM 18:08
  • YATSI 19:32