Bizim 700 yıllık tarihimizde, Osmanlı İmparatorluğu döneminde bilim, topraklarımıza hiç uğramamış, insanlarımıza hiç bulaşmamıştır.
Osmanlı dönemi medreselerinde fizik, kimya, biyoloji, matematik, tıp hiç yoktu, hiç olmadı. Resim, heykel, felsefe, folklor, tiyatro, bale, konser hep yasaktı.
O NEDENLE, 1500’lü yıllardan 1920’li yıllara kadar Osmanlı İmparatorluğu KARA CEHALET İÇİNDE yavaş yavaş yok oldu, DURAMADI. Cahiller, ÇAĞDAŞ BİR DEVLET yaratamazdı.
Ne acıdır ki, tek Nobel ödülünü 2015 yılında, ABD’de aldık, AZİZ SANCAR ile.
X X X
Bilim, soru sormaktır.
Soru sormak için merak gerekir. Merak etmek için okumak, incelemek, deney yapmak, gözlemlemek gibi birçok kişisel eylem gerekir.
Her şeyin varlığını bir tek nedene dayamış, varoluş-değişim ve yeni oluşumları reddeden bir kutsal inanışın kalıplarından dışarı çıkamayan, dogmatik, dinsel saplantılara hapsolmuş bir insan, onun aklı tutsak olmuştur artık.
CAHİLLİK, DEĞİŞİME, VAROLUŞ NEDENİNE ve YENİ OLUŞUMLARA KARŞI OLMAKTIR.
Anlamamak, anlamak istemeyerek merak etmemek, soru sormamaktır cahillik. İslâm dünyasının girdiği çıkmaz buradadır. Cahillikle cahil kalmaktır. Bilimsel gelişim ve değişimi yakalayamamaktır.
X X X
Ben utanıyorum.
Bir otomobil yapamıyoruz, bir uçak yapamıyoruz, bir cep telefonu yapamıyoruz ve bir bilgisayar, bir Q2 kablosuz kulaklık, bir monitör yapamıyoruz, bir nükleer santral… Daha neler yapamıyoruz.
Ben utanıyorum.
Sizi bilmem…
