Tarihte, ekonomik-siyasal-toplumsal bir krizi kendi başına atlatan bir organizasyon ile ilgili bir vaka çalışması yoktur. Bunu başarabilen organizasyonların (Siyasi Parti-Hükümet- STK vs.) hepsi de bir LİDER tarafından yönetilmiştir.
İyi bir lider olabilmek için dürüstçe yapılan profesyonel rekabet (Yalnızca Seçim Yarışı) yetmez. İyi liderler, kendilerine güvenen insanlarla gerçekten ilgilenmeli, onları aldatmamalıdır.
Türk Milleti olarak Cumhuriyet Tarihimizin en çapsız, en sığ, en zayıf karakterli kişilerinin kendilerini Lider olarak tanıttıkları bir dönem yaşıyoruz.
Geldiğimiz nokta belli. AB’ye üyelik kriterlerinin çoğunu gerçekleştirilmiş bir ülkeden, adeta Suriye’ye dönmüş bir Ortadoğu Ülkesi haline geldik.
Erdoğan ve Bahçeli, selim aklın almayacağı ekonomik uygulamalarla, hiçbir vicdanın kabul etmeyeceği hukuk dışı uygulamalarla kendilerini, “Demokratik Liderler” sınıfından “Faşist Dikta” heveslileri arasına çoktan attılar bile!
Cumhur İttifakını oluşturan diğer partilerin Genel Başkanları için “Lider” kelimesini kullanmak, bizzat o kelimeye hakaret olur…
Genel Başkanının Öcalan mı, yoksa Bahçeli mi olduğu belli olmayan DEM Parti ise Türk Milletini çıldırtmak için üstlendiği görevini çok iyi yapıyor.
Lozan Antlaşmasını ve 1924 Anayasasını terörün gerekçesi olarak gösterip,
Kürtlerin soykırıma uğradığı yalanını utanmadan söylüyorlar. Bir de, TBMM Başkanlık seçimlerinde Numan Kurtulmuş’a oy vererek “BİZ DE CUMHUR İTTİFAKINDAYIZ” diye ilan ettiler..
İlginç olan, 31 Mart seçimlerinde Türk Milletinin 1. Parti yaptığı CHP Genel Başkanının davranışları ve yaptığı zikzaklardır.
“Karakter zayıflığı” olarak adlandırılan davranış, bir kişinin ahlaki değerlerden, dürüstlükten, tutarlılıktan ve sağlam bir kişilik yapısından yoksun olmasını ifade eder. Genellikle olumsuz bir anlam taşır ve bir bireyin davranışlarının veya kişiliğinin toplumun genel ahlak kurallarına veya beklenen insani özelliklere uymadığı şekilde anlaşılır.
Erdoğan-Bahçeli ikilisi tarafından CHP’ye, tarihin en büyük kumpası kurulmuş, Hukuka aykırı olarak tutuklamalar yapılmış, partinin Cumhurbaşkanı Adayı ve İstanbul Belediye Başkanı, çok sayıda Belediye Başkanı ve Bürokrat zindana atılmış, siz Genel Başkan olarak, Mafya Liderlerini MHP Genel Merkezinde konuk eden bir titrek ihtiyarı görünce, ona doğru koşarak yaklaşıyorsunuz, ceketinizi ilikliyorsunuz ve sırıtarak “Sayın Genel Başkanım, hürmetler saygılar” diyorsunuz…
Bunu yaptığınızda, ülkedeki hukuksuzluğa isyan edip Anayasal haklarını kullandıkları için zindana atılmış öğrencileri bir de siz üzmüş olursunuz!
11 kişinin katili “Ağırlaştırılmış Müebbet Hapse” mahkum edilmiş bir katili önce tahliye eden, sonra da “Hacca gideceğim” diyen bu soysuz yobazın “Yurtdışı çıkış yasağını” kaldırtan iktidarın Polisinin, senin Belediye Başkanlarını-Bürokratlarını, terör örgütü üyeleri gibi iki yanına birer polis dikerek yürütülmelerini, onurlarıyla oynanmasını onaylar gibi, Öcalan’ı
TBMM’ye çağıran adamın önünde eğiliyorsun!
Kendilerine Lider denilmesini isteyen bu Yarım Genel Başkanlar mı
Türk Milletini bu çile çukurundan çıkartıp, demokrasimizi gelişmiş ülkelerin seviyesine çıkartacaklar? Geçin bir kalem! Topunu birden, sandığa kilitleyip anahtarını da okyanusa atmak gerek…
Aziz Türk Milleti;
Bunlarla olmaz. 23 yıldır hala olamayacağını anlamadıysak, görmediysek
bizlere de yazık!
Hastalıklı, yaşlı, akıl ve ruh sağlığı bozuk, deneyimsiz kişilerden kurtuluş bekleyenlerin kulaklarına, şu söz küpe olsun!
“Kendileri muhtaç-ı himmet İKİ DEDE, Nerde kaldı gayriye yardım ede…”
Not;
Allah’ın işine karışılmaz ama, “bunlarla geçirdiğimiz son bayram olsun” dersek, hislerinize tercüman olmuş olur muyuz?
Sağlık ve başarı dileklerimle 06 Haziran 2025
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı